Hayvanların hayatına, İnsanın ruhuna dokunan bir proje

Yayın: 12:49 - 16.10.2018
Güncelleme: 12:49 - 16.10.2018

BİR KEDİM BİLE YOK!

Bir grup üniversite öğrencisinin oluşturduğu “Aktif Yaşam Gençlik Grubu” tarafından Türk Ulusal Ajansına başvurusu yapılan “Bir Kedim Bile Yok” isimli Gençlik Değişimleri Projesi Avrupa Birliğinden aldığı hibe ile özellikle sokakta yaşayanlar olmak üzere hayvanlarla ilgili toplumsal farkındalıkların artırılması konusunda ilginç faaliyetler gerçekleştirdi.

Fransa, Makedonya, Litvanya ve Türkiye’den toplam (6X6) 24 gencin katıldığı projenin grup lideri Açelya ÖNDER İstanbul da 10 gün süre ile Barınak ve hayvan hastanesi ziyaretleri yapılması, buralarda yetkililerden bilgiler alınması, sokak hayvanlarının yemlenmesi, sokaklara yem ve su kabı bırakılması, kedi evi yapılıp şehir içindeki ormanlara bırakılması, yerel halkla hayvanlarla ilgili farkındalıkları ölçen röportajlar yapılması, bir anaokulunda çocuklarla hayvanları betimleyen oyunlar oynanması, resimler yapılması, halka proje ile ilgili sloganları ve gençlik mesajını ileten el ilanları dağıtılması gibi birçok etkinlik yürüttüklerini, Bu arada Kınalı ada da faaliyet gösteren ve sokak hayvanları ile ilgili çalışmalar yürüten Empati Derneğinden ve onun gönüllülerinden önemli ölçüde faaliyet desteği gördüklerini açıkladı.

Açelya ÖNDER Günümüzde kent merkezleri barınak bulamayan, beslenemeyen ve sayıları her gün biraz daha artan sokak hayvanları ile doludur. Sokağa terk edilen, Trafikte görmezden gelinen ve bu yüzden kazalar sonucu yaralanan ya da ölen, soğuktan, açlıktan ve hastalıktan yok olan sokak hayvanları artık insanlar tarafından duygusal ve görsel olarak ta olağan gibi karşılanmaktadır. Bu durum ise, toplumda sevgisizliğin büyüdüğünün ve empati kurma refleksinin küçüldüğünün net bir göstergesidir.

Eskiden köylerde kedilerle, köpeklerle veya diğer canlılarla adeta yapışık bir şekilde yaşayan insanlar bu canlıları kentlerdeki yeni yaşamlarına taşıyamamıştır. Bu nedenle kent hayatında çocuklar kedi ve köpekleri ya da diğer canlıları tanıyamadan büyümektedirler. Oysa hayvanlarla birlikte büyüyen çocukların psikolojik olarak daha güçlü oldukları bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Çocuklar için hayvan sevgisi okşamak, sarılmak ve oyun oynamak anlamına gelmektedir. Evcil hayvanlar, çocukları oldukları gibi kabul ettikleri için aralarında farklı bir bağ oluşmaktadır. Evcil hayvanların çocuklar için zamanları ve sevgileri hep vardır ve karşılık beklemezler. Bu sebeple çocuklar kendini asla yalnız hissetmezler dedi.

Hayvan sevgisi gençler içinde paylaşmak, sorumluluk almak ve empati anlamına gelmektedir. Hayvanlarla iletişim kurabilen ve onları yaşamlarının bir parçası haline getiren gençlerin daha mutlu, daha düzenli, daha paylaşımcı ve daha başarılı oldukları görülmektedir. Hayvanlarla ilgilenen gençlerin koruma ve dolayısı ile korunma bilinci geliştiğinden alkol, sigara, kumar ve diğer birçok sağlığa zararlı alışkanlığa karşı direnci artmakta bu tür zararlı alışkanlıklardan uzak durmaya daha yatkın hale gelmektedirler dedi. Projemiz bu nedenle daha çok çocuklara ve gençlere odaklanmış, hedef kitlede farkındalıkların geliştirilmesinde önemli rol oynamıştır diyerek çocukların ve gençlerin hayvanlarla birlikte ve hayvan sevgisiyle büyümesinin önemini vurguladı.

Yabancı genç katılımcılarla şehir turu da gerçekleştirdiklerini ve katılımcıların ilk defa geldikleri İstanbul’dan çok etkilendiklerini söyleyen Açelya ÖNDER, Her akşam bir ortak ülkenin otelde kültür gecesi düzenleyerek yerel kültürlerini tanıttıklarını, şarkı, türkü ve yerel dansları ile eğlendiklerini, bu proje ile farklı ülkelerden katılımcılar arasında kalıcı dostluklar ve arkadaşlıklar kurulduğunu, kültürler arası ön yargıların giderildiğini ve kültürel entegrasyonun maksimum düzeyde gerçekleştiğini söyledi.

Exit mobile version