Türkiye’de ilk defa Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilen sınavsız giriş dersleri dahilinde, Yıldızlı öğrencilerle buluşan THY Genel Müdürü Temel Kotil, THY hakkında önemli açıklamalarda bulundu…
Türkiye’de ilk defa Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilen program dahilinde, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Makine Mühendisliği’ne giriş dersinin formatında sınav yok. Genç mühendis adaylarının ileride karşılaşacakları konulara şimdiden hazırlamaları amacıyla gerçekleştirilen derse, sektörün önde giden firmalarının Yönetim Kurulu Başkanları konuşmacı olarak katılırken, öğrencilere sunumlar yapılıyor.
3. senesinde olan dersin geçtiğimiz haftalardaki konuğu dünyada en çok ülkeye ve tek bir havaalanından en çok şehre uçan, toplam uçuş ağında dünyada 4. en büyük networke sahip Türk Hava Yolları’nın Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil oldu.
Dersin Koordinatörü YTÜ Makine Fakültesi Doç. Dr. Özden Ağra’nın sunumuyla gerçekleşen derse, Kotil’in kısa özgeçmişinden bahsedilerek başlandı. Ardından kürsüyü çıkan Kotil, gençlere özellikle not ortalamalarının öneminden bahsetti ve konuşmasını dünyanın giderek globalleştiği artık sadece Türkiye’deki değil dünyadaki imkanlara bakılması gerektiği konusunu vurgulayarak sürdürdü. Türkiye’nin de artık “Globallik” üzerine oynadığını, bir üniversitenin iyi olmasının öğrencilerin iyi olmasından geçtiğini, dilin çok önemli olduğunu, dil öğrenmenin çok kolay olduğunu söyleyen Kotil, “CATIA” yazılım programından bahsederek, teorinin önemini vurguladı. Aktif hayata geçildiğinde dünyanın her yerinde iş imkanlarının olduğu ve 21. yüzyılın çok önemli bir yüzyıl olduğu vurgulandı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde okumanın ise büyük bir şans olduğunu belirten Temel Kotil, Yıldız Teknik Üniversitesi’ni “Çok Yakışıklı Bir Üniversite” olarak tanımladı.
YTÜ Öğrencilerinden Ebru Köksoy, Furkan Yılmaz ve Muhammet Girgin’in ders öncesinde Temel Kotil ile Yıldızlar dergisi için yaptığı söyleşide, ders niteliğinde söylem ve görüşler ortaya çıktı.
“Başarı Herkesin Kalbinden Gelir”
Türk Hava Yolları, İstanbul Üniversitesi de dahil olmak üzere çoğu üniversitede Ar-Ge projeleri gerçekleştiriyor. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde de böyle bir proje planlanıyor mu?
Türk Hava Yolları, çok büyük bir kuruluş. Şu anda 18 bin çalışanı var, alt şirketleriyle 30 bine çıkıyor. Türkiye’deki her üniversitenin her bölümüyle program yapabiliriz. Ayrıca YTÜ Teknopark da ”Yazılım” konusunda bir çalışma düşünüyoruz.
Şu anda hem Türk Hava Yolları’nda önemli bir kademede bulunuyorsunuz hem de İstanbul Üniversitesi’nde derslere devam ediyorsunuz. İkisini bir arada yürütmek nasıl bir duygu?
Şirketin büyük ve uluslararası olmasından dolayı pek çok toplantılarda bulunuyorum. Ama en hoşuma giden, ders verirken genç arkadaşlarla bir arada bulunmam. Üç yıldan beri her dönem bir tane ders veriyorum. Bu dönem “Sayısal Analiz” dersi veriyorum. Gelecek dönem de “Mekanik Titreşim” dersi vereceğim. Öğrenci arkadaşlara bakıp “Ah ne güzel!” diyorum. Ders üç saat sürüyor ve üç saat bu arkadaşlarla beraberim. Ders bittikten sonra diğer toplantılarda oluyorum. Ama o gençlerle geçirdiğim vakitten aldığım mutluluğu oradan almıyorum.
Üniversitelerdeki mühendislik bölümleri, diğer bölümlerden farklı mı sizce?
Bu dünyada eğitim olarak kötü meslek, fiil saha olarak kötü saha yok. Popüler olanlar var, olmayanlar var. Benim karakterim mühendisliğe yatkın. Makine, Elektrik, Nükleer, her biri birbirinden değerli mühendislikler. Bugün bana birini seç deseler çok zorlanırım. Hepsi o kadar güzel ki. Mühendis olarak kalmak şartıyla mühendisliğin dışına da taşabilirim. Sosyal bilimlere de gitmek isterim. Sosyoloji, psikoloji de okuyabilirdim.
Gerçek bir şey var; başarı insanın kalbinden çıkıyor, duygularından çıkıyor. Yaptığın meslekte başarılı olmak için hissetmen, onu sevmen gerekiyor. Makine Mühendisliği’ndeki arkadaşlar makineyi seviyorlarsa, makine de güzel zaten, gerçekten güzeldir. Sevmeyen arkadaşlar için o mühendislik kötü bir mühendisliktir. Ben size göre yaşlı birisiyim tecrübem de var bu konularda, tam mekanizması şöyle çalışıyor; siz mesleğinizi seviyorsanız, çalışırken kimyanız ona uygun bir şekilde davranıyor. Biraz sonra, aklınıza gelmeyen şeyler gelmeye başlıyor.
Bir sürü bölümde başarılı olabilirdiniz, neden Makina Mühendisliği?
Tercihlerime en son yazdığım yer tarihti. 1.yazdığım Uçak Mühendisliği’ydi, o nasip oldu. Yani insanlar bazen korkularla yaşıyorlar. Ya tutmazsa, ya tutmazsa… Yani Tarih okusam belki çok güzel olacaktı, o ayrı bir konu ama birçok şey böyle kader gibi önünüze geliyor. Herkesin farklı bir hikayesi vardır meslek seçerken. Benim böyle Makine Mühendisliği’ne yatkın olmamın sebebi; Rizeliyim, Gündoğdu’da yaşıyordum. Çocukluğum orada geçti. Akrabalarım ya tüfek yaparlardı ya da araba yaparlardı. Yani torna, freze… Çok şahane tornalar olmazdı ama en azından etrafta kaynak makinesi vardı, punto makinesi vardı. Biraz onlarla yaşayınca doğal olmaya başlıyor. Makineyi seçmem bundandır.
Ülkemizin 2023 vizyonu dahilinde, Uçak Sektöründe hem sivil hem de askeri uçaklar üretilmeye yönelik çalışmalar var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye; havacılık teknolojisinde sivil, askeri, uçak, hareket, helikopter, füze vb konuların hepsinde ana oyunculardan biri olacak. Bunlar 10 yıllık projeler. Yavaş yavaş yürüyecekler. Ama Türkiye uçak üreten ülke olacak. Bunun için çalışmalar var. Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı bir genel müdürlük kuruldu. Milyar dolarlık önemli bütçeler ayrıldı. Türkiye’de zaten uçakla, motorla ilgili firmalar var. Aselsan var, Havasan, Alpha var. Burada THY’nin de rolü olacak.
Türk Hava Yolları dünya havacılığının %2’sidir. Çok küçük gelmiş olabilir ama en büyüklerin hacmi %4. Fransa’yı geçtik, Avrupa’da zirveyi zorlayan Almanya ve Türkiye var.
Türk Hava Yolları’nda mühendislik bazında neler yapılıyor?
Biz uçak bakımcısıyız. Ama baktığımız cihazlar 100 milyon dolarlık cihazlar. Otomobil gibi 100 bin TL’lik cihazlar değiller. Araçlar, bin kat daha değerli cihazlar. Dolayısıyla onun için de çok daha komplike bir mühendislik bakım servisi veriliyor. Yani uçaklar, insanların yaptığı en sofistike araçlar. Alt sistemleri var, yedek sistemleri var. Uçuş emniyeti öyle sağlanıyor. Bilgisayar teknolojisi sonuna kadar kullanılıyor. Yüzlerce bilgisayar sistemi uçağı yönetiyor. Bunlara baktığın zaman mühendislerin bakım programları, tasarımlar küçük parçalar tasarlanması vb. bütünüyle yapılıyor. Uçak yapacak olursak tasarlandıktan sonra gövdenin üretilmesi gerekiyor. Onu üretmiyoruz. Geri kalan her şeyi yapıyoruz.
THY, ilerideki hedefleri doğrultusunda daha büyük projelere imza atacak mı? Hedefleriniz neler?
Hayat çok gerçek. Ne yapıyorsanız, o gerçeği takip etmeniz lazım. Bir bitkinin, biraz suyu eksik olursa yaşama şansı yok. İstediğiniz kadar onunla ilgilenin ihtiyaçlarını gidermeniz gerekiyor. Havacılık Sektöründe de biz büyük bir oyuncuyuz. Fransızları geçtik şu anda. Almanlar var önümüzde. Nasipse onları da geçeriz. Onun için yalnızca yolcu ve kargoya yoğunlaşıyoruz ve o konuda en büyük olmaya çalışıyoruz. 50 milyon yolcu taşıyoruz bu sene. Başladığımız zaman 10 milyondu. 10 milyondan 50 milyona geldik. 1.8 milyar dolar ciromuz vardı. Bu sene 10 milyar dolara geldi. Daha çok sefer, daha çok uçuş noktası, daha kaliteli servis, daha ucuz servis, daha ekonomik yapabilme ve bunun için de alt şirketlerimiz var. Onları daha yakışıklı yapmak, daha verimli yapmak… Bu bitmeyen hikayemiz olacak bizim.
İlgili Haberler
Başkan Yüksel, Kartal’ın Gelecek Vizyonunu Çiziyoruz
Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, Her Zaman Vatandaşın Yanında
CHP, hep aynı!
Hazreti Mevlana 571. Vuslat Yıldönümünde Anıldı
Basın Platformu İstanbul medya camiasını buluşturdu
Kartal halkına “Komşum” diye hitap eden Gökhan Yüksel, nasıl bir karşılık buldu?