Bardağı yere bırakın

Yayın: 13:53 - 28.12.2010
Güncelleme: 13:53 - 28.12.2010

Geçtiğimiz hafta çok sevdiğimi ki dostumu kaybettim. Biri baba dostu Osman Usta, diğeri öğrenci başkanım Yakup. Her ikisine de Allah rahmet eylesin. Her ikisi de nur içinde yatsın.

Biz son görevimizi yaptık. Cenaze namazını kılıp, merhumları toprağa verdik. Evlerine gidip başsağlığı diledik. Peki ya diğerleri?

Bir üniversitede Profesörün biri, sınıfa elinde içi dolu bir bardakla girer. Bardağı herkesin göreceği bir şekilde tutarak öğrencilere sorar:

“Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” Öğrenciler: “50 gram. 100 gram. 125 gram”, diye cevap verirler.

“Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem. Ama benim sorum şu  Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutarsam ne olur?” “Hiçbir şey, diye bağırır”, öğrenciler.

“Peki, bir saat boyunca tutarsam ne olur?” Öğrencilerden biri:

“Kolunuz ağrımaya başlar efendim”, der. “Ya bir gün boyunca tutarsam ne olur?” “ Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı gibi sorunlar yaşar, hastaneye gitmek zorunda kalırsınız”

Başka öğrenciler de yorumlar yapar. Profesör, kimi zaman güler, kimi zaman kaşlarını çatar.

“Çok iyi. Peki, tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur mu?”

“Hayır”, diye cevap verir herkes.

“Peki, o zaman kolumuz niye ağrıyor? Kas spazmına sebep olan ne?”

Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başlarlar.

Kimsede cevap yoktur. Profesörse yeni bir soru daha yapıştır.

“Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir?”

Bir öğrenci bağırarak ve biraz da alaycı bir üslupla: “Bardağı bırakın düşsün!” “Kesinlikle”, dedi profesör.

“Hayatın problemleri de böyledir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünmeğe başlarsın; başının ağrımaya başlar. Daha uzun süre düşünürsün, gün ve gün senin içini kemirir.

Hayatınızdaki problemleri düşünmek ve çözmek önemlidir. Fakat en önemlisi; Onları günün sonunda, işte bu bardak gibi yere bırakmaktır. Bu şekilde strese girmez, her gün taze bir beyin ile uyanır, problemlerinizle başa çıkabileceğiniz güçte olursunuz”.

Profesörün öğrenciler anlattığı böyle. Peki ya biz ne yapıyoruz?

Hangimiz problemleri kafamızdan bir dakika olsun atabiliyoruz?

İşte ben atıyorum. Mademki öğle namazında cenaze kaldırıp, “Hayat devam ediyor. Yapacak bir şey yok.” Mantığı ile akşam içki masasına oturabiliyoruz o bardağı ben de atıyorum.

Ancak yine de ebediyete göçen baba dostu Osman Aksu’ya ve İstanbul İlk Öğretmen Okulu 1972-73 Öğrenci Örgütü Başkanım Yakup Gürbüz’e Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Onların cennette olduğu inancıyla problemleri atıp, yoluma devam ediyorum. Zira elimden başka bir şey gelmiyor. Murat’a “Niye böyle yaptın” diyorum: “Abi bir ben miyim?” Ayşe’ye “Ne yapıyorsun sen?” diyorum: “Abi benim bir şeyden haberim yok “diyor. Ali, sen de mi diyorum? “Hayat devam ediyor” diyor.

Şimdi de size soruyorum. Bu bardak elimizde mi, yere mi bıraktık? Yoksa bardak falan yok da biz mi farkında değiliz?

Şu bardağı bir yere bırakabilsek.

Mustafa Telli

Mustafa Telli
Exit mobile version