“Öğretmenler kendilerini yönetemiyor.”

Yayın: 06:45 - 25.06.2010
Güncelleme: 06:45 - 25.06.2010

Basında yer alan bir habere göre “Okullara, özel sektörden müdür atanacakmış”.

Yani öğretmenler, kendi kendilerini yönetemiyor, onları yönetmek için özel sektörden müdür ataması yapılacak. Yok, efendim öyle değil. Ya nasıl? Hani başarısız okullar var ya,onlara özel sektörden müdür atanacak.

Yani iki tip okul var. Başarılı okullar, başarısız okullar! Başarılı okullara bir şey yok. Hani o başarısız okullar var ya,onların müdürlerini alıp, oraya, özel sektörde başarılı olmuş yöneticiler gelecek. Ne güzel, değil mi? Müdürler değişecek ve tüm okullarımız başarılı olacak.

SBS’ ye giren 1 milyon 15 bin öğrenci Anadolu Lisesine, ÖSS’ye giren 1 milyon 500 bin öğrenci üniversiteye girip, istediği bölümde okuyacak. Öyle mi?  Ne güzel! Fakat kafalarda ki soru, şu: Bir okul başarılı iken, diğer okul neden başarısız? Başarısızlığın kaynağı okul müdürü mü? Müdürü alıp, özel sektörden birini getirince, bu okul başarılı mı olacak ?Ayrıca, 1 milyon 500 öğrenci, kapasitesi 250 bin olan üniversiteye nasıl sığacak?

Mesela, geniş bir bahçesi, içinde spor salonu, kütüphane, fen ve teknoloji sınıfları, konferans salonu ve kadrolu öğretmeni olan bir okulla, adım atacak kadar bahçesi bile olmayan bir okulu karşılaştıralım. Pendik’te Pendik Lisesi ile Kurtköy Ticaret Meslek Lisesi aynı imkânlara mı sahip? Kartal’da Süleyman Demirel Lisesi ile Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesinde aynı alt yapı mı var? Tuzla Endüstri Meslek Lisesi ile Samandıra Endüstri Meslek Lisesinin öğrencileri, aynı mı?

Bir tarafta devasa bir bahçe, diğer tarafta nefes bile alınamayacak kadar küçük bir bahçe!

Bir tarafta olimpik ölçülerde spor salonu, diğer tarafta tebeşirle çizilmiş voleybol sahası!

Bir tarafta 500 kişilik konferans salonu, diğer tarafta sınıftan bozma 40 kişilik salon!

Bir tarafta ilçe kütüphanesi ölçülerinde kütüphane, diğer tarafta yer yokluğundan dolaplar içine tıkılmış kitaplar! Bir tarafta laboratuar üstüne laboratuar, diğer tarafta küçücük bir odaya sıkıştırılmış 20 bilgisayar! Bir tarafta her yıl milyonlarca lira akıtılan okul, diğer tarafta vatandaşın bağışı ile yaşam savaşı veren okul!

Şimdi tekrar soralım. Varlık içinde yüzen bir okulla, yaşam savaşı veren okul! Bu okullardan aynı başarıyı bekleyebilir miyiz?

Okulun birine sınavla öğrenci alıp, çalışkan ve zeki çocukları koy, başlarına sınavla alınmış seçkin öğretmenleri ver. Her yerde 6 saat ders yaparken bu çocuklara 8 saat ders yap, sonrada biri başarılı diğeri başarısız de! Bu okullardan biri başarılı, diğeri başarısızsa fark müdürlerden değil, işte bu uygulamalardan kaynaklanıyor. Çözümse, tüm okulları eşitlemektir. Aynı bina, aynı donanım, aynı öğretmen, aynı öğrenci ve aynı müfredat… 

Üstelik madem özel sektörde başarılı yöneticiler var. Batan fabrikalar niye battı? İşçimiz niçin işsiz ve ekmeksiz kaldı?

Eğitim, öğretmen işidir. Öğretmense mesleki bilgi ve beceri ile donatılmış, formasyon sahibi kişidir.. Nasıl ki öğretmen, doktorluk yapamaz, inşaat mühendisi avukat olamaz ise, öğretmenlik dışından gelen biri de, başarılı bir okul müdürü olamaz.

İşin doğrusu ise, öğretmeni yetiştirmektir. Öğretmenlik, müdür yardımcılığı, müdür başyardımcılığı görevlerinde pişerek başarılı olan öğretmenleri, eğitim yöneticiliği akademisinde yetiştirmektir.

Mustafa N. Telli

Mustafa Telli
Exit mobile version