Akademisyenlerin Düşük Maaşlarını Düzeltmek İçin Maliye Bakanı Harekete Geç

Yayın: 10:51 - 04.11.2013
Güncelleme: 10:51 - 04.11.2013

Akademisyenlerin Düşük Maaşlarını Düzeltmek İçin

Maliye Bakanı Harekete Geç

 

          30 Ekim – 1 Kasım 2013 tarihlerinde yapılan 5. İzmir İktisat Kongresi’nde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yönettiği panelde katılımcılardan gelen sorulara verdiği cevapta; “Öğretim görevlilerimizin ücret skalasında bir iyileştirme olması gerektiği açık. Reel bazda ücretler ciddi biçimde arttı. Bununla birlikte öğretim görevlilerimizin durumu iyileştirilmeli” dedi. Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in öğretim üyelerinin ücretlerinin düşük olduğu yolundaki açıklamasına katılmakla birlikte, sorunun çözümünün de Sayın Bakan’ın inisiyatifinde olduğunu hatırlatmakta fayda görüyoruz.

 

          Öğretim üyeleri, özellikle 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen ek ödeme uygulamasının dışında tutularak büyük bir mağduriyet yaşamışlardır. O dönemde yaklaşık 1,5 milyon kamu görevlisinin ek ödeme oranları artırılırken öğretmenler ve öğretim üyeleri adeta unutulmuş; çocuklarımızı emanet ettiğimiz, geleceğimizi ellerine teslim ettiğimiz, bilim ve teknolojimizin ilerlemesine en büyük katkıyı sunan eğitim-öğretim camiası, kamuda en düşük maaşı alan kesimlerden biri haline getirilmiştir.

 

2002-2013 döneminde öğretim üyeleriyle devlet memurlarının, özellikle mühendis, fizikçi ve hukukçuların maaşları arasındaki fark hem göreceli hem de mutlak açıdan akademisyenler aleyhine daralmıştır. Bu dönemde diğer kamu çalışanlarının ortalama maaşı, reel olarak yüzde 61 artarken, öğretim üyelerinin maaşı ortalama yüzde 6’lık bir artış göstermiştir.

 

          Başta öğretim görevlileri olmak üzere eğitim-öğretim çalışanlarımız geçim sıkıntısıyla, borç yüküyle mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Bu yıl gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmelerinde 2014 yılı için öğretmenlerimize 75 + 75 TL’lik bir iyileştirme kararı çıkmıştır. Bu miktarın öğretmenlerimizin ekonomik sorunlarını çözmekten uzak olduğu açıktır ama buna rağmen öğretim üyeleri bu ödemeden dahi mahrum bırakılmış ve adeta unutulmuşlardır. Dünyanın hemen her ülkesinde öğretmenler ve akademik personel en yüksek maaş alan çalışan kesimini oluşturmaktadır. Bu nedenle söz konusu personelin ücretlerinin bir an önce düzeltilmesi ve eğitim-öğretim camiasının sorunlarına çözüm getirilmesi öncelikli konudur.

Yine Hükümet, 666. Kanun Hükmünde Kararname ile kamuda mesai ücretleri ile üniversitelerde memur, araştırma görevlisi ve uzmanların aldığı ikinci öğretim ücretlerini kaldırmıştı. Anayasa Mahkemesi haklı olarak bu hükmü bozdu. Bunun üzerine Hükümet, 29 Mayıs 2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan düzenlemeyle, fazla çalışma ücretini yeniden geri getirdi. Ancak bu yeni düzenlemede fazla çalışma ücretini belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verildiğinden ve Bakanlar Kurulu da altı aydan beri ilgili belirlemeyi yapmadığından ikinci öğretimde görev alarak fazla çalışma yapan memur, araştırma görevlisi ve uzmanlar ücretlerini alamamaktadır. Araştırma görevlileri ve uzmanlar laboratuar derslerinde ve sınav haftalarında gece ve hafta sonu sınavlarında görev yapmak zorunda olduklarından mağduriyetleri iki katına çıkmaktadır.

          Sayın Bakan’ın sorunu kabul etmesi önemli bir gelişmedir. Ancak çözüm de Sayın Mehmet Şimşek’in iki dudağı arasındadır. Bu bakımdan Sayın Bakan öğretim üyelerinin maaşını seviyelerine uygun hale getirilmesi için acilen bir çalışma başlatmalı ve bir talimatla öğretmenlerimizin ek ödemelerini artırmalı, öğretmen ve akademisyenlerle bu çerçevede ek ders veren tüm personelin ek ders ücretlerinin iki katına çıkarılması sağlanmalıdır.  Bununla birlikte Sayın Bakan, ülkemizdeki ücret sorununun yalnızca rakamsal büyüklük olmadığını bilmeli; adil bir gelir dağılımının, alt gelir gruplarının ülkedeki ekonomik büyümeden mutlak surette pay almasıyla gerçekleşeceğinin farkına varmalıdır. 2014 yılında enflasyon oranının, memur maaşlarına yapılacak artışları geçmesi durumunda,  kamu görevlilerinin enflasyon farkı alamayacak olmasının, ücretleri reel olarak gerileteceğini ve gelir dağılımı üzerinde olumsuz etki yaratacağını göz önünde bulundurmalıdır.  Böyle bir ihtimal karşısında sosyal devletin birinci görevi, dar ve sabit gelirlileri her türlü olumsuzluktan korumak olmalıyken; toplu sözleşme metninde enflasyon farkının yer almaması sözde yetkili konfederasyon adına affedilmez bir art niyet, Maliye Bakanlığı için ise büyük bir eksiklik ve hatadır.

 

          Hiçbir hükümet ve devlet, çalışanlarının enflasyon karşısında ezilmesine göz yummaz, eğitim-öğretim neferlerini en düşük maaş alan kesimlerden biri haline getirmez. Hal böyleyken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sorunların bilincinde olduğu görülmektedir. Bu durumda Sayın Bakan’a düşen durumu tespit etmek değil, sorunlara çözüm üretmektir. 

     

 

            Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen

İstanbul İl Başkanı

M. Hanifi Bostan
Exit mobile version