Biz böyle değildik

Yayın: 10:41 - 15.08.2018
Güncelleme: 10:41 - 15.08.2018

Bizim babalarımız, okula yazıldığımız gün, öğretmene şöyle derdi. “Hocam, eti senin kemiği benim. Ne yaparsan yap, okut adam et.” Ya şimdi.

Büyük anne ve büyük baba ile birlikte oturduğumuz, dayımızın, halamızın, amca ve teyzemizin hemen yanı başında yaşadığımız o büyük aileyi terk edip, anne ve babadan oluşan çekirdek aileye geçtik. Yüzyılların kültürünü bir kenara atıp; her şeyi çocuklarımızın önüne hazır koyup, oğlumuza baba, kızımıza anne diyerek; bilgi ve beceriden uzak, hayatın zorluklarından bi haber, tembel, bencil, egoist, duygusuz ve sorumsuz bir nesil yetiştirdik.

82 yaşındaki Yusuf T., 82 yaşında ve yürüme zorluğu bulunan eşine ilaç yazdırmak için doktora gitti. Hastayı görmeden ilaç yazmam diyen doktorla tartışan Yusuf T, olay yerine gelen polisler de tartışınca; polis, 82 yaşındaki Yusuf Topal’a biber gazı sıkıp, arkadan kelepçe taktı. Kalp krizi geçiren Yusuf Topal, hastane kapısında can verdi.

Birinci sınıf öğretmeni Mustafa K, okumayı öğrenen öğrencisini tebrik etmek amacıyla; “Aferin.” değip, yanağını sıktı. Evde okulda olanları babasına anlatan öğrenci, babasından tebrik beklerken, baba yanına aldığı dört arkadaşı ile okulu basıp, öğretmene saldırdı. Çıkan arbede de birinci sınıf öğretmeni Mustafa K.’un boyun kemiği kırıldı.

Kapısının önündeki su birikintisini süpüren 72 yaşındaki Sebahattin Y.’a yoldan geçen bir araç su sıçrattı.  Özür dilemesi gereken şoför yerine arkadaşı arabadan inerek yaşlı adama arkadan saldırıp, defalarca yumruk attı.

R.D. isimli şahıs köpeği arabasının arkasına bağlayarak kilometrelerce yerde sürükledi. Hayvan severlerin tepkisi üzerine köpeğin ipi çözüldüğünde, köpeğin derisi yanarak soyulduğu görüldü.

Emre G. ayrı yaşadığı eşinin evini basarak eşini ve baldızını kurşun yağmuruna tuttu. Zerrin G. ile baldızı Betül D. yaşamını yitirdi.

Rize yağmura yenildi. Derelerin taştığı yağmurda dere yatağı üzerine 7 katlı ev yapan Karadenizli Rize Muradiye beldesi belediye başkanın sorumlu tuttu. Bu haberler ne kadar doğru, bilmiyoruz, ama:

Biz böyle değildik. Biz Edirne’den Kars’a kadar bir birinden kız alıp verip akraba olan, bir biri ile ortaklık kurup ticaret yapan, insanlardık. Biz komşularımızı evimize davet edip, birlikte yemek yer, birlikte sohbet ederdik.

Ya şimdi, gerilmiş yay, kurulmuş zemberek gibiyiz. Bağırıp çağırmak, öfkelenmek, saldırmak, vurup kırmak için fırsat kolluyoruz. «Ya tarafsın ya bertaraf», “Ya bendensin ya hain”, “Ya benimsin ya da hiç kimsenin”, “ya benim olacaksın ya da toprak”, “Sen kimsin?” ,”Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” gibi sürekli karşısındakini yanlış, hatalı ve yok sayan, keskin ve sivri sözlerle bölünüp, parçalanarak, bir birimize düşman olduk.

Oysa Biz bir birini seven, bir birine destek olan büyük bir ailenin çocuklarıyız. Milletimiz bir, devletimiz bir, dilimiz bir, dinimiz bir, bayrağımız bir. Biz Türk’üz. Türkün töresinde; çocuğa, kadına ve yaşlıya el kaldırmak yoktur.  Biz küçüklerimizi sever, büyüklerimize saygı duyarız.

Mustafa Telli
Exit mobile version