Gürol Sözen sanatta 60. yılını kutluyor

Yayın: 11:31 - 16.03.2019
Güncelleme: 11:31 - 16.03.2019

Ressam, yazar, heykeltıraş ve sanat tarihçisi ve “Kederi Dağıtan Mavi” (Tarihçi Kitabevi) kitabımızın yazarı değerli sanat tarihçisi, ressam, yazar Gürol Sözen sanat yaşamındaki 60. yılını kutluyo.Gürol Sözen’in Kurtuluş Savaşı’na özel bir vurgu yaptığı ‘60. Yıl ve Onlar’ sergisi İş Sanat Kibele Galerisi’nde açıldı. Sözen’in sanattaki 60. yılını kutladığı sergi, izleyicisini uzun bir dönem içinde yolculuğa çıkarıyor.

“Kurtuluş Savaşı’nı Anlatmak Bir Görev”

Hürriyet’in KitapSanat eki bugün kapağını Gürol Sözen’e ayırdı. Sanatta 60’ıncı yılını kutlayan Sözen ile Fırat Kardeniz’in yaptığı ve “Kurtuluş Savaşı’nı Anlatmak Bir Görev” başlığıyla yayımlanan röportajın bir bölümü şöyle:

-İki ayağı olan bir sergi bu. Sanatta 60. yılınız… ‘60. Yıl… ve Onlar’ başlığındaki ‘60. yıl’ vurgusu bu yüzden. Bir de, Kurtuluş Savaşı’nı anlattığınız eserleriniz de bu sergide yer alıyor. Bu iki tema nasıl bir araya geldi?

1972-1973 yıllarında bir sergi hazırladım. İstanbul ve Ankara’da düzenlendi; ‘1919-1923 Destan’ adını taşıyordu. Neden? İlk düşüncem şuydu: Kurtuluş Savaşı’nın en can alıcı mücadeleleri bu yıllar arasında gerçekleşti. Korkunun, endişenin hâkim olduğu yıllardı. Bu mücadeleyi ve o yılları anlatmayı ben bir görev olarak üstlenmiştim, bir sorumluluk… Bu resimleri yapmam gerektiğini düşünüyordum. Tat da aldım. Sergi ilgiyle izlendi. Hatta Ankara’da gerçekleşen serginin ardından yayımlanan yazılarda bu serginin bir müzeye taşınması gerektiği dile getirildi.

-Hep bir görev olarak mı gördünüz Kurtuluş Savaşı’nı resimlerle anlatmayı?

Bu tema beni hep sarstı. Biliyorsunuz, Abidin Dino’nun bu tema üzerinde desenleri var. Arada birçok sanatçı daha çalıştı. Ancak bana göre bu çalışmalar savaşı daha çok silah, top, tüfek üzerinden anlatıyordu. Ben hiçbir zaman bunların üzerine basmadım. Üstelik bu tema bende hiç tükenmedi, hep çalıştım. Çünkü bu eserlerin bir müzede bir araya gelme ihtimali vardı. Ancak mümkün olmadı. İş Sanat da benim sanattaki 60. yılımın da yaklaştığını hatırlatınca iki temayı, hatta iki sergiyi bir araya getirme fikri çıktı ortaya. Böylece bu iki sergi, 60 yıllık sanat hayatımın bir dökümü oldu.

-Müze konusunda bir gelişme var mı?

Maalesef yok. Daha vahimini söyleyeyim: Kurtuluş Savaşı’nı anlatan bir belgeselimiz de yok! Fransa’da, Rusya’da bazı görüntüler var Kurtuluş Savaşımızdan kalan. Ancak bir araya getirilmemiş. Bunun da bir an önce yapılması gerekiyor. Genç kuşakların görmesi, izlemesi lazım. Her sanatçının da bunu yorumlaması gerekir; müzisyeninden ressamına, heykeltıraşından yönetmenine… Ben tüm bunları kapsayan bir grup çalışmasında yer almak isterdim.

“Anlatmaya devam edeceğim”

Milli Mücadele temalı eserlerinizin bazıları 2018 tarihli. Söylediğiniz gibi bu tema sizin için hiçbir zaman bitmemiş. Peki, Milli Mücadele’nin 100. yılında, bu kahramanlığın anlatılmasını hâlâ bir ihtiyaç olarak mı görüyorsunuz? 

Görevler biter. Bu bir görev değil. Bu kahramanlık hepimizin damarlarında dolaşıyor hâlâ. O günün rüzgârı, Nâzım Hikmet’in “Atlar, atlar, rüzgâr kanatlı atlar” deyişi gibi, devam ediyor hepimizin içinde. Bu nedenle ben bunu anlatmaya devam ediyorum, edeceğim de… Kurtuluş Savaşı bambaşka bir olay. Değiştirdiği yazgı devam ediyor; türküleri, şiirleri, şarkıları devam ediyor…

Exit mobile version