Kartal Belediyesi 3.Lale Günleri 13 Mart 2014 Perşembe günü saat 11.00’de Soğanlık Merkez Cami yanında düzenlenen bir etkinlikle kutlanacak. Lale soğanlarının dağıtımının yapılacağı ve folklor gösterilerinin de gerçekleştirileceği lale günleri ile ilgili konuşan Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz şöyle dedi:
“Adını lale soğanlarından alan Soğanlık’ta bu yıl 3’üncü lale günleri etkinliğimizi düzenliyoruz. Amacımız lale yetiştiriciliği ile ünlü Soğanlık bölgesini adını aldığı lale soğanları ile buluşturmaktır. Bilindiği gibi saraylara lale soğanları Soğanlık’ta üretilerek götürülmüştür. 3 yıldır etkinlik düzenleyerek lale soğanları dağıtıyoruz. Geleneksel olarak bu etkinliği sürdüreceğiz. Beş yıllık belediye başkanlığım döneminde Kartal Belediyesi olarak her alanda çalışmalar yaptık. Farklı konularda 230 proje ürettik. Herkese ve her kesime, her mahallemize hizmet taşıdık.
Ayrıştırmadan sevgi ile çalıştık. Kartal’ın tarihi ve dünü ile ilgili önemli araştırmalarımız oldu. Dragos’ta ülkemizde ilk kez bir ilçe belediyesi olarak bilimsel kazı başlattık ve Geç Roma dönemine ait buluntulara ulaştık. Tarihi Kentler Birliğine Kartal Belediyesi olarak 2013 yılında üye olarak Kartal tarihi değerlerini tanıtma ve kurtarma çalışmalarına başladık. Kartal tarihi çeşmeleri ile ilgili projemiz devam ediyor. Bu arada Soğanlık Mahallemizin adı üzerine yaptığımız çalışmalarda lale’nin İstanbul’da üretim merkezi olduğunu saptadık ve üç yıldır Kartal lale günleri ile ilgili etkinliğimizi Soğanlık’ta yapıyoruz” dedi.
Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, Aydos Ormanı’nın bitki zenginlinin Kartal için önemli bir ayrıcalık olduğuna da dikkat çekti. Başkan Öz, “İstanbul florasında 2415 doğal canlı çeşitliliği mevcuttur. Nesli tükenmekte olan bazı bitkilerimizde vardır. Kartal Aydos Ormanları bu endemik bilgilerin yer aldığı bir özelliğe sahiptir. Doğamızı, çevremizi, dünden gelen güzelliklerimizi korumak, yaşatmak, geleceğe taşımak ta görevimizdir”.
LALE’NİN TARİHİ YOLCULUĞU
SOĞANLIK’TAN SARAYLARA
Lale, Orta Asya’dan batıya göç eden kavimler tarafından Anadolu’ya getirilmiştir. Selçuklularda Alâeddin Keykubat’ın sarayda lale motiflerini kullandığı bilinmektedir. Mevlana Celâleddin-i Rumi (1207-1273) Divan’ı ve Rubaileri’nde lale ile ilgili pek çok mısra bulunmaktadır. Fransız hekim P. Belon 1546 yılında anılarında birçok yabancının, lale soğanları almak için gemilerle İstanbul’a geldiğini yazmıştır. Lale’nin Türkiye’den Avrupa’ya hangi tarihte götürüldüğü bilinmemektedir. Lalenin Avrupa’da tanınması ve yayılması Fransız nebatatçısı Charles de l’Escluse 1573-1576 yılları arasında Viyana Botanik Bahçesi direktörü iken İstanbul’dan birçok soğanlı bitkiyi taşıması ile yaygınlaştığı düşünülmektedir. 1601 yılında yayınladığı kitabında ; soğanlı bitkiler ve bilhassa laleden bahsederken, bu tarihlerde İstanbul’da Cafe Lale (Kefe lalesi) ve Cavala Lale olmak üzere iki cins lale bulunduğu yazılıdır. Sultan IV. Murat’ın 56 çok nadir lale yetiştirdiğini, hatta bunlardan bir kaçının o kadar nadirdi ki sadece birer adet olduğu bilinendir. Lale, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, bilhassa XVI – XVIII. Yüzyıllar arasında, süs bitkisi ve süsleme motifi olarak çok büyük bir önem kazanmıştır. Sultan III. Ahmed (1673-1736)’in saltanatının son yıllarında, bu ilgi doruk noktasına çıkmış ve bu dönem bazı tarihçiler tarafından “Lale Devri” olarak isimlendirilmiştir. Lale devri padişahı III. Ahmet, sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa dönemidir.
İstanbul’da 1676 yılında özellikle lalelerinin saraylara Soğanlık’tan götürüldüğü bilinmektedir. Ünlü Sultanlardan Haseki Sultan Soğanlık’a büyük ilgi göstermiş, yaz mevsimlerinde Soğanlık’ta ikamet etmiştir. Ayrıca bir çeşme de yaptırmıştır. O dönem Soğanlık üretilen laleler ile ün kazanmıştır.
İlgili Haberler
Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, Her Zaman Vatandaşın Yanında
Ahmet Şimşek Eğitim kurumları kaderine terk edildi
Hazreti Mevlana 571. Vuslat Yıldönümünde Anıldı
Kartal Belediyesi’nin ‘Makina Hangar’ Projesi Altın Karınca Ödülüne Layık Görüldü
Basın Platformu İstanbul medya camiasını buluşturdu
Kartal halkına “Komşum” diye hitap eden Gökhan Yüksel, nasıl bir karşılık buldu?