Başbakan, Yarasalar, 28 Şubat ve Kaybedenler!

Yayın: 08:28 - 04.03.2013
Güncelleme: 08:28 - 04.03.2013

28 Şubat, çok şükür, birilerinin dediği ve dilediği gibi bin yıl sürmedi ama görünen o ki vicdanlarda ve gerektiği zaman meydanlarda epey sürecek.

Eminim ki unutmak bizleri birçok yönden rahatlatacak ama böylesi kötü günleri ülke olarak hatırlamayı, hatırlatmayı seviyoruz. Bunları bir türlü kalbimizden atamadığımız için de bu yükü, bu korkuyu devamlı sırtımızda taşıyoruz.

Aslında bu günleri unutmamızı kendi menfaatleri açısından istemeyen her taraftan birçok insan olduğunu da görüyoruz.

Bu acıyı kalbimizde taze tutmamızın faydası ise her zaman tedbirli, temkinli ve tetikte olmamızı sağlamasıdır.

O günlere yeniden dönüp şöyle olmuştu, böyle olmuştu diye aynı şeyleri tekrarlamayacağım ama yıllardır hepimizde hayal kırıklıklarına sebep olan ve bugün de baktığımda rahatsız olduğum bir şeyler var ki yazmadan geçemeyeceğim.

Bugün neredeyse cesaret madalyası verilecek kadar cesurca konuşan o günlerin korkaklarının, teslimiyetçilerinin ve dünyalıklarından vazgeçemedikleri için zalimlere teslim olanların birçoğu bugün iktidara yanaşıp mecliste, yüksek makamlarda yer alırken hiç utanmadan o günlerde kendilerinin de mağdur ve mazlum olduklarını iddia etmektedirler.

Olayın daha ertesi günü ortalığa düşüp iyi oldu bunlara diyerek “oh” çekenler,

O günlerde mağdur ve mazlumların yanında yer almayıp zalimlerle hareket edenler,

Kraldan çok kralcı davranarak başörtülülerin, namaz kılanların güya onların iyiliği için peşine düşenler, kız çocuklarının başlarını açtıranlar.

28 Şubat’ı yapanlara selam duranlar ve onları demokrat olarak niteleyenler,

O brifing senin bu brifing benim dolaşanlar,

O günlerde zulme uğrayanlara kardeşim bunlar da bunu hak etti, dinimizi siyasete alet ettiler diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışanlar,

Yaptıkları ibadetleri gizleyenler, okuduğu gazeteyi saklayanlar,

Evlerinden odalarından, kitaplarını, seccadelerini kaldıranlar,

O günlerde ve hatta daha sonrasında makam, mevki uğruna hanımlarını çarşaftan çıkaranlar, eşlerinin ve kızlarının açmasalar bile başörtü şekillerini değişenler.

Şimdi neredeler biliyor musunuz?

Ya Ak Partiden mecliste milletvekilliği yapıyorlar, ya da iktidara yanaşıp makam, mevki veya iş kapmış durumdalar.

Sanki o günlerde korkudan ne hale geldikleri bilinmiyormuş gibi,

Sanki o günlerde 28 Şubat gücüne biat etmemişlermiş gibi şimdilerde yine başka bir dünyevi güce biat ederek bu gücün ağzından cesur birer kahraman gibi konuşuyorlar.

Hepimiz biliyoruz ki;

Allah aynı Allah!

Şimdilerde imanımız mı arttı, ihlasımız mı?

Bu korkaklıktan, cesaretsizlikten bu ani sıyrılışımızın sebebi, Recep Tayyip Erdoğan değil midir?

Bütün bunlar; cesur bir insanın veya sayıları üçü beşi geçmeyecek birkaç cesur insanın ardına sığınıp, onların vesile olduğu bu ortam sebebiyle yapılmıyor mu?

28 Şubatta korkup kaçanlar, kendilerini saklayanlar ve hatta onlara biat edenler bugün maddi, manevi ganimete konmaya çabalamaktalar.

28 Şubatta Allah için dünyalıklarını terk edenler bellidir, sayıları çok azdır ve yine o tarihte dünyalıklarından olmamak için kimlerin nelerden taviz verdiği de aşikâr ortadadır.

Ama olayın dünyevi kısmı önemsiz ve kayda değer değildir, olayın uhrevi tarafı çok daha önemlidir.

Allah bunları görmüyor mu?

Allah hepimizin yüreğini bilmiyor mu?

Biz kimi kandırıyoruz, neye çabalıyoruz?

Bizler o gün Allah katında 28 Şubat sınavını korkaklığımızdan ve dünyaya bağlılığımızdan kaybettik şimdi ne yapsak boş.

O günlerde Allah’tan değil kullarından korktuğumuz için Allah’a sığınamadık,

Bugünlerde de Allah’a değil de kuluna inandığımız, güvendiğimiz için Allah’a sığınamıyoruz,

Her şeyini ama her şeyini Tayyip Bey’e göre ayarlayanlar; merak ediyorum, Tayyip Bey gidince ne yapacaksınız, kime sığınacaksınız?

O gün Allah’a sığınamadınız, bugün de Allah’a sığınamıyorsunuz, yarın ne olacak sizce?

Bir soru da Sayın Başbakan’a; o gün 28 Şubatçıların ve sizin de dediğiniz gibi dindarlara “yarasa” diyenlerin arkasına takılanları, korkudan ne yapacaklarını şaşıranları bugün kendi partinizde, milletvekilleriniz, bürokratlarınız arasında veya dindar iş adamlarına dönüşmüş bir halde ihale peşinde koşarken görünce ne düşünüyorsunuz ve bu kişilere hakikaten güveniyor musunuz acaba?

Çünkü “dün dündür bugün bugündür” tavrı size hiç mi hiç yakışmıyor

 

Ahmet Berhan Yılmaz
Exit mobile version