-ÇELİŞKİ! İngilizce Haçlının, Arapça Kur’an dili…

Yayın: 18:17 - 24.12.2020
Güncelleme: 18:17 - 24.12.2020

“Bu şekilde yaklaşım, sizlerce olur mu şık?

İngilizceye kol, kanat; Arapçaya karşı çık…! (*)”

(*) İngilizce Haçlının, Arapça Kur’an dili…

Edebiyat camiasının “Hak ve Halkın Sesi” olarak tanınan Elbistan’lı Eğitimci Şair&Yazar Hanifi Kara büyük çelişkiye beyitiyle vurgu yapıyor.

Günümüzde maalesef halen Kur’an dilimizin Arapça olmasının, Allah’ın kelamının, vahiy dilinin tartışılıyor olması üzüntü verici. Aslında

din dilimiz Arapça’ya gereken önemi vermeyerek Kur’an’ı Kerim’den, Allah’ın kelamından, tüm insanlığın mutluluğu için çizmiş olduğu yoldan uzaklaştık. Mehmetçik’lerimiz agoplaştı, kızlarımız frenkleşti. “İnsanlar ölüdür, ölünce uyanırlar, ne mutlu ölmeden uyanana” der Hz Mevlana. Ali yat uyu. Kaya yat uyu, Ayşe, Fatma yat uyu!!! Yeterince uyumadık mı? Uyanma vakti gelmedi mi?

Yüce Kitabımız Kuran’ı Kerim, Peygamber Efendimizin (sav) kendisi Arap olduğu için, vahiy yolu ile Arapça indirilmiştir. Yüce Allah her peygambere kendi kavminin diliyle hitap etmiş, vahyini onların diliyle göndermiştir ki peygamber Allah’ın emir ve yasaklarını kavmine rahatça anlatsın (İbrâhim 14/4). Şüphe yok ki Kur’an’ın Arap dili ile indirilmiş olması onun sadece Araplar’a indirildiğini ifade etmez. Nitekim bazı âyetler, onun bütün insanlığa hitap ettiğini, dolayısıyla evrensel bir kitap olduğunu göstermektedir (Bakara 2/185; Âl-i İmrân 3/138; Sebe’ 34/28; ayrıca bk. Ra‘d 13/37).

Kur’anın arapça olmasının milliyetçilikle ilgisi yoktur. Çünkü islam ırkçılığı yasaklar.

“Ne dediğini anlamıyoruz” , avam tabiriyle “lağır luğur” birşeyler söylüyor düşüncesine gelince, her müslümanın görevidir, Allah kelamı bize ne söylüyor, ne anlatıyor, ilk emir İKRA = OKU’ dur. Elbette ki Türkçe olarak, ister aslından, ister mealinden, ister tefsirden, ister ilmihalinden merak edip açıp okumalı bir müslüman. Hayatı bizim için kolaylaştırmış Yaratan. Bizim nefislerimizdir  hayatı zorlaştıran.

Çocuklarımız daha anne karnındayken, ingilizce şarkılar dinliyor, ingilizce hikayeler ile büyüyor, kendi kültüründen uzak, bizler hazırlıyoruz onlara tek tek tuzak ve batılılaştıkça yabancılışıyorlar bizlere, milletine, vatanına…

İlk yazdırdığımız kurs ingilizce kursu, dünyada geçerliliği olduğu düşüncesiyle, anne baba olarak övünç duyarak. Göğsümüzü gere gere bizim kız, bizim oğlan hep yabancı şarkılar dinliyor diye gizli gizli kibirleniyoruz. Din dilimiz Arapça’dan, Allah’ın kitabından, ayetlerinden uzaklaştıran bizleriz. En büyük kötülüğü bizler yapıyoruz çocuklarımıza. Yabancı dil öğrenmeye karşı değilim, özümüzü kaybetmeye dikkatinizi çekmek istiyorum.

İngilizce için bu kadar yatırım yaparken, yardımcı kitaplar, kurslar, yurtdışı seyahat planları.. Peki aynı şekilde Arapça’ya yaklaşım neden ters? Allah’ın kitabı Kur’an’ı anlamak için Arapça öğrenmek, onu anlamak, onun hükümleri ile yaşamak bir müslüman için zor olmasa gerek.

Kur’anın arapça olmasını ve Hz. Peygamberin arap milletinden çıkmasını takdir eden Allahtır. Allah ise yaptıklarından dolayı kullara hesab vermez.

Mesela, çince bilmeyen bir Türk, Çin’e gitmiş olsaydı, hiç şüphesiz çince okunan ezandan hiçbir şey anlamayacak ve namazını vaktini kaçıracak keza camiler bile aynı değil ki, uzun minarelerden tanısın bulsun. Tam tersini düşünün, türkçe bilmeyen Çinli bir Müslüman Türkiye’ye gelse, ezan vaktinde türkçe ezandan ne anlayacak. Ama Arapça Kur’an dili ile “Allah’u Ekber” nidaları göğe yükseldiğinde , dünyanın neresinde olursanız olun her Müslüman namaz vaktinin geldiğini anlar. “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedî benim yurdumun üstünde inlemeli”. İstiklal marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy.

Araplardan başka farsça, hintçe, çince, uzakdoğu dilleriyle konuşan müslümanlar da, biz türkler de müslüman oluşumuzdan bu yana Kur’an’ı arapça olarak yazmış, o dille okumuşuz. İslam alimlerinin de ortak görüşü, Kur’an’ın başka dille yazılamayacağı yolundadır. Bunda ittifak vardır.

Kur’an’ı başka bir dille yazmak mümkün olmadığı gibi, başka bir dille doğru olarak okumak da mümkün değildir. Çünkü Kur’an harflerinin kendisine has özellikleri vardır.

Yüce Rabb’imizin (cc) lütfuna bakalım ki, Kuranın her harfine en az on sevap verileceği bildiriliyor. (Tirmizi , Sevabü’l Kur’an 16, 2912)

Ve sözlerimi, Hanifi Kara’nın şu beyitiyle nokta koyarken, şimdiden ilginize teşekkür ederim.

AKLA GELİR

-Biri diğerini çağırır…

İslâm deyince Arap, Arap deyince İslâm(*)

Müslüman deyince Türk, Türk deyince Müslüman…!

(*) Bu iki ırk asırlar boyunca İslâm’ın bayraktarlığını yapmışlardır…

Ne mutlu Müslümanım diyene…

Havalar çok soğuk, bol tarçınlı sıcacık salepleriniz ve sevdiklerinizle ne güzel gider sevgiyle, afiyetler olsun…

Kalın sağlıcakla.

Lütfiye Çanacık

lutfiyecanacik598@gmail.com

Lütfiye Çanacık
Lütfiye Çanacık lutfiyecanacik598@gmail.com 31.10.1973 İstanbul Kadıköy doğumluyum. Aslen Eskişehir Han'lıyım. Lakin doğma büyüme hep Kartal ilçesinde ikamet ettik. Babam Kartal Belediyesi, annem Tekel Cevizli Sigara Fabrikasından emekli.
Exit mobile version