Eğitim Bir Sen çok ağır konuştu

Yayın: 11:26 - 06.06.2011
Güncelleme: 11:26 - 06.06.2011

Eğitim-Bir-Sen’in Genel Yetkisini sindiremeyen ve gölegelemeye çalışanlara sendikanın Genel Basın Yayın Sekreteri Ali Yalçın çok ağır cümlelerle sendikada ki köşesinden karşılık verdi. İşte O yazı… ve KAPAK RESMİ

Yalan Namertlerin Cesaretidir

‘Hazımsızlığın sonu saygısızlıktır’ denir. Eğitim-Bir-Sen’in, 195 bin 670 üye ile genel yetkili sendika olmakla kalmayıp, Türkiye’de kamu çalışanları sendikaları arasında en büyük sendikası olmasının bazılarında şişkinliklere neden olacağını ve hazımsızlık nedeniyle, özellikle birilerinin saygısızlık içeren cümleleri kuracağını biliyorduk. 200 bini bulan rakamın ne olduğunu ve ne manaya geldiğini bildiği halde, ellerindeki kiri bulaştırmaya çalışan biri iri, diğeri gözlerini yeni açacak kadar küçük iki bünyeden ses duyuldu.

W. Shakspeare, “Bir adam yenildi mi, bu yenilgi onun yeni saldırılarına yol açan bir kapıdır” der.

Gözleri kamaşanlara ve idraki körelmişlere Mevlana Hazretleri, “Gözlerini kamaştıran renkli camları kır da öyle bak ki, gözüne çarpan şeyin ne olduğunu bilesin” der.  Geçenlerde bir arkadaşıma, ‘gözüne çarpanın ne olduğunu bildiği halde çarpıtmaya ve kirli gürültü oluşturmaya yeltenene ne demek lazım’ dedim. Başkanım, “Bir it ürüyor diye koca kervan geri dönüp bakmaz” dedi. Hakikaten ‘Bey’lik bir laftı. Kirli sese dönüp cevap vermeyi düşünmediğim için, sözü bir kenara not etme gereği duymadım. Keşke bir kenara not etseymişim…

Çarşamba günüydü sanırım, arayan bazı arkadaşlar, “Başkanım, başarımızı sanal olarak adlandıran ve çamur çalmaya çalışan yazıyı okudunuz mu” diye sordular. Ben de, ‘hazımsızlığın sonu saygısızlıktır. Bu kadar şişkinlikten sonra bazı seslerin çıkması doğaldır, bu beklediğimiz şeydir. Türkiye’nin en büyük örgütlü yapısı, dönüp sese bakmamalı’ dedim. Bu kanaatimi korurken, hafta sonu arayan bir dostum, ‘mücadelemizin amacına ulaşması ve emeklerimiz neticesinde sözleşmelilerin kadroya geçmiş olması ile ilgili kararname imzaya açılmışken, her zaman yaptıkları gibi sözleşmelilerin duygularını köpürtmeye ve manipüle etmeye hizmet edenlerin başarımızı kendilerine tahvil etmeye çalışmasına neden müsaade ediyorsunuz’ dedi. Aklıma Eflatun’un, “Fenalıkların ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır” sözü geldi. Joseph Parker, Çamur atma; hedefini şaşırır, kirli ellerinle kalıverirsin” der, fakat kirli elleriyle kalması gerekenlerin insanların zihnini de kirlettiklerini düşünmeye ve doğrusu Eflatun’u haklı bulmaya başladım.

İbn-i Sina, “Kendinin ne olduğunu bilen insan, bazı kendini bilmezlerin, onun hakkında söylediklerinden etkilenmez” derken, sanırım benim gibi düşünmüştü. Söyleyen kişinin kartvizitine bakıp şaşıran bazı arkadaşlarımız, “Bu insanlar yalanı nasıl böyle gerçek gibi sunabiliyor ve yalanı meşrulaştırıyorlar” diye hayretlerini gizleyemiyorlar. Özellikle gidilmedik kurum bırakmayan, bazen kurumlara defaten giden yöneticilerimiz ve inisiyatif alarak ter döken arkadaşlarımız, on yılda istikrarlı bir şekilde ilmek ilmek dokunarak oluşturulan 195 bin 670 üyenin haykırdığı gerçeği görmeyen ve gölgelemeye çalışanların gözlerinin sağlığından şüphe ediyorlar. Şüphelerinde haklılar ve bilmelidirler ki, aynen düşündükleri gibi, güneşin yükselişini göremeyecek kadar körler. Hem gerçeği göremeyecek hem de aynadaki suretlerini fark edemeyecek kadar körler…

İbn-i Sina, “Hiç kimse, görmek istemeyen kadar kör değildir” derken, tam da bu tipleri kastediyor sanırım.

Hz. Ali, “Cevap çok uzun olduğu zaman doğru gizli kalır” demektedir. Başarımızın arkasındaki gerçeğin, neler yaptığımızın açıklanarak anlatılması saatler sürer. Zirveye çıkışımızdaki terimizin tuzu, hazımsızlık ve şişkinlik yaşayanların gözlerini yakıyor sanırım. Onlar gözlerini ovuşturmaya devam etsinler. Eğitim-Bir-Sen’in zirveye yerleşmesini, uydurdukları yalanlarla gerekçelendirmeye, gölgelemeye ve bazı siyasi figürlerden yalan makinesi unvanını almaya koşsunlar. Onlara, Phtagore’nin dediği gibi, “Ya susun ya da susmaktan daha değerli şeyler söyleyin” demek isterim ama nafile…

Alışmış kudurmuştan beterdir, alışkanlıklarından vazgeçmezler. En iyisi ben, Eğitim-Bir-Sen neler yapmadı, onları sıralayayım. Genel Yetkili sendikama, “Sen Artık Bey’sin” diyen Genel Eğitim ve Sosyal İşler Sekreterimiz Teyfik Yağcı Bey’in müsaadeleri ile neler yapmadığımızı, yetkimizi sanal bulan zevata ve “minik sıçan”a ‘Bey’lik cümlelerle söylemek isterim.

Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?

Neyse bu pilav çok su götürür ve bu cümleler devam eder gider. En iyisi ben üç nokta koyayım ve gerisini siz ekleyin.

Ali Yalçın

 

 

 

Ali Yalçın
Exit mobile version