Karabağ Sorunu Çözülmeden Ermenistan Sınır Kapısı Açılmamalıdır

Yayın: 08:09 - 02.09.2009
Güncelleme: 08:09 - 02.09.2009

31 Ağustos 2009 tarihi itibariyle Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti arasında imzalanan protokol gereği iki ay içerisinde Türkiye sınırlarını Ermenistan’a açıyor. Ermenistan, Karabağ işgalini sona erdirmeden Türkiye nasıl böyle vahim stratejik bir hata içerisine giriyor anlamak mümkün değil.

Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ı ziyareti sırasında Bakü’de “Ermenistan Karabağ’dan çıkmadan Türkiye sınırlarını açmayacak” dediği halde sınırları açma protokolü de ne oluyor?  “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu ?”. Başbakanın Bakü’deki açıklamasından sonra Türkiye sözünde durmayan bir ülke konumuna düşmüyor mu? Gerçi Başbakan Erdoğan, Azerbaycan’a güvence vererek protokolün TBMM onaylamadan işlerlik kazanmayacağını söyledi.

Ancak Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan 1 Eylül 2009 (dün) Erivan’da bazı diplomatlarla bir araya geldiği toplantı sırasında gazetecilerin konu ile ilgili sorularını cevaplarken Türkiye- Ermenistan anlaşmasına ilişkin olarak “Türkiye ile diyalog, Karabağ sorunundan bağımsız” olduğunu açıkladı. Sarkisyan ısrarla görüşmeler için Karabağ konusu dahil hiçbir önkoşul kabul etmeyeceklerini belirtti.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, haklı olarak ”Dağlık Karabağ’da işgal sona ermeden sınırların açılması milli çıkarlarımıza aykırıdır” beyanında bulundu.

Gelinen noktada, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler açısından olumsuz bir süreç başlamak üzeredir. Korkarız ki; ivedi tedbirler alınmazsa kardeş bir ülkeyle aramızda istenmeyen bir ortam oluşacaktır.

Türk kamuoyu biliyor ki; sınır kapısının açılması Türkiye’nin bir talebi değildir. Hatta ülkemizin dış politikası açısından öncelikli bir husus ve  göz ardı edilmemesi gereken çıkarları arasında da değildir. Bu konunun uluslar arası Ermeni lobisinin bir manevrası ve Ermenistan dış politikasının önemli hedeflerinden bir tanesi olduğu bilinen bir gerçektir.

Öte yandan, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yaşanan sıkıntıların kaynağı hiçbir zaman Türkiye’nin yürüttüğü politikalar olmamıştır. Mevcut sorunun nedeni, Ermenistan Devleti’nin ve Diaspora’nın ülkemiz ve tarihimiz aleyhine hasmane tutumlarıdır. Ermenistan’ın resmi politikalarında ülkemizin kuzey sınırını tanımıyor olması, Ağrı Dağı’nın bile hala resmi belgelerinde simge ve hedef olarak kullanılıyor olması, soydaşlarımızı katlederek gasp ettikleri Karabağ’da yıllardır işgalci olarak bulunmaları, sözde soykırım iddialarıyla bizi tarihe ve insanlık vicdanına mahkûm etmeye yönelik çalışmalar Türkiye-Ermenistan iyi ilişkilerinin önündeki büyük engellerdir.

Dolayısıyla iki ülke arasındaki ilişkilerin normale döndürülebilmesi için bu engellerin ortadan kaldırılması gereklidir. Bunu yapacak olan da Ermenistan Devleti’dir. Hal böyleyken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına hareket edenler -adeta Ermenistan’ı ödüllendirircesine- iç politik çıkarları ya da dış politika manevraları adına; tarihi onurumuzu, milli gururumuzu ve kardeş ülkelerle olan iyi ilişkilerimizi kurban etmemelidirler.

Pek tabii ki, büyük bir imparatorluğun mirasçısı ve bölgenin en güçlü ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, komşularıyla iyi ilişkiler kurmalı; bölgesindeki barış ortamının sağlayıcısı ve öncüsü olmalıdır. Fakat şu unutulmamalıdır ki, devletlerarası ilişkilerin başlıca kuralı mütekabiliyet esasıdır. Muhatabınız, iddialarında sabitse, peşin kabullerinden taviz vermiyorsa ve siz buna rağmen açılımlar yapıyorsanız buna iyi niyet demezler. Bunun adı tavizkarlıktır ve onurlu politikada yeri yoktur.

Hükümetimizin bir an önce kamuoyunu aydınlatmasını ve sınır kapısının ancak Karabağ’daki Ermeni işgalinin sona erdirilmesinden sonra açılabileceğini ön koşul olarak ortaya koymasını ve bu gerçekleşmeden imzalanan protokolün hiçbir anlamının olmadığını dünya kamuoyuna açıklamasını  istiyoruz. Hükümetin aksi tutumu hem ülkemiz içerisinde hem de kardeş Azerbaycan’da hayal kırıklığı oluşturacak  ve güveni sarsacaktır. AKP Hükümetinden beklentimiz; dertlerimizle dertlenen, sevinçlerimizle sevinen kardeşlerimizle aramıza nifak sokacak politik manevralardan uzak durmasıdır.

Azerbaycan bizim için büyük öneme sahiptir. Unutulmamalıdır ki; Azerbaycan’ı kaybetmek demek, bütün Türk ve İslam dünyasının güvenini kaybetmek demektir.

Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

Exit mobile version