Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Talat Yavuz açıklamalarda bulundu:
Son yıllarda ülkemizde kürsüden atılan nutuklar çok konuşulur oldu. Karşısında devlet
erkânından birilerini gören konuşmacı, açıyor ağzını yumuyor gözünü. Adli yıl açılışları,
yüksek mahkeme kuruluş yıldönümleri derken artık sıradan bir sempozyumda bile bu
nezaketsizliklerle karşılaşıyoruz.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin düzenlediği, Geleneksel Eğitim
Sempozyumunda konuşan Prof. Dr. Üstün Dökmen; “Ülkemde, ya bilgide ya da ölçme
değerlendirmede hata var. Herkesin din dersi 5’tir. Ama bunca hırsız uğursuz nereden
çıkıyor?” gibi tutarsız ve basit bir tavrı, nezaketiyle tanınan Milli Eğitim Bakanının karşısında
sergiliyor. Bu yetmezmiş gibi kapanış konuşmasında “Üstün Dökmen’e bu konuşmayı
yakıştıramadık, kürsü şehvetine kapıldı.” diyen Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer
Faruk Yelkenci’ye tepki veriyor ve kürsüye yürüyor. Dökmen’in verdiği tepki çok ilginç,
“Eleştiriye açık değillerse eğitimci de değiller.” Bu efendiler için eleştirme hakkı sadece
kendilerine tanınmış bir haktır, genel müdürün tepkisi eleştiri değildir. Onlar eleştirilemezler
çünkü kaba ve görgüsüz davranmak onların en doğal haklarıdır.
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci’yi, hakkı haykıran
tavrından dolayı kutlarken asıl ürpermemiz gereken konunun, bir profesörün cahilliği
olduğu gerçeğini unutmayalım. Nasıl oluyor da bir profesör, ülkesinde en çok tartışılan Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinde, dindarlığın ve ahlak düzeyinin değil bilginin ölçüldüğünü
bilmiyor? Hâlbuki eğitimin en temel kavramları olan bilgi basamağı, beceri ve davranış
basamağı, eğitim fakültelerinin ilk derslerinde öğretiliyor.
Eğitim, kendi doğruları içinde kendi dinamikleriyle tartışılır, siyaset ise bambaşka bir
alandır. Konuştuğunuz yer ve konuya göre donanımınız elveriyorsa katkı sunarsınız değilse
küçücük bir eleştiride kendinizi kaybedersiniz. Bir garip ülkeyiz ki aklını kiraya vermiş
yargıçları kürsüden konuşur, bilim adamı diye kürsüye buyur edilenleri sokak diliyle siyaset
yapar. Prof. Dr. Üstün DÖKMEN bu tavrıyla, değerli görüşleri olan saygın bir konuşmacı
gibi değil kendini fark ettirmek için konuşmacıya ayakkabısını fırlatan bir eylemci gibi basit
davranmıştır.
