12 Şubat 2016
Yeni Akit ve Yeni Şafak Gazetelerine karşı eş zamanlı olarak düzenlenen silahlı ve molotof kokteylli saldırılar sadece basın ve ifade özgürlüklerini değil, aynı zamanda Türkiye’yi hedef almıştır. Bölgemizdeki Suriye ve Irak gibi diktatörlük rejimlerinin uyguladığı baskı ve katliam sebebiyle milyonlarca muhacire kapılarını ve gönlünü açan ülkemizin huzur ve istikrarını hedefleyen bu saldırıların aynı karanlık odaklar tarafından tezgahlandığı açıktır.
Her iki gazetemiz de izledikleri yayın politikasıyla açık bir şekilde, Rusya’nın ve Esed rejiminin Suriye halkına yönelik katliamlarına karşı çıkmış, bu rejimlerin taşeronu olan PKK, PYD, MLKP ve benzeri vahşi örgütlerin ülkemizde ve Suriye’de gerçekleştirdiği saldırılar karşısında korkusuzca “dik duruşlarını” muhafaza etmişlerdir. Gazetelerimizin bu sebeple hedef alındıkları aşikardır.
Askeri vesayete alışmış, brifinglerle güdümlü habercilik yapmayı gazetecilik addeden, Irak işgalinde ABD tanklarının gölgesinde “embedded gazetecilik” yapan ve 28 Şubat darbesinde halkımızın değer ve inançlarına karşı açılan savaşta ön saflara atılan medya çevrelerinin bu meş’um saldırı karşısında derin bir sessizliğe gömülmelerini ibretle izliyoruz. Türkiye’de “basın özgürlüğüne yönelik saldırılar” olduğunu her fırsatta öne süren STK’ların ve insan hakları iddiasındaki kuruluşların “insan hakları, basın, düşünce ve ifade özgürlüğü” gibi kavramları sadece politik bir argüman olarak kullandıklarına bir kez daha şahit oluyoruz.
Küresel güçlerin taşeronları tarafından gerçekleştirilen bu alçakça saldırıları kınıyor, Yeni Şafak ve Yeni Akit Gazeteleri yöneticilerine, gazeteci ve yazarlarımıza ve fedakar çalışanlarına geçmiş olsun diyor, dayanışma içinde olduğumuzu yineliyoruz.
