T.C. Diyanet İşleri Başkanlığına Açık Mektup

Yayın: 14:36 - 27.06.2014
Güncelleme: 14:36 - 27.06.2014

20 Kasım 1922 başlayan Lozan görüşmeleri devam ederken,

Mısır’a atanan eski İstanbul baş hahamı, Siyonist Yahudi Hayim Nahum Türkiye, ABD, ve ingiltere’de bu ülkelerin önde gelen liderleri ile Türkiye Cumhuriyetinin geleceği hakkında gizli görüşmeler yapıyordu. İlk görüşmesini Mustafa Kemal paşa ile yaptığı, kendi tarihi açıklamalarından anlaşılıyor. Görüşmelerinde; CHP’ nin altı okunda ve Laik T.C. Anayasasında dokunulmaz devrim kanunları olarak yerini alan laik ilke ve inkilapları dile getiriyordu. Eğitimle önce gençlikten başlayarak Müslüman toplumun islamı protesto eden Protestan Müslüman olmalarını sağlamak, ikinci aşama da Siyonist Müslüman yaparak, büyük israilin kurulmasına imkan sağlamaktan bahsediyordu.

Hayim Nahum, Mustafa Kemal Paşadan aldığı yetki ve güç ile Lozan görüşmelerine 07.02.1923 tarihinde katıldı. Gizli laik ilke ve inkilaplarını Türk heyetine kabul ettirdi. 06 Mart 1923 tarihinde barış metni İsmet İnönü tarafından imzalandı.

03 Mart 1924 tarihi itibarı ile CHP, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde, genç Türk İslam cumhuriyetini saray darbeleri ile yıktı. Laik İlke ve inkilapları seri halde çıkardı. Saltanatı, Hilafeti kaldırdı, padişahı ve halifeyi sürgün etti. Şer’iyye, Evkaf ve mezahip vekaletlerini (Bakanlıkları) kaldırdı. Medreseler ve mektepleri kapattı. Şapka, kılık kıyafet, harf devrim yasalarını çıkardı. Ezanı Türkçeleştirdi. Tekke türbe ve camileri depo veya ahır olarak kullandı. Birkaçını saydığımız bu laik ilke ve devrimlerin en önemlisi, Tevhidi Tedrisat devrimidir. Bununla, eğitimde; Kur’an ve sünnetin temel hükümleri yerine; yaratılış(evrim), akılcılık (rasyonalizm), dil, tarih vb. sapık teorileri getirdi koydu sistemin temeline.

Gelelim camilerimize. Selçukluda ve Osmanlıda, Camiler hem ibadethane hem de eğitim kurumu görevini yapıyordu. O asırlarda dahi insanı hayretler içinde bırakan başarılar. kazanılıyordu. Fatihler, Kanuniler, Ebussuudlar, Hacı Bayram Veliler, imaret denilen cami-eğitim müesseselerinde yetişti.

Fakat, T.C. kuruluşunda, Başhaham Yahudi Hayim Nahumun lozanda kabul ettirdiği laik ilke ve inkilaplarına uyum için, kasıtlı olarak yeniden dizayn edilen görev biçilen camilerimiz, eğitim öğretim yeri(imaret/külliye) olmaktan çıkarıldı. Yerine, bu günkü namaz kıldırılan, vaaz verilen, hutbe okunan, buna göre dizayn edilen fiziki mekan, ibadethane kondu.

Diyanet İşleri Başkanlığımızın şuurlu yöneticilerine sesleniyo rum. Başkanlığın; Milli Eğitim Bakanlığının görev ve sorumlu luğunda olan ‘’Kur’an/İslam Eğitimi’’ ni ‘’Yaz Kur’an Kursu’’ kampanyaları ile üstlenmesi bence yanlış. Yaz Kur’an Kursu, Yaz mevsimi, yani Temmuz-Ağustos ayları, eğitimde tatil dönemidir. 10 ay eğitim ve öğretimde yorulan öğretmen ve öğrencinin; dinlenme, dini, tarihi ve kültürel gezilerle araş tırma eğitimi zamanıdır. 40 derece sıcak altında; sadra şifa okul, sınıf, öğretmen, ders araç gereçleri yok. Ücreti, öğrenci sayısı, yaşı belirsiz. Öğretmende(öğretmen yok), öğrencide moral yok, motivasyon yok. Ayrıca bu uygulama; öğretmen ve öğrenciyi ‘’ciddi bir ders olsaydı okulda, normal eğitim öğretim dönemi içinde okutulurdu. Bu dersler önemsiz olduğu için tatilde yapılıyor.’’ şeklinde tehlikeli bir düşünceye, hafife almaya da sevk etmektedir. Bu haliyle camilerimizin yapacağı en hayırlı iş bence; başkanlığında desteği ile dini, milli, tarihi turlarla gençlerimizi gezerek, eğ lenerek, araştırma eğitimi yaptırmaktır.

Camilerimizde ‘’Yaz Kur’an/İslam Eğitim öğretimi yapacak sanız, lütfen derhal camilerimizi imaret özelliğine kavuşturun. Bu olmayacaksa lütfen; bu aziz milletin evlatlarının en doğal hakkı olan İslamı, Kur’anı, kendi devletinin okullarında tabir caizse, adam gibi öğrenmelerini sağlayın. 12 Eylül Darbe Anayasası ile İlk, orta ve lise düzeyinde mecburi olan Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi’ nin İslam Dini dersi olmadığı, genel olarak bütün dinleri tanıtan bir ders olduğu danıştay kararı ile kesinleşti. Bu ders ‘’İslam Din ve Ahlak Bilgisi’’dersi ne dönüştürülebilir. Bu da olmazsa, başkanlık olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak bir çalışma ile bu mağduriyet gideri lebilir. Mağduriyet diyorum çünkü; ülkemizde ateistlerin, eşcinsellerin hakları düşünülürken; bu ülkenin öz gençlerinin, dinini diyanetini kendi öz eğitim kurumlarında öğrenme hak kı; Yahudi Hayim Nahum un izinden gidenlerce hala gasp edil mekte, hala onun laik ilke ve inkilaplarına bağlı kalarak, pro testan müslüman gençlik yetiştirme projesi devam etmekte. Lütfen bu yıkıma artık dur deyin!

Hamdi Çolak
KISA ÖZ GEÇMİŞİM 01.05.1954 yılında Çorum İli, Osmancık ilçesi, İncesu köyünde doğdum. İlk okulu köyümde okudum. Orta ve lise tahsilimi 1971-1977 yılları arasında Çorum imam Hatip Lisesinde Devlet Parasız yatılı öğrencisi olarak tamamladım. Mezun olduğum 1977 yılında İstanbul Kartal 122 Evler Kur’an Kursu Öğreticiliği görevine atandım. Aynı yıl (ilahiyat fakültesine dönüşen) İstanbul Yüksek İslam Enstitüsüne girdim. Gece bölümünden 1981 yılında Tefsir- Hadis bölümünden mezun olarak lisans eğitimimi tamamladım. 1983 yılında, Urfa’da Yedek Subay olarak askerlik görevimi tamamladım. 1984 yılında Diyanet İşleri Başkanlığınca Zonguldak İli, Eflani İlçesine İlçe Müftüsü olarak atandım. 1985 yılında Milli Eğitim Bakanlığına geçerek, İstanbul Tuzla Lisesine Din Kültürü ve Ahlak Bil gisi öğretmeni olarak atandım. 1986 yılında Lise müdür yardımcısı oldum. 1990 yılında Sultan beyli ilçesi Turhan Feyzioğlu lisesine müdür yardımcısı olarak atandım. 1994 yılında Sultanbey li içesi Ahmet Yesevi İlköğretim Okulu müdürü oldum. Bu görevime devam ederken 2003 yılın da Sultanbeyli ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü oldum. Bu görevime devam eder- ken 2008 yılında emekli oldum. Şu an bir özel okul müdürlüğü yapmaktayım. Bazı sivil toplum kuruluşlarında çalışmalar yapmaktayım. Evliyim. İki çocuk babasıyım. Halen İstanbul Kartal İlçesinde ikamet ediyorum. 29.Nisan 2014 Hamdi ÇOLAK
Exit mobile version