Ayaz vurdu dut ağacının dallarına

Yayın: 07:32 - 16.02.2016
Güncelleme: 07:32 - 16.02.2016
Öğretmen Okullarının açılış tarihi, 16 Mart 1848’dir. Osmanlı Padişahı 1.Abdülmecid’in fermanı ile Ahmet Cevdet Paşa tarafından kurulan ilk öğretmen okulu, “Darül Muallimin-i Rüşdi” İstanbul Fatih’te, Aksaray’ı Topkapı’ya bağlayan Millet Caddesi üzerindedir.
İstanbul İlk Öğretmen Okulu öğrencisiyim. Sınıfımız 2K. 168 yıllık okul tarihinde çok sayıda başarıya imza atan 2/K öğle bir sınıf ki: Her bir öğrencinin bir parmağında bin marifet. Kim bu 2/K’lılar? Muammer, Nuri, Tahsin, Raşit, Kemal, Hilmi, Mustafa, Hüseyin, Nihat. Oya, Sevinç, Özcan, Nihal, Sabriye, Ayla, Tezcan  ve Selma …
Sınıf arkadaşım Selma Özhan, kendi hayatından sekiz kesitin yer aldığı, bir öykü kitabı yazmış. Kurgu Kültür Merkezi Yayınları, tarafından basılan, 222 sayfalık kitabının adı; “Ayaz Vurdu Dut Ağacının Dallarına”
Kitap; daha iyi iş, daha iyi okul ve daha iyi sağlık isteği ile köyden şehre göç eden Özhan ailesinin, beş yaşındaki kızı Selma’nın, okuyup adam olmak için; çektiği açı, çile ve var oluş mücadelesini anlatıyor.
1960-70 ve 80’li yıllarda; Kırşehir, İzmir ve Ankara’da geçen öykülerden ilki köyden kasabaya göçünün ve kasaba hayatının anlatıldığı  “Ayaz Vurdu Dut Ağacının Dallarına” onu “Gecenin karanlığı” ve “Gündüzün Aydınlığa Ulaştığı An” izliyor. “Kara Çarşamba” yedinci, “Adını Sen Koy” ise sekizinci öykü.
Her bir öyküde;  görüp duyduklarını ve hissettiklerini anlatan yazar, hemen herkesin anlayacağı sade ve basit bir dil kullanmış. Beş yaşındaki bir çocuğun bilgi, beceri ve değer duyguları ile başlayan kitapta, sayfaları çevirdikçe yazar ile birlikte büyüyor, büyüdükçe öğreniyor, öğrendikçe de gelişiyorsunuz.
Köy ve kasaba arasındaki farkı, çocuk gözü ile anlatan yazar; kasabadaki evlere bakıp: “Evlerin damları toprak değil. Kırmızı renkli ve meyilli. Bu damlara nasıl çıkılır?” ya da ilk defa gördüğü elektrik direkleri için: “Gökyüzüne doğru uzanan bu merdivenlerde ne? Neden bu direkler tepelerinden tellerle bir birine bağlanmış” gibi sorularla bizi o günlere götürüp, düşünmeye sevk ediyor.
Sert bir üsluba sahip olan ilkokul öğretmenini “Böyle öğretmenlik olmaz” diyerek eleştiren yazar, öğretmen olmayı kafasına koyup, “Sevgi ve sabır” üzerine inşa ettiği öğretmenlik hayatından örnekler vererek, ideal öğretmen özelliklerini bizim ile paylaşıyor.
Öykülerden birinde: Evlilik ve eşler arasındaki iletişim eksikliğine değinen yazar;  onur, hoşgörü ve bastırılan duyguların eş üzerindeki etkisini irdeliyor.
Çocuk düşüncesinin saf ve temizliği ile kaleme alınan kitabın en önemli özelliği ise yaşam mücadelesi ve gerçekçiliği.
Hemen her öğretmen, öğrenci ve velinin mutlaka okuması gerek bu kitap için sınıf arkadaşım Emekli Öğretmen Selma Özhan’ı kutluyor, gözlerinden öpüyorum. Efsane sınıf 2/K’nın öğrencilerine de bu yakışır, değil mi?
Tebrik ve teşekkürler Selma.
Mustafa Telli
author avatar
Mustafa Telli
Exit mobile version