Bu Sıcakta Soğuktan Adam Donar mı?

Yayın: 10:03 - 03.12.2012
Güncelleme: 10:03 - 03.12.2012

Teyzelerden bir teyze evinde oturuyor, soba başında, yemeğini yemiş, demlemiş çayını sıcak sıcak yudumluyor, ter basmış teyzemi ve mayışmış sobanın sıcağından.

Ve birden evinin kapısı kırılırcasına çalıyor ve birkaç köylü dalıyor içeriye.

– Abla, senin beyin dağda yakacak odun toplarken soğuktan donmuş. Başın sağ olsun, kurtaramadık, öldü demişler.

Teyzem, bir adamlara, bir elindeki çaya, bir de alev alev çatırdayarak yanan sobaya bakmış ve

– Devamsızlık etmeyin demiş, hiç bu sıcakta soğuktan adam donar mı?

********************

 

BEKRİ MUSTAFA KÖYE İMAM OLDU

 

Köyün birinde bir cenaze olur. Kaldıracak hoca bulamazlar. Az çok okumuşluğu olan Bekri Mustafa akıllarına gelir. Onu da her zaman olduğu gibi bir içki masasında kafa çekerken bulurlar. Adam önce itiraz eder ama zorlamalara tahammül edemeyerek köyün hocası olmayı kabul eder.

Bekri Mustafa, kafasına göre usullerle cenazeyi gömdükten sonra kabre doğru eğilerek bir şeyler söyler. Köylüler merakla ve de altında bir hikmet arayarak, Hoca Bekri Mustafa’ya kabirle ne konuştuğunu sorarlar. O da: “Birazdan sana sorgu melekleri gelir. Dünyadaki durumu sorarlar, Sen de “Bekri Mustafa köye imam oldu dersin, gerisini onlar anlarlar!” dedim, cevabını verir.

**********************

 

ÇATIDAKİ DEVELER

 

İbrahim Ethem Hz, her türlü imkâna sâhip, istediğini yiyen, istediğini giyen, her emri hemen yerine getirilen, yola çıktığı zaman, onlarca asker önünden, onlarca asker arkasından yürüyen, emrinde yüzlerce hizmetçi, köle olan ve refah içinde saltanat süren bir şehzade idi.

Bir gün hizmetkârlarından biri padişahın odasını toplarken yorgun düştü ve yatağın bir kenarında uyuyakaldı. Padişah İbrahim Ethem odasına girip hizmetkârı yatağında uyur görünce çok sinirlendi ve hizmetçiye kırk sopa vurulmasını emretti. İlginç olan hizmetkâr sopaları yedikçe kahkaha atıyordu. Şehzade İbrahim Ethem

– Sen ne diye gülüyorsun diye sorunca

Hizmetkâr;

– Ben birkaç dakikalığına padişah yatağında uyuya kaldığım için bu kadar sopa yediysem, sen ömür boyu yattığın bu yatak ve sürdüğün bu saltanat sebebiyle ahirette ne kadar sopa yersin diye düşünüyorum da buna gülüyorum. Der.

Sonuçta, padişahta olsa, bir an nefsine yenik düşmüşte olsa, kalbinde kibir barındırmadığı için kendisine ders veren bu eleştirinin Allah’ın bir lütfu olduğunu anlayan İbrahim Ethem kölesine kızmak yerine onu ödüllendirerek azat eder.

Tevafuk bu ya aynı gece hizmetkârının söylediklerinin nefsi muhasebesini yaparak yatağa giren İbrahim Ethem çatıdan gelen garip seslerle irkilir ve kim var orda diye seslenir.

Bir erkek bağırarak “Benim” der.

İbrahim Ethem biraz tedirgin olarak “Sen kimsin be adam” diye sorar.

Çatıdan gelen ses “Benim dedim ya, develerimi kaybettim onları arıyorum”

İbrahim Ethem bu sefer sinirli ve şaşırmış bir vaziyette sorar;

– Be adam sen deli misin? Sarayımın çatısında deve sürüsünün ne işi var.             Çatıdan gelen ses

– Ey! Padişah İbrahim Ethem, bakarım ki sen kuş tüyü yatakta, emrinde yüzlerce insan ve her türlü saltanat içinde Cenabı Hakk’ı arıyorsun ve hatta her yerde ona tabi olduğunu ve onun dediği gibi yaşadığını iddia ediyorsun da, ben kaybettiğim develerimi senin çatında neden aramayayım ve de bulmayayım? Der.

Bilinir ki bu olaylardan sonra Padişah İbrahim Ethem saltanatı, tahtı, dünya makamını terk etmiş, gerçekten Allah’a yönelmiştir. Ve bu sebeple dünya sultanları, kralları unutuluyorken, o hala hatıralarda, kalplerde ve dualarda yaşamaktadır.

********************

Şimdi, sözün özü hepimiz bizi mayıştıran sıcak sobanın başından, kuş tüyü yatağımızdan, tacımızdan – tahtımızdan, emrimizdeki insanlardan, bizim gerçekleri görmemizi engelleyen kibrimizden ve dalkavuklarımızdan sıyrılıp, dışarıya çıkmalı ve gerçeklerle yüzleşmeliyiz.

Bekri Mustafalardan, soba başı mayışmışlardan, iyi niyetle gelmiş olsalar bile yıllardır sürdürdükleri saltanat sebebiyle kibre kapılarak geldikleri yeri, kim olduklarını ve halkı unutanlardan bu milleti kurtarmalıyız.

 

Ahmet Berhan Yılmaz
Exit mobile version