SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

Türk Eğitim – Sen

Yayınlanma:
ABONE OL

Öğretmen Unutulmuş

   2010-2011 eğitim-öğretim yılının birinci yarıyılı sona eriyor. Büyük umutlarla başladığımız yeni eğitim-öğretim yılı, ne yazık ki bir adım mesafe kat edemediğimiz bir dönem oldu. Eğitimin ve eğitimcilerin sorunlarını bilmeyen Milli Eğitim Bakanı ve bürokratlar, eğitim camiasını yönetme becerisi gösteremedi. Eğitimin sorunları katmerleşti, eğitimin kalitesi ve niteliği düştü, başarısız uygulamalar eğitiminde derin yaralar açtı, eğitim çalışanları giderek itibar kaybetti. En fenası Öğretmen Unutulmuş… Türk Eğitim-Sen olarak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın başarısızlıklarından bazılarını paylaşmak istiyoruz.

    SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI TAM GAZ

   AKP iktidarı inatla ve ısrarla sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına devam etmektedir. Öğretmenleri kadrolu, sözleşmeli, ücretli şeklinde bölen, sınıflara ayıran hükümet, öğretmenlerin iş güvencelerini elinden almaya çalışmaktadır. Meslek yaşamı pamuk ipliğine bağlı, amirinin kölesi haline gelen ve korku imparatorluğuna teslim olmuş bir öğretmen kitlesi yaratmaya çabalayan hükümet, bunu Milli Eğitim Bakanlığı marifetiyle gerçekleştirmektedir. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçireceğine ilişkin defalarda söz vermiş olmasına rağmen, ne Başbakan’ı, ne de Maliye Bakanını ikna edebilmiştir. Sözleşmeli öğretmenler bugün Maliye Bakanlığı’nın insafına terk edilmiştir. Hatta öyle ki, öğretmenler sözleşmelilik uygulamasının kaldırılmasını beklerken, 18. Milli Eğitim Şûrasında tüm öğretmenlerin sözleşmeli olarak istihdam edilmesi yönünde karar alınmak istenmiş, bu karar sendikamızın gayretleri ile geri püskürtülmüştür. Bu da Milli Eğitim Bakanlığı’nın nasıl ikili oynadığını, sözleşmeli öğretmenlerin gözünün içine baka baka nasıl yalan söylediğini kanıtlamaktadır.

   Bugün öğretmenlerin karşısında ne yazık ki, öğretmenine sahip çıkmayan, onu koruyup, kollamayan, verdiği sözden dönen, iş güvencesini elinden almaya çalışan bir Milli Eğitim Bakanlığı vardır. Sözleşmeli öğretmenler bugün yalnız bırakılmıştır, çaresizdir, Bakan tarafından kandırılmış olmanın şaşkınlığı ve öfkesi içerisindedir. Görünen o ki, Bakan Çubukçu artık bu konuyu rafa kaldırmıştır ve sözleşmeli öğretmenlere karşı umursamaz bir tavır içindedir. Herkesin bilmesi gerekir ki, şayet sözleşmeli öğretmenleri umutlandıran, onlara kadro sözü veren Bakanlık, sözünde durmazsa, Türk Eğitim-Sen’in eylemleri şiddeti artarak devam edecektir. Bakanlık sözünü unutmuş olsa da, Maliye Bakanına boyun eğmiş olsa da Türk Eğitim-Sen unutmayacaktır, öğretmenlere değer vermeyen, onları ağır yükler taşımaya mahkûm eden Bakanlığı affetmeyecektir.

 ŞUBAT’TA 30 BİN EK ÖĞRETMEN ALIMI YAPILMASINI İSTİYORUZ

   Öğretmen açığı ve atama bekleyen öğretmenlerin durumu eğitim sistemimizin büyük bir yarasıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, bu sorunlara duyarlı yaklaşmamakta, atama sayısının artırılması için hükümet üzerinde etki oluşturamamaktadır. Maliye Bakanlığı’nın belirlediği kadro sayısına razı olan, öğretmenler için savaşmayan Bakanlık, pasif bir duruş sergilemektedir. Milli Eğitim Bakanlığı, 2011 yılında 55 bin öğretmen ataması yapılacağını açıklamıştır.

    Öğretmen sayısının, ihtiyacı karşılamadığı düşünüldüğünde ve atama bekleyen öğretmen sayısının 344 bin olduğu göz önüne alındığında, 55 bin öğretmen atamasının devede kulak kaldığı görülecektir. Öte yandan 2010 yılında KPSS skandalı yaşanmış ve sınav iptal edilmiştir. İptal edilen sınavda hakkıyla yüksek puan alan adaylar, ikinci kez girdikleri sınavda daha düşük puan almaları nedeniyle atanma şansı elde edememiştir. Öğretmen adayları kendilerini kapana kısılmış hissetmektedir ve atanma umutlarını başka bahara ertelemek zorunda kalmıştır. Bu nedenle Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz Şubat ayında 30 bin ek öğretmen alımı yapılmasıdır. Bu konuda öğretmen adayları arasında ciddi bir beklenti oluşmuştur. Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, 30 bin öğretmen ataması yapacak gücü de vardır. Yeter ki bu yönde bir istek ve gayret oluşsun. 30 bin ek atama hem mağdur olan öğretmen adaylarını rahatlatacak, hem de öğretmen açığına bir nebze de olsa çare olacaktır. Umuyoruz ki bu kez Bakanlığın görmeyen gözleri görür, duymayan kulakları duyar ve 30 bin ek öğretmen alımı Şubat ayında gerçekleştirilir.

 KPSS SKANDALINDA MEB İYİ BİR SINAV VERMEDİ

      Eğitim camiası KPSS skandalıyla sarsıldı. Bilindiği gibi Türk Eğitim-Sen, KPSS Eğitim Bilimleri Testinde soruların sızdırıldığını tespit etmiş ve bunun üzerine sınav iptal edilmişti. 5 bin, 10 bin kişinin karıştığı bu hırsızlık olayı ile ilgili soruşturma ise hala devam ediyor.

      Aradan geçen 5 aya rağmen soruşturmanın tamamlanmamış ve sorumluların bulunamamış olması bizi endişeye sürüklemektedir. Bugüne dek soruşturmanın akıbeti hakkında herhangi bir bilgi kamuoyuyla paylaşılmazken, şaibeli isimlerden bazıları ne yazık ki öğretmen olarak atanmıştır. Hatta soruları ele geçiren B.S. bile soruşturma devam ettiği halde, ikinci kez yapılan sınava girmiştir. Akıllara durgunluk veren bu olay, büyük bir sorumsuzluğun, vurdumduymazlığın en somut kanıtıdır. Sınav sorularını ele geçirdiği kanıtlanan bir kişiye ikinci kez sınava girme hakkı tanınması, bu konuda hiçbir önlem alınmaması trajedidir. Öte yandan KPSS skandalı sürecinde Milli Eğitim Bakanlığı iyi bir sınav verememiştir. Bakanlık, sınavda şaibe olmasına rağmen, ilk başlarda atamaları ertelemeye yanaşmamıştır. MEB, Türk Eğitim-Sen’in ısrarları ve kamuoyunun baskısı sonucunda atamaları ertelemiştir. Öte yandan YÖK de KPSS skandalında sınıfta kalmıştır. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, sınavda şaibe olduğunu kabullenmek istememiştir. ÖSYM’nin kendisine bağlı bir kurum olduğunu unutan ve bu skandalda payı olduğunu göz ardı eden YÖK Başkanı Özcan’ın, zaman zaman sözde isyanına tanık oluyoruz. YÖK Başkanının “artık hırsızlar bulunsun” şeklindeki isyanını biz eğitimciler gerçekçi bulmuyoruz. Baştan beri olaya samimi yaklaşmayan YÖK Başkanı Özcan şov yapmaktadır. Özetle, KPSS skandalında hem MEB, hem de YÖK başarılı bir sınav verememiş ve sınıfta kalmıştır. Türkiye KPSS ayıbıyla yaşayacaktır.

    EĞİTİMCİLER BORCU BORÇLA KAPATIYOR

   Eğitim çalışanları ekonomik ve sosyal yönden yalnız bırakılmıştır. Komik zam oranlarına mahkûm edilen eğitim çalışanları, hükümetin yanlış ekonomi politikalarının ceremesini çekmektedir. Öğretmeni, memuru, teknisyeni, hizmetlisiyle bir bütün olan eğitim çalışanları, bir türlü refaha ulaşamamış, eğitimciler kredi kartlarına yüklenmiş, banka borçları artmış, borcu borçla kapatma yoluna gitmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim çalışanlarına ekonomik ve sosyal yönden iyileştirmeler yapılması için kılını kıpırdatmamaktadır. Çalışanının hakkını savunmayan, onlara kol kanat germeyen Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim çalışanları gözünde saygınlığı, güvenirliliği kalmamıştır.

ÖĞRETMEN AÇIĞI GÜN GECTİKÇE BÜYÜYOR

      Öte yandan öğretmen açığı gibi derslik açığı da devam etmektedir. 2009-2010 MEB istatistiklerine göre, Türkiye’de derslik başına ilköğretimde 32 öğrenci düşmektedir. OECD Bir Bakışta Eğitim 2010 Raporuna göre ise; OECD ülkelerinde ilköğretimde ortalama sınıf mevcudu 21,6’dır. Bu rakam, Avusturya’da 19,3; Danimarka’da 19,6; Yunanistan’da 16,8; İtalya’da 18,7; Lüksemburg’da 15,7; Portekiz’de 18,8’dir. OECD ülkeleri baz alındığında da Türkiye’de ilköğretimde derslik açığı 154 bin 444 olacaktır. 2011 yılı eğitim bütçesi de beklentilerimizi karşılamamıştır. 2011 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi 34 milyar TL’dir. Buna göre 2011 MEB bütçesi merkezi bütçenin yüzde 10,90’ına denk gelmektedir. Bu rakam 2009 yılında yüzde 10,64, 2010 yılında ise yüzde 9,80’di. Bilindiği gibi bütçenin büyük kısmı personel giderlerine ayrılmaktadır. Dolayısıyla yatırımlar yetersiz kalmaktadır. Okullaşma oranı da okul öncesinde 4-5 yaş grubunda yüzde 38,55, ilköğretimde yüzde 98,17, ortaöğretimde yüzde 64,95’tir. Okullaşma oranlarında yüzde 100’e ulaşamamış olmamız, özellikle ortaöğretimde okullaşma oranının yüzde 64,95’te kalması Türk Milli Eğitimi adına büyük bir utançtır.

ÖĞRETMEN UNUTULMUŞ…

      Milli Eğitim Bakanlığı öğretmeni, hizmetliyi, memuru unutmuş bir görüntü içerisindedir. Kendi personelini yok sayan, personelin de güven duymadığı bir kurum halinde yönetilen MEB, bir yandan eğitim çalışanlarını kaybederken, diğer yandan ülke geleceğini ne kadar olumsuz etkilediğini görmek ve kendine gelmek zorundadır. Kendisine yandaş kadrolar oluşturan MEB, genel seçim öncesinde yandaşlarını küstürmemek için şube müdürlüğü sınavı yapmaktan bile korkmaktadır. Bugün 1995 şube müdürlüğü kadrosunun 1300 tanesi geçici, yandaş kadrolarla doldurulmuştur ve her geçen gün bu sayı artmaktadır. Bu kadar pervasızca yandaşlarını kayıran ve diğer eğitim çalışanlarını dışlayan MEB, bir küskünler ordusu yarattığını fark edemeyecek kadar kör ve sağırı oynamaktadır. Bu kafayla devam eden MEB’in eğitim-öğretim davasında bir başarı sağlayamayacağı açıktır.

      İşte tüm bunlar Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2010-2011 eğitim-öğretim yılında karnesini olumsuz etkilemiştir. Öğretmeni unutan ve öğretmenin kazanılmış haklarını yandaşlara peşkeş çeken, çığlıklara kulak tıkayan başarı sağlayamayacağı açıktır. Yukarıda çizdiğimiz tablo, Milli Eğitim Bakanlığı’nın başarısızlıkların adresi haline geldiğini ve beceriksiz ellerde kötü yönetildiğini ortaya koymaktadır. Öğretmenin hakkını yiyenler, yarın öğretmenin karşısına hangi yüzle çıkacaktır? Bizden hatırlatması.

Türk Eğitim-Sen

İstanbul Bölge Başkanı

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

İlgili Haberler

Basında Kartal
23 Nisan 2024
Öğrenci Ecem bir günlüğüne Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürü oldu

İlçe Millî Eğitim Müdürü Mustafa KIRAÇ, müdürlük makam koltuğunu “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” sebebiyle Kartal Eğe Sanayi İlkokulu öğrencisi Ecem VURAL’a devretti. Ecem VURAL, müdürlük makamına oturması ardından okullarda hayata geçirmek istediği projeleri anlattı. Okul öğrenci meclisi ile gerçekleştirmek istediği projeleri anlatan Ecem VURAL’ı dinleyen İlçe Millî Eğitim Müdürü Mustafa KIRAÇ: paylaştığı […]

Basında Kartal
23 Nisan 2024
Kartal Belediyesi Çocuk Meclisi 23 Nisan’ı Kutladı

Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel’in öncülüğünde kurulan Çocuk Meclisi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağanı olan bu özel günü kutlayan minik meclis üyeleri, günün anlam ve önemine de vurgu yaptı. Kartal Belediyesi Çocuk Meclis üyelerine Başkan Gökhan Yüksel tarafından başarı belgesi takdim edildi. Kartal Belediyesi Meclis Salonu’nda […]

Basında Kartal
23 Nisan 2024
Başkan Gökhan Yüksel, Cevizlideki Balkon Çökmesiyle Alakalı İncelemelerde Bulundu

Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, geçtiğimiz gün Cevizli Mahallesi Saraylar Caddesi’nde ani çökme sonucu yıkılan balkonun bulunduğu bölgeyi ziyaret etti. Ziyarette, Başkan Gökhan Yüksel incelemeler yaparak, yapılan çalışmaları kontrol etti. Ekipler, en kısa sürede olay yerine geçti Olay, geçtiğimiz gün Kartal Cevizli Mahallesi Saraylar Caddesi’ndeki 5 katlı bir binada gerçekleşti. Binanın birinci katındaki balkon, büyük […]

Basında Kartal
23 Nisan 2024
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı admin See Full Bio