DÜNYA LİDERİ

Yayın: 21:32 - 05.06.2016
Güncelleme: 21:32 - 05.06.2016

1960’lı yıllarda şimdiki adı Merkez olan Pendik Birinci İlkokulu’nda okuyordum. Merkezde üç okulun bulunduğu 60’lı yıllarda törenlerimizi top sahasında yapardık.

Törenden günler önce başlayan çalışmalarımıza öğretmenimiz Merhum Şükrüye Şenkon ve Müdürümüz Saim Balkır eşlik ederdi.

Sosyal bilgiler dersinde ansiklopedilerden bayramla ilgili bilgiler edinir, resim dersinde bayram duygularımızı resmeder, müzik dersinde bayrama uygun şarkı ve marşlar öğrenirdik. Türkçe dersinde bayram ile ilgili duygularımızı ifade eden şiir ve kompozisyonlar yazar, beden eğitimi dersinde yürüyüş provaları yapardık. Çalışmalarımızı tahtada arkadaşlarımıza okur, okulun duvar panolarına asardık.

Sınıfımızı; öğretmenimizle beraber biz, okulu; okul müdürümüz, cadde ve sokakları; belediyemiz süslerdi. Belediye caddelere tak adı verilen kemer koyar, bu kemerleri defne dalı, bayrak, Atatürk resimleri ve dövizlerle süslerdi.

Törenden bir gün önce Pendik Lisesi bando takımı; fener alayı düzenler. Halk bando takımı ile birlikte gecenin ilerleyen saatlerine kadar tüm Pendik’i marşlar söyleyerek gezerdi. Önde bando, arkada gaz arabası yer alırdı.

Pendik büyüyünce yeni arayışlara girildi. Top sahası, Pendik’in tek resmi sahasıydı. Törenlerde bozulması, küçük gelmesi, şehir merkezine uzaklığı gibi sebeplere Atatürk büstünün olmaması da eklenince yeni arayışa girildi.

Şehir içinde ve merkezde yer arayışı bugünkü Kuşlu Parkın doğmasına sebep oldu. Parkın bulunduğu yerdeki üç ev yıkılarak merkezde bir meydan oluşturuldu. Amaç töreni daha görkemli ve daha coşkulu kutlamaktı. Öyle oldu. Dini ve milli tüm törenlerimizde cadde ve sokaklar Türk bayrağı, Atatürk resmi ve dövizlerle süslendi.

Halk evine, iş yerine bayrak asarak törene destek verdi.  Öğrenci gösterileri, okulların bando ve mehter takımları, Tuzla Piyade Okulu’nun bando ve tüfekli gösterileri, Pendik törenlerin unutulmaz yüzlerce dakika ve anısına sahne oldu. Törende yapılan konuşmalarda coşku, şiirlerde heyecan vardı. Ayakkabılarımız boyalı, elbiselerimiz ütülüydü.

Okullar arası gizli bir yarış vardı. “En güzel şiiri hangi çocuk yazmış?”, “En güzel kompozisyon hangi okuldan çıktı?” gibi sorular sorulurdu. Öğrencilerin yürüyüşü ve disiplini yarışma konusuydu. Merkezin bando takımı, Süreyyapaşa’nın mehter ile adeta yarışırdı.

Pendik büyüdü. Töreni önce Pendik sahiline sonra Pendik Stadına taşıdık.  Binlerce öğrenci ve veli stadı doldurdu.  Gösteriler bir birini kovaladı. Stat doldu ama eğitim anlayışımız boştu. Şiir yazan öğrenciden, şiir okuyan öğrenciye geçtik. Kompozisyon yazanlar birer birer kayboldu.

Arif Nihat Asya’nın “bayrak”, Necip Fazıl’ın “Sakarya” şiirini okuyup, bando ve mehter takımını okullardan kaldırmayı marifet saydık

Bugün dünkü törenler yok.  Atatürk anıtında bir kaç bayrak, bir kaç resim, alanda ise beş yüz kişi.

Sebep milli değerlerimizi ve milli kimliğimizi kaybettik. Bu mantıkla nasıl dünya lideri olacağız? Bilmiyorum.

Mustafa Telli
Exit mobile version