Bugünlerde Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor. Ne medya ne sendikalar ve ne de çalışanların sesi soluğu çıkmıyor. Anlaşılan herkes hayatından memnun. Ya da belirlenecek asgari ücret tutarından umutsuz. Umutsuzluk varsa işçi sendikaları neden tepkisiz? Ülkeyi yönetenlere göre Türkiye dünyanın en büyük 16. ekonomisine sahip ülke haline gelmiş.
Son sekiz yılda reel olarak ekonomimiz % 37 oranında büyümüş. Hele milli gelirimiz 2500 $’dan 15.000$ ‘a çıkmış. Bu rakamlar gerçekse, asgari ücretin de aynı oranda büyümesi gerekmez mi? Elbette gerekir. Ama bunu ortaya koyacak ve asgari ücretliye sahip çıkacak birilerinin bu konuyu gündeme taşıması şarttır.
Eğer 8 yılda Milli Gelirimiz 6 kat artmışsa, asgari ücretin de aynı şekilde artması gerekmektedir. Yani en az 1200 TL olmalıdır. 6857 sayılı İş Kanunu’nda Asgari Ücret, “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” şeklinde ifade ediliyor. Bugün 599 TL olan Asgari Ücretin bir ailenin yukarıda sayılan ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamayacağını düşünmek bile abesle iştigaldir.
Elbette karşılayamaz. Ülkemizde bir kişinin yoksulluk sınırı Türkiye Kamu-Sen’in verilerine göre (Kasım 2010 sonu itibariyle) 1509 TL’dir. 2 çocuklu bir ailenin ise 3034 TL civarındadır. Bir kişinin açlık sınırı ise 1152 TL’dir. Bütün bu gerçekler ortadayken nedir bu sessizlik? Tek sebebi işsizliktir. Artık her üç gencimizden birisi işsizdir.
2.5 milyon insanımız iş bulma umudunu kaybetmiş ve iş aramaktan vazgeçmiştir. “Yeter ki iş olsun, asgari ücrete hatta daha azına razıyım”, diyen milyonlarca insanımız vardır. Siyasi iktidar uyguladığı ekonomik politikalarla arttırdığı işsizleri kölelik ücretine razı hale getirmiştir. Şimdi bu düşkünlük ve çaresizlikten cesaret alarak “Bölgesel Asgari Ücret” diyerek; büyük illerde farklı, küçük il ve ilçelerde farklı yani düşük asgari ücrete yönelmekte, emek sömürüsünü daha bir acımasızca sürdürmek istemektedir.
Diğer yandan her dönemde asgari ücretin vergi dışı kalması ve sigorta primlerinin makul seviyeye indirilmesi siyasilerimizce dillendirilir. Muhalefetteyken bunu savunanlar, iktidara gelince hep unuturlar. Eğer, gerçek manada asgari ücretliyi düşünen bir siyasi iktidar bugüne kadar iş başına gelmiş olsaydı bir işçinin, işverene maliyetli 924 TL olmazdı.
Bilindiği gibi bu tutarın içinden devlet; Sigorta Primi, vergi ve işsizlik sigortası adı altında 324 TL almazdı. Bu yük nedeniyle; on milyonu aşkın insanımız kayıt dışı çalışmak zorunda kalarak, güvencesiz kölelik ücretine teslim olmazdı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yeni asgari ücret 1300 TL olarak belirlenirken, Türkiyede asgari ücret, Kölelik Ücreti olmamalı.
Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
İlgili Haberler
Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, Her Zaman Vatandaşın Yanında
Ahmet Şimşek Eğitim kurumları kaderine terk edildi
Maltepe’de ‘Başka Sinema’ gösterimleri başlıyor
CHP, hep aynı!
Hazreti Mevlana 571. Vuslat Yıldönümünde Anıldı
Uçan Türk Fatih Arda İpçioğlu Türkiye Kayakla Atlama tarihinin en iyi derecesini yaptı