SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Flaş

İstanbul Barosu “Adalet”ten Sınıfta Kalmıştır.

Yayınlanma:
ABONE OL

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Ali YALÇIN’ın Yönetim Kurulu Adına yaptığı basın açıklaması metni aşağıdadır.

“Katsayı sınırlamasının kaldırılması eğitimde fırsat eşitliği sağlıyor mu” sorusuna verilen utanç verici cevap:  “Eşitlik eşit insanlar arasında olur.” Ve bu cevabı veren Muammer Aydın / İstanbul Barosu Başkanı dır.

Bildiğiniz gibi, 11 yıldır mesleki ve teknik eğitim gören gençlerimizin yüksek öğretim hayallerine kibrit suyu döken “katsayı uygulaması” ya da daha doğru bir ifadeyle “katsayı zulmü”,  YÖK’ün kuruluşundan itibaren aldığı en demokratik ve adil  kararla sona erdirilmiştir.

YÖK’ün, “28 Şubat” kararlarıyla hayata geçirilen “militer vesayet”in kurguladığı emir-komuta zincirine uygun davranmayı akademik onurlarından daha önemli gören üyeleri vasıtasıyla 30 Temmuz 1998 de hayata geçirdiği  “katsayı zulmü”,  28 Şubatçı zihniyetin “ötekiler üretme”  projesinin en önemli araçlarından biri olarak kullanıldı.

Mesleki ve teknik öğretim gören gençlerimize yükseköğretim kapılarını, ışık almamacasına kapatan katsayı uygulamasıyla gençlerimizin geleceğe dair umutları tüketilirken, bu umut yoksunluğundan kurtulmalarına engel olmak amacıyla da, mesleki ve teknik öğretim görenlerin farklı türdeki eğitim kurumlarına veya farklı eğitim programlarına dönmelerinin yolu da kapatılmıştı. Mesleki ve teknik eğitim veren liselerine nitelikli öğrenci akışına set çeken uygulama zamanla nitelikli meslek elamanı sorununu ortaya çıkarmakla kalmamış, sanayide ara eleman sıkıntısı yaşatmış ve eğitimcilerin yanında sanayicilerin, müteşebbislerin “Meslek Lisesi, Memleket Meselesi” feryatlarına da neden olmuştur.

Mesleki ve teknik eğitim kurumlarında talep azalmasına dayalı arz fazlalığı sonrasında gelişmiş ülkelerde mesleki eğitimde öğrenim görenlerin oranı %70’lere ulaşmışken ülkemizde ise %30’lara kadar inmiştir.  Katsayı uygulamasının sonucu olarak genel liselere yönelmek zorunda bırakılan milyonlarca gencimiz, yükseköğretim programlarındaki kontenjan azlığına bağlı olarak yükseköğrenim görme imkanından yoksun kalınca vasıfsız elaman olarak hayata atılmış, buhranlara sürüklenmiştir. Daha kestirme bir ifadeyle, katsayı uygulamasıyla gençlerimizin öğrenim görme hakkı kısıtlanmakla kalınmamış ülkenin geleceğiyle de oynanmıştır.

Meslek Lisesinde Elektrik Bölümü okumuş bir öğrencinin Elektrik Mühendisliği programında yüksek öğrenim görmesine engel olan katsayı uygulamasının hiçbir tutarlı tarafının olmadığı herkesçe ifade edilmesine, konunun asli öznelerinden olan eğitimciler tarafından uygulama tepkiyle karşılanmasına rağmen 11 yıl boyunca bu zulüm devam ettirilmiştir.  Eğitim-Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolunun ana gövdesini oluşturan Milli Eğitim Bakanlığı’nda YETKİLİ SENDİKA olan ve 140 binden fazla üyesi bulunan Eğitim-Bir-Sen olarak, katsayı zulmunün yanlışlıklarını dile getirdik ve uygulamanın eğitim-öğretim hak ve özgürlüğünü yok saymakla eş anlamlı olduğunu zaman ve zemin ayırımı yapmadan dile getirdik. Katsayı uygulamasının oluşturduğu çelişkiler yumağına yönelik farkındalığı arttırmak için, yasama, yürütme ve yargı erki odaklı hak arama ve eylem geliştirme çabalarıyla sorunun sümen altı yapılmasına engel olduk. Bu çerçevede, uygulamanın mağdur ettiği öğrenci kardeşlerimiz aracılığıyla konunun yargısal zeminde tartışılmasını sağladık.

Bu mücadelemiz ve aynı paralelde tepki geliştiren diğer sivil toplum örgütlerinin çalışmaları, katsayı zulmünu tarihin çöp sepetine gönderen YÖK kararıyla meyvesini verdi. 11 yıllık katsayı zulmü, zulme start veren YÖK’ün aldığı kararla sona erdirildi ve eğitimde fırsat ve imkan eşitliğinin, eşitler arası yarışmanın önü açıldı. YÖK’ün yanlıştan vazgeçmesi, Türkiye’nin en büyük eğitim sendikalarını, meslek kuruluşlarını, sanayici ve işadamı örgütlerini, akademisyenleri, hepsinden önemlisi yükseköğretim hakları 11 yıldır kısıtlanan gençlerimizi ve ailelerini umutlandırdı. YÖk’ün katsayı uygulamasını kaldıran kararı sadece eğitim hak ve özgürlüğüne ilişkin bir engeli kaldırmakla sınırlı bir anlam ifade etmemekte sivilleşme ve demokratikleşme konusunda özellikle son dönemde kararlı ve ileri adımlar atan ülkemizin normalleşmesine ve demokratikleşmesine katkıda bulunmak gibi bir sonucu da içermektedir. Bu karar, demokratikleşme ve sivilleşme konusunda toplumun kimi kesimlerinin ve kimi örgütlerin, demokrasiye ve özgürlüklere dair algısını ortaya çıkaran turnusol kağıdı işlevini de yerine getirmiştir.

Gerçekten de, “Meslek Lisesi Memleket Lisesi” sloganı ürüterek hassasiyet gösterenlerin YÖK’ün katsayı uygulamasını kaldıran kararı sonrasında bu sloganı kendileri üretmemiş gibi karara olumsuz bulmalarıyla başlayan “gerçek yüzlerini gösterme süreci” İstanbul Barosu’nun YÖK’ün demokratik ve özgürlükçü kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’a başvurmasıyla doruk noktasına ulaşmıştır. Hakkaniyetin ve adaletin tesisine katkı sunması beklenen İstanbul Barosu’nun hakkaniyeti ve adaleti tesis eden YÖK kararının iptali istemiyle dava açması,  en hafif deyimiyle “ötekiler üretme projesi”nin bitirilmesinden rahatsızlık duyduğunun ikrarından başka bir anlam ifade etmiyor.

İstanbul Barosu, dava açmalarının gerekçesini kamuoyuna yansıtırken kullandığı “Farklı katsayı uygulamasına son verilmekle, imam hatip mezunları üniversiteye girişte düz lise mezunları ile “eşit” statüye kavuşturulmuştur” ifadesiyle eşitliğin sağladığını kabul ederken, açmış olduğu davanın eşitlikten duyduğu rahatsızlık olduğunu da pervasızca dile getirmiştir. Adaletin ve hakkaniyetin tesisinde sığınılacak ve kullanılacak tek araç olan hukuku kendilerine meslek edinenlerin meslek örgütü olan bir baronun eşitlik sağlayan bir kararın iptali için yargıya başvurmasının garabet olup olmadığını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Bu garabeti gerçekleştiren İstanbul Baro’sunun başkanı Muammer Aydın’ın; “yeni düzenleme eğitimde fırsat eşitliği sağlıyor mu” sorusuna verdiği “Eşitlik eşit insanlar arasında olur.” cevabı insanın kanını donduruyor. İnsanları sınıflandıran hatta kötü niyetli yorum yapıldığında mezun olduğu ortaöğretim kurumu nedeniyle kimilerinin insan olarak değerlendirilmemesi gerektiği gibi bir anlam barındıran son derece yakışıksız bu cevap;; soylular-köleler, beyazlar-zenciler, özde vatandaş-sözde vatandaş gibi çağrışımları içinde taşımaktadır ki, tartışmasız 2009 yılının en kötü açıklamasıdır.  İnsanları sınıflandıran ve vatandaşların bir bölümünü ikinci sınıf olarak görmek anlayışını içeren açıklamanın bir baro ve baro başkanı tarafından yapılmış olmasıysa, sanırım söz konusu baronu üyeleri için dahi taşınması zor bir yüktür.

Yürütmeyi durdurma talepli iptal davasında “İHL mezunlarının avukat olmaması gerektiği” gerekçesine yer veren ve sözlü açıklamalarında da aynı açıklamayı tekrar eden baro başkanı Aydın, bu beyanıyla halen İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapmakta olan İHL mezunu meslektaşlarının avukatlık yapmasından rahatsızlık duyduğunu da zımnen ifade etmiş olmaktadır. Hukuk Fakülteleri’nin Türkçe-Matematik (TM) ile Eşit Ağırlıkla öğrenci aldığını oysa İmam Hatip Liseleri’nde matematik okutulmadığını söylemesi ise bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktır ki eğitimciler arasında kahkaha ile karşılanmıştır.

Matematik gibi pozitif bilimleri almanın analitik düşünme yetisi kazandırdığını, bundan hareketle İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin matematik okumadığından analitik düşünemeyeceklerini söyleyen Baro Başkanı, Meslek Lisesi olan İmam Hatip Okullarının Türkiye Birincisi çıkarmasını nasıl yorumlamaktadır? Ülke içerisinde fırsat verilmediği için yurt dışında en prestijli üniversitelerde en iddialı bölümlerde eğitim alan ÖSS’de derece yapmış meslek lisesi mezunu öğrencilerin adalet feryatları baro için ne anlam taşımaktadır?

Liselerin tamamında 9. sınıfta zorunlu okutulan pozitif bilimlerin matematik dersi için fen liselerinde haftalık sadece 1 saat farklılık vardır. Teknik Liselerde 9–10–11–12. sınıfların tamamında matematik haftada 4 saat zorunlu okutulurken, Anadolu Meslek ve Meslek Liselerinde 9–10. sınıflarda zorunlu okutulmaktadır. İmam Hatip ve Anadolu İmam Hatip Liselerinin 10–11–12. sınıflarında Matematik Seçmeli olarak okutulmakta Geometri ve Analitik Geometri de seçildiğinde neredeyse diğer liselerden haftalık pozitif bilimlerde daha fazla ders alma imkânı bulunmaktadır. Örnek verecek olursak; Pendik İmam Hatip Lisesinde 2008–2009 yılında okutulan Matematik dersi saati toplam 1422 saattir. Hal böyle iken Baro Başkanı Sayın Aydın’ın açıklamasının elle tutulur tarafının olmadığı ortadadır.

10 yıldır mesleki eğitim aleyhine devam eden katsayı engeli için öncelikle dava açması beklenen İstanbul Barosu’nun, eğitimde fırsat eşitliği oluşturduğunu kendilerinin teyit ettiği bir düzenleme için ön yargılarının kurbanı olmalarını hukukçu kimliklerine yakıştıramadık.

Sayın Baro Yöneticileri; açmış olduğunuz davanın nasıl sonuçlanacağının bir ehemmiyeti yok. Fakat siz tarafsızlığınızı yitirdiniz ve “adalet” davasını kaybettiniz. Bundan böyle öğretmenler tarafından, “adalet hukukçular eliyle nasıl gasp” edilir” sorusuna cevap olarak anlatılacaksınız.

Öğretmenler olarak İstanbul Barosu Yönetimine sesleniyor ve “hukuk fakültesinden mezun olmuş olabilirsiniz ama öğretmenlerinizin ve toplumun vicdanında sınıfta kaldınız” diyoruz.

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube

Yönetim Kurulu Adına

Ali YALÇIN

Şube Başkanı

İlgili Haberler

Ekonomi
18 Mayıs 2024
Palandöken: “Yeni bir yapılandırma kanununa ihtiyaç var”

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, kamuda tasarruf paketi açıklandıktan sonra esnafın ve vatandaşın rahatlaması için yeni bir yapılandırma kanunu çıkması gerektiğini ifade etti. Kamuda tasarruf paketi açıklandıktan sonra esnafın ve vatandaşın rahatlaması için yeni bir yapılandırma kanunu çıkması gerektiğini ifade eden TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Enflasyondaki artış sadece dar gelirlileri değil esnafı da büyük […]

Belediye
15 Mayıs 2024
ATATÜRK’ÜN MİRASI BÜYÜKDERE FİDANLIĞI BAHÇIVANLIK OKULU 27 YIL SONRA İLK MEZUNLARINI VERDİ

İBB’nin atıl durumdan, hak ettiği yeni görünümüne kavuşturduğu Atatürk’ün mirası Büyükdere Atatürk Fidanlığı ve Bahçıvanlık Okulu 27 yıl sonra ilk mezunlarını verdi. Tarihi mezuniyet töreninde 37 kursiyer sertifikalarını aldı. Yeni dönem kayıtları Eylül ayında başlayacak.  Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla 1928 yılında kurulan, 1997’ye kadar faaliyetlerini sürdüren ancak o tarihten bu yana da kaderine terk edilen […]

Basında Kartal
15 Mayıs 2024
Kartal’da “Atıklar Potaya” temalı sıfır atık etkinliğinde ilk atışlar Ünlü Basketbolcu Shane Larkin’den

Kartal Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü, ÇEVKO Vakfı ve Shane Larkin Vakfı iş birliğiyle düzenlenen ‘Atıklar Potaya’ temalı sıfır atık etkinliği ile geri dönüşüm önemine bir kez daha dikkat çekildi. Kartal İhsan Bayrakçı İlkokulu ve Yavuz Selim Ortaokulu’nda gerçekleştirilen etkinlikte, geri dönüşümle birlikte çevrenin korunmasına yönelik bilgiler öğrencilere aktarıldı. Düzenlenen etkinlik ile okullarda […]

Basında Kartal
14 Mayıs 2024
Başkan Gökhan Yüksel’den İstanbul Valisi Davut Gül’e Ziyaret

Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, İstanbul Valisi Davut Gül’ü makamında ziyaret etti. Görüşmede 16 milyonluk nüfusu ile mega kent olan İstanbul’daki çalışmalarında Vali Gül’e kolaylıklar dileyen Başkan Gökhan Yüksel’e, İstanbul Valisi Davut Gül de nazik ziyareti için teşekkür etti. Vali Gül’e; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile koordineli çalışmalar neticesinde Kartal’ın altyapı sorununu büyük […]