İNDER (İstanbul İnşaatçılar Derneği) Başkan Vekili Nazmi Durbakayım;
150 metrekarenin altındaki konutlarda devletin ödediği KDV’nin yüklenici firmalara ödetilmesi yönündeki uygulamanın doğuracağı olumsuz sonuçlara dikkat çekiyor;
İNDER (İstanbul İnşaatçılar Derneği) olarak devletin KDV gelirlerinin azalmasını istemiyoruz ama bu KDV yükünün zaten büyük bir kaosun içinden çıkıp toparlanma umudu taşıyan gayrimenkul sektörüne fatura edilmesini de istemiyoruz.
Konut sektöründe 150 metrekarenin altındaki daireleri ilgilendiren ve inşaat süresince müteahhit tarafından ödendikten sonra devletten tahsil edilen yüzde 17 oranındaki KDV, müteahhitlerin üzerinde zaten büyük bir yüktü. Bugüne kadar müteahhidin görevi; devlet adına KDV’nin işlerliğini sağlamak ve bu KDV yükünü tüketiciye yansıtmadan devletten tahsil etmekti. Yani müteahhit olarak bizler, 3–4 yıl gibi uzun vadede ve her hangi bir karşılık almadan bu yükü taşıyorduk. Hatırlanacağı gibi devlet vergi alacaklarında ortaya çıkan gecikme için yüzde 1.95 faiz alırken, müteahhitlerin 3–4 yıla sarkan KDV alacaklarına her hangi bir gecikme zammı bile ödemiyordu. İnşaat firmaları olarak biz bu faizden çoktan vazgeçmiş, sadece ve sadece KDV alacaklarımızı daha erken tahsil edebilmenin peşindeydik.
Ancak sesimizi tam duyuramadık. Konut üreticileri olarak bir araya gelip devletin ilgili birimlerine ve yetkililerine derdimizi tam anlatamadık. Konut yapımcıların sorunları, altyapı ve devlet ihaleleri yapan meslektaşlarımız tarafından dile getirildi. Konut üreticileri olarak devletin üstlendiği KDV yükünü ortadan kaldırmak için alternatif çözümler ürettik. Metrekare büyüklüğüne bağlı olarak 3-4 kademeden oluşan KDV uygulamasının herkes için en iyi çözüm olacağını her ortamda dile getirdik. Birçok gelişmiş ülkenin devlet yönetimi ekonominin dinamosu olan sektörleri teşvik ederken, biz de tam tersi bir uygulama olacağının altını çizdik. Ama görüyoruz ki, derdimizi tam anlatamamışız.
İnşaat sektörü sadece ekonomik açıdan değil sosyal açıdan da Türkiye için çok önemli. Türkiye’deki istihdamın yüzde 15’ine yakın kısmını 250’ye yakın yan sektörüyle birlikte taşıyan inşaat sektörü, böyle bir uygulama sonucunda büyük bir yara alır. Bu karar alınırken devletin bütçe açığının bir miktar azaltılacağı düşünülüyorsa, yanlış hesap yapılıyor. Devletin ödemekten kaçındığı miktarı, müteahhidin yüklenme imkanı yok. Çünkü gerek iç dinamiklere bağlı durgunluk gerekse küresel mali krizin yansımaları sonucu ortaya çıkan olumsuz hava nedeniyle sektör yaklaşık iki yıldır minimum kar marjı ile çalışıyordu. Konut satışlarının bıçak gibi kesilmemesi için maddi ve manevi her türlü fedakarlığı yaptık. 2010 yılı ile birlikte tam atağa kalmayı düşünürken, yüzde 17’lik KDV’nin müteahhit tarafından yüklenileceği duyumunu aldık. Böyle bir uygulama bir bakıma devlet eliyle gizli bir zam yapmak anlamını taşır. Kaldı ki bu kadar yüksek oranda yapılacak bir zam ise enflasyonu, işsizliği ve devletin vergi gelirlerini olumsuz etkiler.
Bu olumsuzluklar sadece makro boyutta dikkati çeken noktalardır. Diğer taraftan eğer KDV yükü müteahhide yüklenirse fiyatların aynı oranda artışı kaçınılmaz olacaktır ki, bu durum ise sektördeki konut satışlarını durma noktasına getirir.
İNDER BAŞKAN VEKİLİ
NAZMİ DURBAKAYIM
İlgili Haberler
Saddam Gerçekten Bir Devlet Adamı Mıydı?
Maltepe’de Cumhuriyet’in 101’inci yılı coşkuyla kutlandı
Cumhuriyet’in 101. Yıl Dönümü Kartal’da Bengü konseriyle Coşkuyla Kutlandı
Kartal Belediyesi’nde Grev Pankartı Asıldı Grev Resmen Başladı
Tuzla’da Cumhuriyet Bayramı kutlamaları coşkuyla gerçekleştirildi
Kayıp Etmeye Mahkûm Olan Tutarsız Türkmen Politikası