Benmişim Kendime En Büyük Ceza…

Yayın: 07:50 - 08.11.2010
Güncelleme: 07:50 - 08.11.2010

Etrafıma bakıyorum sanki aynalarla çevriliyim, kendimi görüyorum her yerde ve her insanda. Yürüyen her insanla yürüyorum, konuşuyorum konuşan her insanla.

Ölenle ölüyor, ağlayanla ağlıyorum.
Her yerde mutsuzluk, huzursuzluk, çaresizlik, korku, güvensizlik ve umutsuzluk görüyorum.
Cesaretsiz, güvensiz ve pamuk ipliğine bağlı ilişkilerin yer aldığı bir dünyada yaşıyorum milyonlarca ben’le birlikte.

Bir yere ve birilerine yamanmayı ve yaranmayı başarı sayan, korkak ve basiretsiz insanları uyarmaya çalışıyorum ama kendi kendimi bile işitemiyorum ve kendime bile faydam olmuyor.
Arkasını kollamaya çalışmaktan önünü göremeyen ve bu sebeple paranoya içindeki insanlara sesleniyorum.

Kendi ikbalini başkalarının kötülüğünde arayan ve bunu hayatının gayesi haline getirenlere haykırıyorum.
Kafamı kaldırmaktan, etrafıma bakmaktan korkuyorum. Sanki ben olmuş her bir insan ve üstüme üstüme yürüyorlar.
Hâlbuki çocukken düşlediğim dünya bu değildi, hayat bizlere böyle anlatılmamıştı.
İnsanların ikballeri için bütün değerlerini bir kenara itebileceği söylenmemişti bizlere, başkalarının ayıplarını arayarak başarılı ve mutlu olma çabası hiç yoktu hesapta.

Yıllarca beraber çabaladığımız, beraber yaşadığımız insanlara bakıyorum her birimiz diğerimiz için ötekileşmişiz artık.
Araçlar amaç olmuş; para, makam ve güç sahibi olmak vatana, millete hizmet etmek için istenmesi gerekirken bütün bunlar, ulaşılması gereken tek hedef haline gelmiş.
Bizler, kendimizi arzın merkezi ilan etmiş herkesin ve her şeyin bize hizmet etmesini ve herkesin kölemiz olmasını bekler olmuşuz.

Bekliyoruz herkes bize methiyeler dizsin, bizi övsün ve göklere çıkarsın.
Her yerde ve her zaman adaletten, dürüstlükten bahsediyoruz ama işimize geldiğinde her türlü sahtekârlığa ve zalimliğe uygun fetvalar buluyoruz.
Seviyoruz yalanı, yalancıyı, dedikoduyu ve başkalarının hayatına mal olsa bile iftirayı.

Başkalarının hata yapmasını dört gözle bekliyor, ayıpları örtmemiz gerekirken afişe ediyoruz.
Akşam bir arada namaz kıldığımız insanlarla gündüz rüşvet pazarlığı yapıyoruz.
Daha camiden çıkmadan gıybet ve dedikoduya başlıyoruz.
Bir bardak kırılmasın diye üzerine titrerken, kalpleri büyük bir zevkle kırıyor ve ardından üzerine basıp geçiyoruz.
Fırsat kolluyoruz kavga için, fırsat kolluyoruz birbirimizi üzmek ve ağlatmak için.
Başarısız ilişkiler, başarısız işler ve başarısız hayatlarımıza methiyeler dizilmesini istiyoruz, bekliyoruz.
Eleştirilere kendini, kalbini, algılarını kapatmış kendini hatasız kabul eden amirler, yöneticiler, hocalar, siyasiler kısaca hepimiz.

İstişareyi kendilerine yaranmak ve yamanmak isteyenlerle yapmayı tercih edenler ve söylediklerinin sadece onaylanmasını bekleyen kişilikler.
Soruyorum ne istiyor insanlar, ben ne istiyorum, ne bekliyorum. Neden korkuyoruz hayattan ve dünyaya yeni adımlar atmaktan.

Neden bu kadar bencil, tarafgir, kötü niyetli ve neden bu kadar peşin hükümlüyüz hayata ve insanlara karşı.
Neden kendimizi cezalandırıyor, su gibi akacak zaman ve bir gün bitecek bu dünya için kendimizi eziyor ve üzüyoruz.

A.Berhan YILMAZ

Ahmet Berhan Yılmaz
Exit mobile version