Çözüm Annelerde

Yayın: 11:50 - 27.05.2010
Güncelleme: 11:50 - 27.05.2010

Toplum, sürekli değişiyor. Değişiyor, fakat gelişmiyor. Gelişmenin önündeki engellerden biri de çocuklarını kavanoz içinde el bebek, gül bebek büyüten anneler.
 
Bir anne düşünün ki 6 yaşındaki çocuğun ağzına kaşıkla yemek veriyor, 10 yaşındaki çocuğun ödevini sınıfın içine girip, tahtadan kendi yazıyor. Bir anne düşünün ki 14 yaşındaki lise öğrencisinin ev ödevini 5 liraya internet kafeden satın alıp, öğretmene ödev diye veriyor.
 
Oysa uzmanlara göre çocuklar, 3 yaşında kendi kendilerine yemek yemeğe başlar. 6 yaşındaki öğrenci, karatahtadaki ödevi defterine kendi yazar. 7 yaşında ise kendi ödevini kendine yapar. Yalnız bu kadar mı? Hayır. Çocuğun arkadaşını, anne seçiyor. Oyun oynayacağı sokağı, anne tespit ediyor. Oyun saatlerini, anne belirliyor. Okuyacağı kitabı, anne alıyor. Giyeceği ayakkabıyı anne beğeniyor.
 
Bu çocuktan ne olur? Mesela bu çocuk iyiyi kötüden ayırt edebilir mi? Dostu, düşmanı tanır mı? Hayatını planlamayı, düzene sokmayı becerebilir mi? Bu çocuk paylaşmayı, dayanışmayı, yardımlaşmayı bilir mi?  Bu çocuk sever ya da sevilir mi?
 
Çocuklarını kavanoz içinde büyüterek küçülten anneler sözüm size. El bebek gül bebek yetişen çocuklar, kendi ayakları üzerinde duramaz. Toplum içinde yaşayamaz. Topluma yeni bir değer üretemez. Dalından kopan yaprak, gibi rüzgârla birlikte sağa, sola savrulur. Bir çobanın peşinden koşan koyun misali kendine hep bir çoban arar. Sormayan, sorgulamayan, doğru ile yanlışı bir birinden ayıramayan bir nesil. Vermeğe değil, almağa talip bir nesil. Çalışmak yok, emek yok, üretim yok. Nasılsa annem verecek, nasılsa babam getirecek.
 
Oysa bilgi ve beceri sahibi değilseniz, bir şey üretemiyorsanız yok olmağa mahkûmsunuz demektir. O bilgi de yaparak, yaşayarak düşe kalka öğrenilen bilgidir. Kavanozsa; süs balıkları içindir. Yiyecek için; yeme, oksijen için; hava pompasına, büyük balıklara yem olmamak içinde sığınaklara ihtiyacı vardır ve ancak birkaç ay yaşarlar.
 
Biz ise çocuklarımızın sonsuza kadar başarılı ve mutlu yaşamasını istiyoruz. Bu da annelerin, çocuklarını kendi ayakları üzerinde tutup, yürütmesiyle yakından ilgilidir. Başarı da buradadır. Ya annenin himayesi ile yaşayıp ömür boyu anneye köle olacak ya da kendi ayaklarınız üzerinde durup kendi düzenini kendi kuracak.
 
Üzülerek söyleyelim hep almağa alışkın olan bu çocukların sayısı her geçen gün biraz daha artıyor ve toplum giderek tembelleşiyor. Doğru karar veremeyen, verdiği kararı uygulayamayan, uyguladığı kararı takip edemeyen, nemelazımcı, boş vermişçi, bana neci bir toplum oluşuyor. Bu tembelliğin en önemli sorumlusu da çocuklarını kavanoz içinde; el bebek, gül bebek büyüten annelerdir ve toplum giderek tembelleşmektedir.
 
Bu da okulda başarısız, iş hayatında başarısız, evlilikte başarısız bir çocuk demektir.
Bu tespit, doğruysa; kendi ayakları üzerinde duran, soran, sorgulayan, çalışan bir çocuk yetiştirmek için aşırı himayeden derhal vazgeçmeliyiz.
 
Çocukları köreltmek ya da ayakları üstünde tutmak. Köle ya da efendi olmak tercih sizin
 
Mustafa Nazım Telli

author avatar
Mustafa Telli
Exit mobile version