Yavuz, İBB’de Memur-Sen üyelerine sistematik kıyım yapılıyor

Yayın: 19:45 - 13.01.2020
Güncelleme: 19:45 - 13.01.2020

Memur Sen İstanbul İl Başkanı Talat Yavuz,

Yavuz, İBB’de Memur-Sen üyelerine sistematik kıyım yapılıyor

Memur Sen İstanbul İl Başkanı Talat Yavuz, Anadolu Yakası’nda görev yapan gazetecilerle bir araya geldi ve 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı.

Eğitim çalışmalarıyla ve ülke gündemiyle yakından ilgilendiklerini ifade eden Talat Yavuz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Memur-Sen üyelerine adeta bir kıyım uygulandığını söyledi.

İBB’de şimdiye kadar binlerce kişinin işten çıkarıldığına dikkat çeken Yavuz, İBB Başkanının emekçiye değil ideolojisine hizmet ettiğinin altını çizdi.

Memur-Sen üyesi çok sayıda çalışanın işinden olduğunu söyleyen Memur Sen İstanbul İl Başkanı Yavuz, ” Ekrem İmamoğlu’nun seçilmeden önce söyledikleriyle seçildikten sonra yaptıkları birbiriyle tamamen zıt. Bir söylediğini 2 dakika sonra yalanlayan bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı var. Sinsi bir şekilde belirli bir politika dahilinde kıyım yapıyorlar. Toplu halde kıyım yapacaklar ancak kamuoyu tepkisinden çekindikleri için her gün belli sayıda insanı işinden ediyorlar. Bu durumun takipçisiyiz, eylemde olan işçi ve memur kardeşlerimizi belirli aralıklarla ziyaret ederek destek çıkıyoruz.”dedi.

Eğitim sorunlarına da değinen Talat Yavuz, özellikle öğretmene şiddet konusunda gerekenlerin yapılmasını istedi. Eğitimde belli bir kalitenin yakalandığını, ancak halen daha bazı eksiklerin var olduğuna işaret eden Memur Sen Başkanı, bu eksiklerin giderilmesi ve eğitimin arzu edilen seviyeye gelmesi için çalışmalarının sürdüğünü, konuyla ilgili yetkililerle sürekli görüştüklerini kaydetti.

BİTMEYEN AYDIN PROBLEMİMİZ

Yavuz, “Bir millete yol gösteren, ufuk çizen aydınlarıdır. Aydınları sayesinde milletler buhrandan çıkar, önünü görür ve varlığını sürdürür. Aydınlar bugünü değerlendirerek yarınları görür ve toplumu geleceğe hazırlar.

Bizim, yüzünü batıya dönen birçok aydınımız, bırakın milletine yol göstermeyi, daha beraber yaşadıkları insanımızın ufkuna ulaşabilmiş bile değiller. Ortak özellikleri ise neredeyse tamamının kendilerini ustaca gizleyen birer mandacı olmalarıdır. Sözde özgürlükçüdürler, tam bağımsızlıktan yanadırlar ve hiç kimsenin boyunduruğunu kabul etmezler. Ancak durum gerçekte öyle değildir.

Ülkemizde aydın olmanın yazılmamış kuralları vardır. Her şeyden önce milletin değerlerinden uzak olmak gerekir. Aydın kabul edilebilmek için mandacılıktan sonraki en önemli özellik, milletin değerlerine yabancı olmak, hatta düşman olmak gerekir.

Duruşu bu şekilde olan sözde aydınımız bugünlerde deşifre oluyor. Kanal İstanbul ve Libya’ya asker gönderme konusundaki tartışmaları, arka planını deşerek takip ettiğinizde, yüz yıllık acı gerçekle karşılaşırsınız. Ülkemizi yönetenlerin bütün zorluğuna rağmen attıkları ileri adımlardan kimlerin tedirgin olduklarına ve ne söylediklerine bakın.

Bunlara göre yerli otomobil yanlış, Kanal İstanbul yersiz, Libya’ya asker göndermek maceradır. Peki, siz yıllar yılı bu millet için ne yaptınız, ne önerdiniz? Koca bir hiç. Korku, baskı, yasak ve zulümle geçen yıllar. Şimdi tek bir numaranız kaldı, şirin görünmek, bu yeni numaranız da milletimizin ferasetiyle tez zamanda boşa çıkacaktır.

Bunlara göre, mandacılara itiraz etmek, efendilerini kızdırmak, kurulu düzene çomak sokmak, ülkemizin geleceğini tehlikeye atmaktır. Biçilen role sadık kalarak, sınırlı bir alanda verilenle yetinmek vazgeçilmez ilkedir. Rahatları kaçmasın diye Montrö’nün devre dışı kalacak olmasından tedirgin olurlar ve Libya’da ne işimiz var derler. Bunlar öyle aydınlardır ki vatan savunmasını, sınırda nöbet tutan askerden ibaret sanırlar. Dünyada olup biteni takip etmeyi bırakın, ufukları sınırın on kilometre ötesini görmeye yetmez.

Bilime değer verirler, cahilliklerini deşifre eden bilim adamına kızarlar. Millete değer verirler, mahkemenin vereceği kararı daha makbul sayarlar. Mahkeme kararları ile millet iradesine ipotek koyma konusundaki sicilleri kabarıktır bunların.

Askerin gücünü, tankın namlusunu diplomasinin etkin gücü olarak değil, halkı hizaya getirmek için kullanmaya alışıktır bunlar. Millete dönen silahtan değil düşmana dönen silahtan korkar bunlar. Çünkü nabızları burada, milletin olduğu yerde değil düşmanın olduğu yerde atar. Bunlar bizim aydınlarımızdır!

Bizim sözde aydınlarımız, bazı okullarımızın başarısını da hazmedemez, dillerine dolarlar. Özgüveni yüksek, değerlerine bağlı bir nesil yetiştirmek, aydınlarımız için büyük bir risk oluşturur. İtiraz etmek efendilerine layıktır. Halk dediğin itiraz etmez, itaat eder. Çünkü onlar efendilerine öyle davranırlar.

Milletçe yapacak çok işimiz var. Önce bu aydınları, ürettikleri özgüven eksikliğinden, korkaklıktan ve aşağılık kompleksinden kurtarmak, sonra da vekâlet savaşlarıyla, devlet terörü ile bunalımdaki insanlığa medeniyetimizin köklü değerleriyle yeni bir çözüm önermeliyiz” dedi.

Toplantıya katılan gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde kutlayan Talat Yavuz, gazetecilere hediye takdim etti ve eğitim haberlerine sayfalarında yer verdikleri için teşekkür etti.

Exit mobile version