Talat Yavuz, “Türkiye Yüzyılı Vizyonu’na, Milli Eğitim Bakanlığı, ayak uyduramıyor!..

Yayın: 21:24 - 02.11.2022
Güncelleme: 21:24 - 02.11.2022

Memur Sen ve Eğitim Bir Sen’e bağlı öğretmenler Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında yeterli düzenleme yapılmadığı gerekçesiyle Milli Eğitim Bakanlığı’na yönelik uyarı niteliğinde yurt genelinde 31 Kasım sabahı “ilk derse girmeme eylemi” yapıldı.

Bu “ilk derse girmeme eylemi” eyleminin ilk adım olduğunu belirten Memur Sen İl Başkanı ve aynı zamanda Eğitim Bir Sen 4.nolu Şube Başkanı olan Talat Yavuz, Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamalarından sendika olarak memnuniyet duymadıkları rahatsızlıkları birkaç başlıkta dile getirdi.   

*Öğretmenlik Meslek Kanunu Revize Edilmeli

*Öğretmenlik Meslek Kanunu önemli bir adımdır, eksiklikleri tamamlanmalıdır.

*Öğretmenlerimizin beklentileri karşılanmalıdır

*Öğretmen atamalarında mülakat kaldırılmalıdır

*Mesleki özerklik tesis edilmeli, haklar ve yetkiler genişletilmelidir

*Yazılı sınava dayalı okul yöneticiliği yasal statüye kavuşturulmalıdır

*Kariyer basamaklarında uygulanan sınav kaldırılmalı, öğretmenlik hizmet süresi esas alınmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı “TÜRKİYE YÜZYILI “ Vizyonunun Çok Gerisinde Kalmış Ve Gelişime Ayak Uyduramamıştır.



Memur Sen İl Başkanı ve aynı zamanda Eğitim Bir Sen 4.nolu Şube Başkanı olan Talat Yavuz Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili düzenlediği basın toplantısında önemli konulara değindi. M. Akif İnan Konferans salonunda düzenlenen toplantıya 1 Nolu Şube Başkanı Mükremin Köse, 2 Nolu Şube Başkanı Mahmut Akay, 3 Nolu Şube Başkanı Erol Ermiş,5 Nolu Şube Başkanı Yusuf Sabaz, 6 Nolu Şube Başkanı İdris Şekerci, şubelerin yönetim kurulu üyeleri ve basın mensupları katıldılar.

Başkan Talat Yavuz, Milli Eğitim Bakanlığı’nın aldığı kararlarla “Türkiye Yüzyılı Vizyonunun” çok gerisinde kaldığını ve gelişime ayak uyduramadığını belirterek, alınan kararların bir an önce düzeltilmesi gerektiğini belirtti.

Daha önce yaptığı basın toplantısın da değindiği  “Milli Eğitim Bakanlığımızın sendikamızın sesine kulak vererek okullarda yaşanan sorunların çözümü için bizleri dinlemesi ülkemiz menfaatinedir” cümlelerin benzerini Başkan Erdoğan Türkiye Yüzyılı Vizyonunu anlatırken ifade etmişti. Başkan Erdoğan orada ne demişti. Türkiye Yüzyılı için yapılacak her katkının kendileri için kıymetli olduğunu anlatan “Gelin, 29 Ekim 2023’e kadar Türkiye Yüzyılı’nı konuşalım, tartışalım, tekliflerimizi ortaya koyalım.

Gelin, Türkiye Yüzyılı vizyonunu birlikte oluşturalım, birlikte inşa edelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı’nı yeni bir milli mutabakat zemini haline dönüştürelim.. Gelin, Türkiye Yüzyılı’nda tam fırsat eşitliği ve hakkaniyet temelinde bir sosyal adalet anlayışını birlikte tesis edelim Gelin, Türkiye Yüzyılı’nda ülkemizi herkesin kendi yankı odasından çıkıp birbirini dinlediği, birbirini anladığı, birbirine saygı duyduğu bir yer haline getirelim. Gelin, Bu yolu kadını erkeğiyle, genci-yaşlısıyla, her kesimden insanımızla beraber yürüyelim.

Bu vatan hepimizin vatanı. Bu ülke hepimizin ülkesi. Bu bayrak hepimizin bayrağı. Bu devlet hepimizin devleti. Bu gelecek hepimizin ortak geleceğidir” Milli Eğitim Bakanlığı Sendikanın sesine kulak vermeyince ortaya böyle içinden çıkılamayan bir ortamın doğmasına sebep olmuştur.

Başkan Talat Yavuz açıklamalarına şu cümlelerle devam etti.

Meslek kanunu mevcut haklarımızı koruyacak, kariyer basamaklarında hizmet süresini önceleyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir

Eğitimin verimliliği ve niteliği, eğitim çalışanlarının hak ettiği değeri görmesi, özlük hakları boyutuyla da emeklerinin karşılığının verilmesiyle mümkündür. Meslek kanununun beklentileri yeterince karşılamaması üzerine talep ve önerilerimizi yetkililerle ve kamuoyuyla paylaşmak için bugün burada toplanmış bulunmaktayız.

Hep birlikte ses vermemizin, ortak iradeyle söz söylememizin nedeni; önemi büyük, değeri yüksek, tarihsel rolü güçlü öğretmenlik mesleğinin ve öğretmenlerin meslek kanunundaki değişiklik ve revizyon talebini ve ihtiyacını haykırmaktır.

7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlik mesleğini düzenleyen müstakil bir kanun beklentisini karşılama yönünde olumlu bir adım olmanın ötesine geçememiş, öğretmenlerin beklentilerini karşılayamamıştır.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, bu kanunun kariyer basamaklarının yeniden hayata geçirilmesi, uzman ve başöğretmenlere ücret ve ilave derece artışı getirilmesi, adaylık sürecindeki yazılı sınavın kaldırılması, öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi gibi önemli özlük hakları ihtiva ettiğini, bu yönüyle öğretmenlerimizin bir kısım beklenti ve taleplerini karşıladığını, bu anlamda olumlu bir ilk adım olduğunu dile getirdik. Ancak hemen ardından, kanunun bu hâliyle öğretmenlerimizin beklentilerini ve toplu sözleşme masasına taşıdığımız talepleri karşılamadığı, ‘meslek kanunu’ olarak nitelendirilmeyi hak edecek içerikten yoksun olduğu uyarısını yaptık.

Devam eden süreçte sorumlular ve yetkililerle gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, kanunun, bir milyonu aşkın öğretmenin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında bir meslek kanununda olması gerekenleri kapsamadığını, ilave düzenlemelere ihtiyaç olduğunu, özellikle sınava dayalı bir kariyer basamakları sistemi yerine toplu sözleşmede dile getirdiğimiz öğretmenlikteki hizmet süresini esas alan bir kariyer sistemi ihtiyacını vurguladık.

Son olarak, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin beklentilerini karşılayacak bir içerikle yeniden düzenlenmesi amacıyla Eğitim-Bir-Sen olarak hazırladığımız kanun taslağı/önerisini Millî Eğitim Bakanlığı’nın, TBMM’nin, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun ve kamuoyunun dikkatine sunduk.

Kanun taslağımızda, sözleşmeli ve ücretli öğretmenliğin kaldırılarak öğretmenliğin resmî eğitim kurumları ile diğer kamu kurumlarında öğretmen kadro unvanındaki kadrolu memurlar eliyle yürütülmesi; kariyer basamaklarında ilerlemede öğretmenlikte 8 yılını tamamlamış olanlar yönünde uzman öğretmenlik, 12 yılını tamamlamış olanlar yönünden başöğretmenlik unvanı alınabilmesi; eğitim kurumu yöneticiliğinin özlük hakları, atama ve terfi yönünden yeniden düzenlenerek iyileştirilmesi; öğretmenlerin ek ödeme, eğitim-öğretim tazminatı, hazırlık ödeneği ve ek ders ücretlerinde artış yapılması, zorunlu hizmet bölgelerinde çalışanlara ilave tazminat ödenmesi; öğretmenlerin görev, hak, yetki ve sorumlulukları mesleki özerklik ve akademik özgürlük ekseninde kurgulanarak ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi; şiddete karşı caydırıcı hükümler getirilmesi gibi somut ve açık öneriler yer almaktadır.

Gelinen noktada öğretmenlerimizin talep ve haklı beklentilerini karşılayacak somut bir adımın hâlâ atılmamış olması, belirsizliğin eğitim çalışanları ve öğretmenlerimiz üzerinde oluşturduğu moral ve motivasyon kaybı, yerinde ve gerekli düzenleme öneri ve çağrılarına duyarsız kalınması üzerine Eğitim-Bir-Sen olarak eylem kararı aldık.

Öğretmenlerin ve öğretmenliğin hayattaki karşılığının, mesleğin bütün boyutları ve öğretmenlerin beklentileri yönüyle meslek kanunu içerisinde olması noktasında artık daha fazla geç kalınmamalıdır.

Mesleğin hak ettiği şekilde tanımlanması, sosyal zeminde öğretmenlerin itibarının, haklarının korunması ve artırılması, yönetmeliklerle, genelgelerle oluşan görev, yetki, ehliyet, liyakat noktasındaki hüküm dağınıklığının giderilmesi için meslek kanununda ivedi olarak değişikliklerin yapılarak hayata geçirilmesi gerektiğini bir defa daha hatırlatıyoruz.

-Ülkemizde fiilen görev yapan 1 milyonu aşkın öğretmen var iken, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda öğretmenin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar mesleğin bütün olarak ele alınmaması; hukuki açıdan boşluk, mesleki açıdan ise yoksunluktur.

-Biz, meslek kanununda, öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz.

-Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi uygulamalar yerine kadrolu istihdamın esas alınmasını istiyoruz.

-Öğretmenlerin mesleki ilerlemelerini sağlayacak şekilde kariyer basamaklarının sınav yerine öğretmenlikteki hizmet süresine dayalı olarak kurgulanmasının meslek kanunu iddiasının ispatı için şart olduğunu düşünüyoruz.

-İstihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere, zorunlu hizmet gibi dayatmalara son verecek, öğretmeni motive ve teşvik etmeye, imkânlar, fırsatlar ve artırımlı haklarla ödüllendirmeye dair hükümlerin mesleği özendirmeye, mesleği yürütenleri güçlendirmeye ilişkin ön şart olduğunu biliyoruz.

-Öğretmenlerin atanmadan yer değiştirmeye, yetişmeden gelişmeye, eğitim imkânlarından kariyer fırsatlarına, ehliyetten liyakate her konuda belirsizlikten, ayrımcılık ya da ayrıcalık kusurlarından kurtarmaya dönük hükümleri olmazsa olmaz addediyoruz.

-Eğitim ve öğretim süreçlerindeki vazgeçilmez unsurlardan biri olan eğitim kurumu yöneticiliği ve eğitim liderliğinin meslek kanunu kapsamında düzenlenmesini, yöneticilik ve liderlik süreçlerine katılım, bu pozisyonlardaki mali, sosyal ve özlük hakların da mutlaka kanuni bir dayanak ve güvenceyle tanımlanmasını istiyoruz.

Biz, Eğitim-Bir-Sen olarak, hedefler ve gerçekler bağlamında her şeyi içinde barındıran bir kanun içeriğinin oluşmasının mümkün, öğretmenin itibarını hem yükseltmeye hem de korumaya garantör vasfı taşıyan hükümlerin elzem olduğuna inanıyoruz.

Öğretmenin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen’in bu hususlar temelinde katkı ve destek sunacağını bu vesileyle bir kez daha temin ve teyit ediyor; siyasi iradeyi, TBMM’yi ve Millî Eğitim Bakanlığı’nı meslek kanununda beklentileri karşılayan değişikliklerin ve dönüşümün bir an evvel hayata geçirilmesi konusunda adım atmaya çağırıyoruz” dedi.

Exit mobile version