Ülkemizde organ bulamadığı için her yıl hayatını kaybeden 7bin kişi ile organ bulabilme umuduyla yaşam savaşı veren 70bin hasta bulunuyor.
Böbrek nakli ameliyatları diyalize giren her hastanın hayallerini süslüyor. Belirli bir süre, belki de yıllarca makineye bağlı olarak yaşam mücadelesi veren, ancak kısıtlı sıvı ve katı tüketmesine izin verilen, seyahat özgürlüğü elinden alınmış, iş, aile ve sosyal hayatı kısıtlanmış bu kişiler bir böbrek bulma ve normal bir insan yaşamı sürme ümitleri ile çile dolduruyorlar.
Universal Hastaneler Grubu Organ Nakli Merkezi doktoru Prof. Dr. Alp Gürkan ‘’Ülkemizdeki tıbbi olanaklar, teknolojik alt yapı ve nakil ekipleri dünya standartlarında olmasına rağmen nakil sayısı ne yazık ki ortalamanın çok altında. Türkiye’deki böbrek nakli başarı oranı 1 yılda %97 başarı oranıyla dünya standartlarının da üstünde bulunuyor. Buna rağmen organ bağışçısı sayısı kişisel çabalarla milyon nüfus başına ikiden ancak üçe çıktı’’ diyor.
Hekimlerin ve halkın organ bağışı konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları bağışçı sayısının artmamasında en önemli etken. İş böyle olunca kadavradan organ bağışı yılda 200’ü geçmiyor.
Organ bağışçısı sayısı düşük olduğu için kadavradan nakil sayısı da bir o kadar düşük. Böbrek naklinde vericisiyle beraber gelen hastayı ameliyat etmek prosedür bakımından daha kolay gibi görünse de cerrahlar iki ameliyat yapmak zorunda kalıyorlar. Hem akrabasına böbreğini veren sağlıklı vericinin hem de yaşam umudunu alacağı böbreğe bağlayan hastanın hayatı organ nakli cerrahının omuzlarına ağır bir yük bindiriyor.
Prof. Dr. Alp Gürkan ‘’Organ Nakli denilince akla önce kadavradan nakil gelmelidir. Kadavradan organ nakli sayısının azlığının nedenlerine bakacak olursak, ilk olarak ülkemizde beyin ölümünün olması gerektiğinden daha az saptandığını görürüz. Batı standartlarında yoğun bakım yatak sayısı başına yılda bir beyin ölümü saptanırken, bu oranın ülkemizde çok daha düşük olduğunu görüyoruz. Bu konuda yoğun bakım sorumlularına, beyin cerrah ve nörologlara büyük iş düşmektedir. Bu hekimler o kişilerin en az 5 kişiyi kurtaracak organ taşıdıklarını düşünerek bildirim konusunda hassasiyet göstermelidirler. Diğer bir neden de ülkemizdeki yoğun bakım yatak sayısının azlığıdır. Sadece organ nakli için değil, daha önemlisi o insanın hayatını kurtarmak için daha çok sayıda kaliteli yoğun bakım yataklarına gereksinim var. Çok önemli bir sorun da insanların hayatta iken organ bağışı kavramı ile karşılaşmamış olmasıdır. Beyin ölümü sonrası organ nakli koordinatörünün acılı aileye o anda “yakınınız maalesef hayatını kaybetti ama onun organları ile en az 5 kişinin hayatı kurtulabilir” demesi, daha önce bu konu hakkında hiç konuşmamış hatta karşılaşmamış bir kimse için ne kadar anlamlıdır düşünmek lazım’’ diyor.
Organlarınızı bağışlayın ve bağışladığınızı herkese ilan edin
Organlarını bağışlayanların bunu çevrelerindeki herkese söylemeleri gerektiğini ve organ bağışının kutsal bir eylem olduğunu belirten Gürkan ‘’ Ben öldüğümde benim organlarımla en az 5 kişi hayat bulsun demek gerçekten insan sevgisi gerektirir. Elbette çeşitli nedenlerle bu düşünce olmayanlar çıkabilir. Onlara da saygımız sonsuz olacaktır. Ama önemli olan cesurca bu kararı hayatta iken alıp, yakınlarımızla gurur duyarak paylaşmamız olacaktır. Ülkemizde organ bulamadığı için her yıl hayatını kaybeden 7bin kişi ile organ bulabilme umuduyla yaşam savaşı veren 70bin hastamız bu kararı beklemektedir. Bizlere düşen ise bu kutsal organları hakkıyla ihtiyacı olan kişilere nakletmektir’’ diyor.
İlgili Haberler
Başkan Yüksel, Kartal’da o bölgeyi akıllı bir kent yapmayı planlıyoruz
Kerkük’ün Türk kimliği değiştiriliyor!
Kartal Belediyesi kreşlerinde “Yes To Science” bilimsel eğitim projesi uygulanıyor
AYGAD Basının Problemlerini Gündeme Getirdi
Kayıt Dışı Korsan Çalışan Elektrikçilere Dikkat Edin
Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) Montaj Başvuruları Erişime Açıldı!