Tedbir, tedaviden önce gelir.

Yayın: 11:26 - 08.02.2010
Güncelleme: 11:26 - 08.02.2010

Cami avlusunda oturmuş, çay içiyorum. Tabureyi çekip, yanıma gelen Murat başlıyor konuşmağa: Abi biliyorsun, askerliği yapalı iki yıl oldu, hala işsizim. Annem bir taraftan, konu komşu diğer taraftan… Koro halinde çalış, kendine bir iş bul diye başımın etini yiyorlar. Oysa baş vurmadığım yer, çalmadığım kapı kalmadı. Arkadaşlarımın yüzüne bakamaz, sokağa çıkamaz oldum.

Ne olurdu, ben de Sabancı’nın çocuğu olsaydım. Ya da annem Hülya Avşar olsaydı. 30 yaşına gelmiş Murat’ın iş bulamaması kötü. Hem de çok kötü. Ancak Murat’a hak vermek mümkün mü? Hayır. Peki! Murat hakikaten Sabancı’nın oğlu olsaydı, ne olurdu? Murat, şimdi oturmuş bir holdingin müdür koltuğuna bir elinde kahve, öbür elinde kumanda makinesi kanaldan kanal mı gezecekti? Ya da altında mersedes, yanında bir fıstık sahilde tur mu atacaktı?

Süt dökmüş kedi misali süklüm püklüm yanımda oturan Murat’a soruyorum. İte kaka liseyi bitirdin, şimdi anneni babanı beğenmiyor, onlara kızıyor, hatta onlara isyan ediyorsun. Olmaz ya, hadi diyelim ki sen babanı kaldırıp, bir kenara attın. Ve gidip,  Sabancı’nın çocuğu oldun.

Murat şimdi kendisini kurtarmış mı olacak. Peki ya diğer Muratlar, bir iki ay sonra askerden terhis olanlar, ya da haziranda liseyi bitiren 1,5 milyon, üniversiteden mezun olacak olan 40 bin kişi? Onlar da mı Sabancı’nın çocukları olacak? Diyelim ki oldu. Onlar da mı genel müdür olacak? Diyelim ki bu da olup, 2 milyon kişi müdür oldu. Peki ya önümüzdeki yıl ne olacak? Onlarda müdür mü olacak.

Hayır. Yüz kere hayır. Bin kere hayır. Ne onlar ne de sen müdür olacaksın. Çünkü bir işletmede bir müdür, bilemedin beş müdür olur. Beş müdürün yanında da 100 de işçi çalışır. O halde bir kişi müdür 100 kişide işçi olacak.

Yani her 101 kişiden biri müdür olurken 100’ü de işçi olacak. Peki söyler misiniz? Kim işçi, kim müdür olacak?  Ta… İlkokuldan başlamak üzere; hayata sıkı sıkıya bağlı, kendisiyle barışık, ne istediğini bilen, düzenli ve planlı çalışarak bilgilerine yeni bilgiler ekleyen, İlköğretim ve lise de iyi notlar alarak sınıflarını teker teker geçen, dershaneye kursa giden, mizacına uygun, sevdiği ve beğendiği bir mesleği seçerek üniversiteden mezun olanlar mı, sen mi?

İşte Manav Melahat’ın oğlu. Çetin,  İTÜ makineyi bitirdi. Fıstık gibi işi var. Kasap Hamdi Beyin  kızı Yeliz, Yıldız gıda mühendisliği mezunu; işi tıkırında. Peki ya sen? İlkokulu güç bela, liseyi ite kaka oku. Şimdi de gel benim kafa mı ütüle. Yok! Öyle yağma yok. Sözün özü şu ki; bütün çocuklar Sabancı’nın oğlu ya da kızı olamaz. Fakat her birimiz hayata daha sıkı sarılır, daha iyi bir eğitim alırsak, gelsin  yüzlerce Sabancı. Gitsin yüzlerce Sabancı.

O halde Sabancı2nın oğlu, Hülya Avşar’ın kızı olup, onların etekleri arasında sığıntı olmak yerine, kendimiz olmalıyız.  

Fabrikalar kapanıyor, işçiler sokağa atılıyormuş önemli değil. Ne demiş atalarımız: “Tedbir, tedaviden önce gelir.” Tamam mı Murat?

M. Nazım Telli

Exit mobile version