Işık Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyeleri, Şile Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Jeolog Nabi Evren rehberliğinde Işık Üniversitesi Geleneksel Doğa Yürüyüşü’nün 5.’sini Hacıllı Köyü ve 11 Göller Vadisi’ne gerçekleştirdi. Yürüyüşte şelalelerdeki kuraklık ve küresel ısınmanın doğa üzerindeki etkileri de gözlendi.
Gelenekselleşen doğa yürüyüşüne Feyziye Mektepleri Vakfı Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Ahmet Burak, Işık Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman, Mütevelli Heyet Üyesi Cem Yurtbay, Işık Üniversitesi akademisyenleri, idari personeli ve öğrencilerinden oluşan yaklaşık 50 kişi katıldı. İki buçuk saat süren yürüyüşte Şile Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Jeolog Nabi Evren bölge hakkında bilgiler verdi.
Hacıllı Köyü günümüzde, Şile ve Ağva bölgesine, özellikle de günübirlik turlarla gelen tatilcilerin doğa yürüyüşü olarak tercih ettiği bölge olarak biliniyor. Şile’ye 30 kilometre uzaklıkta bulunan 300 nüfuslu Hacıllı Köyü’nün önemli ekonomik kaynağını; meşe dallarından yapılan odun kömürü üretim merkezleri oluşturuyor. Köyü tanımak için kısa bir tur attıktan sonra 6 kilometrelik yürüyüşe; köye beş dakika uzaklıktaki Hereke civarından doğan ve yaklaşık 70 kilometrelik nehir serüveninden sonra Ağva’da son bulan Göksu Nehri kenarından başlandı. Şimşir ağaçları, gökçelikler arasından geçen Işıklılar, 11 Göller Vadisi’ne ulaştı.
11 GÖLLER VADİSİ
Göksu Vadisi’nden, Değirmen Deresi’ni takip ederek ilk göle ulaşılıyor. Karşınıza çıkan bu ilk gölle, 11 Göller Vadisi başlıyor ve irili ufaklı göller birbirini izliyor. Kayadan kayaya atlayarak ilerleyen Işıklılar, düşmemek için mücadele ettiler. Nazlı Göl, Serin Göl’den sırasıyla yukarıya doğru çıkan Işıklılar, yağış azlığından dolayı şelalelerdeki az su akışına ve küresel ısınmanın doğa üzerindeki etkilerine de şahit oldular.
İLK HIRİSTİYAN HAPİSHANELERİ
Şelalelerin ardından Hacıllı Köyü’nün güneydoğusundaki Gürlek Mağarası hakkında bilgi veren Şile Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Jeolog Nabi Evren, “Gürlek Mağarası bir yeraltı ırmağının aşındırması sonucu oluşmuştur. Bizans İmparatorluğu zamanında kullanılan ve Hıristiyanlığın henüz İmparatorluk tarafından kabul görmediği dönemlerde, Hristiyanların hapsedildiği sanılan mağarada; İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden gelen arkeologlar inceleme yapmışlardır. Yapılan incelemelerde insan kemikleri, kap ve testi parçaları ve ateş yakmaya yarayan ocak kalıntıları bulmuşlardır. Bulunan bu kalıntılar şuanda İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir” dedi.
‘BALLI KAYALAR’ ADI KİREÇ TAŞLARIN ARASINDAKİ ARILARDAN GELİYOR
Ballı Kayalar olarak bilinen dik alan, kaya tırmanışları için ideal bir yer. Sağlam zeminli Trias kireç taşlarının çatlaklarına arıların bal yapması nedeniyle bu tür kayalık alanlara genellikle ‘ballıkayalar’ adı veriliyor. Kayalarda 300 milyon yıllık trias fosillerine de rastlanmakta. Bunlar Paleozoiğin canlıları ile Mezozoiğin canlıları arasındaki geçiş yıllarına ait örnekler. Yürüyüşçüler ise bu güzelliği uzaktan seyretmekle yetiniyor. Yürüyüş esnasında tırmanış sporu yapan bir ekibe rastlayan Işıklılar, bu sporu yerinde izleme şansı da yakalamış oldu. Hacıllı’nın kayalarını profesyonel dağcılar antrenman yeri olarak kullanıyor. Kayalara tırmanmak tecrübe ve ekipman gerektiriyor.Şile sadece yaz aylarında deniz ve kum olarak hatırlanmıyor; doğa yürüyüşlerinin her mevsim değerlendirileceği bir ilçe merkezi olduğunu da bizlere kanıtlıyor.
İlgili Haberler
Başkan Yüksel, Kartal’ın Gelecek Vizyonunu Çiziyoruz
Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, Her Zaman Vatandaşın Yanında
CHP, hep aynı!
Hazreti Mevlana 571. Vuslat Yıldönümünde Anıldı
Uçan Türk Fatih Arda İpçioğlu Türkiye Kayakla Atlama tarihinin en iyi derecesini yaptı
Basın Platformu İstanbul medya camiasını buluşturdu