Atıyorum

Yayın: 07:04 - 24.07.2009
Güncelleme: 07:04 - 24.07.2009

Son yıllarda hemen her kesin ağzında olan “atıyorum” kelimesi, artık kabak tadı vermeye başladı. Dilimizi kısarlaştırmaya veya yozlaştırmaya matuf bir çalışma olarak gördüğüm “atıyorum” kelimesini şimdi de ben atıyorum.

 

İtirazım kelimeye değil, kelimenin kullanılışına ve kelimeye yüklenen anlama. Yedisinden yetmişine, okumuşundan cahiline, şehirlisinden köylüsüne; hemen herkeste bir “atıyorum” teranesi. Mesela Atatürk büstü önündeki güvercinlere yem atan Ayşe, laf arasında şöyle söylüyor. “Atıyorum 25 güvercin.”  Sınıfındaki başarılı öğrencilerden bahseden Metin, “Atıyorum 30 kişi başarılı.” 120 km hızla yol alan Hamit, “Atıyorum 12 km kaldı,” diyor.

 

Biraz tembellik, biraz dikkatsizlik biraz da umursamazlık kokan bu ve benzer ifadelere artık dur demeliyiz. Zira iş raydan çıktı. Hiç kimse bahane aramasın. Hiç kimse mazeret üretmesin.

Bu cümleler yanlış. Bu ifadeler hatalı. Ortalama 25 güvercin vardı yerine; “Atıyorum 25 güvercin,” daha mı güzel? En az 30 kişi sınıfını geçiyor yerine “Atıyorum 30 kişi” cümlesi daha mı anlamlı? Yaklaşık 12 km yerine “Atıyorum 12 km,” cümlesi daha mı doğru? “

 

Anlam, vurgu ve hatta ciddiyet bakımından ayrı ayrı incelendiğinde bu cümlelerden hangisi derdimizi tam ve doğru olarak anlatıyor?  Bu cümlelerden hangisi daha estetik daha güzel?

Her cümle içine “atıyorum” kelimesi koyarak;  ortalama, yaklaşık, üç aşağı beş yukarı, en az, en çok, asgari, azami gibi kelimeleri dilimizden atanlara soruyorum. Bu kelimeleri niçin yok sayıyor, neden kullanmıyor ya da dilimizden neden atıyorsunuz?

 

 

Hayır! Kim ne derse desin bu bir tuzak. Kim ne derse desin bu bir oyun. Bu oyunun birinci hedefi: Dilimizi kısırlaştırıp, yozlaştırarak anlaşılamayan, konuşulamayan bir dil yapıp; Türkçeyi tasfiye etmek. İkinci ve asıl hedefse: Birbirimizle iletişim kurmamızı engelleyip, birliğimizi bozmak. Dün ile bu gün arasındaki tarihi bağları kopartarak bizi tarihin derinliklerine gömmek.

 

Zira dil milletin temel taşıdır. Dil millet olmanın vazgeçilmez unsurudur. Düşüncelerimizi dil ile ifade eder, dil ile konuşur, dil ile anlaşırız. Hikâyemizi, romanımızı dil ile yazar, şarkı ve türkülerimizi dil ile yorumlarız. Dil ile yeni projeler üretir, teknolojiyi dil ile hayata taşırız.

 

Düşünmeden konuşan, düşündüğünü doğru ifade edemeyen,  birbiri biri ile anlaşamayan ve kültürünü gelecek kuşaklara aktaramayan milletlerse yok olmaya mahkûmdur.

Öyle sanıyorum ki bilerek, bilmeyerek bu oyunun içindeyiz. Kimi okumadığı için, kimi de düşünmediği için ister istemez bu oyuna alet oluyor. Spor olsun gibi basit bir mantıkla ya da moda olduğu için “atıyorum” kelimesini rast gele kullananlara soruyorum. Kelimelerimizi dilimizden atarak mı zenginleşiriz, yeni kelimeler üreterek mi? Duygularımızı yarım yamalak ifade ederek mi anlaşırız, doğru dürüst konuşarak mı anlaşırız?

 

Gelin bu oyunu bozalım. Kolaya kaçıp, “atıyorum” kelimesi yerine kendimizi birazcık zorlayarak doğru kelimeyi bulup, onu kullanalım. Cümlemize ve kendimize sahip çıkarak dilimizi ve milletimizi yaşatalım.

 

Zira yaşamayan dil ölmeye mahkûmdur. Dil ise bir milletin olmazsa olmazıdır.

Mustafa Telli
Exit mobile version