Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, “Türkiye, son on yılı saymazsanız, ortalama her 1,5 yıla bir hükümetin düştüğü istikrarsız bir ülkedir. İstikrarsızlığın temelinde, her on yılda bir darbe yapmayı alışkanlık haline getiren halka rağmenci güruhun ‘herkesi eşit ama kendilerini daha eşit’ görmeleri yatmaktadır. Son darbenin üzerinden 15 yıl geçmiştir. Periyodun şaşmasının nedeni, darbe girişimlerinin her defasında başarısızlıkla sonuçlanmasıdır. Darbeciler en son olarak Gezi Parkı’nda sobelendiler” dedi.
Bolu Gerede teşkilatının ‘Yılsonu Etkinliği’ ile Karabük Şube tarafından organize edilen ‘Yöneticiler Buluşması’ toplantılarına katılan Ali Yalçın, eğitimin sorunlarına ve ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gezi Parkı Olaylarının Arkasında 28 Şubat’ta Havuz Sistemine Başkaldıranlar Var
Taksim’de çevre hassasiyetiyle başlayan ve yanlış müdahale ile kırılma yaşayıp seyri değişen olayların arka planının deşifre olduğunu ifade eden Yalçın, “Türkiye’deki faiz lobisi ve uluslararası uzantılar, tıpkı 28 Şubat’ta havuz sistemine gösterdikleri tepki gibi, başkaldırmışlar ve maşaları alana sürerek darbeye yeltenmişlerdir. Çeşitli vesilelerle pas arayan ve yoklama çekenler, Gezi Parkı’nda üç-beş ağacın dibinde buldukları pası, tencere tava ile birleştirerek topluma yaymaya başlamışlar fakat toplumun uyanması ile desteği kaybetmişlerdir” şeklinde konuştu.
28 Şubat darbesinin tetikçi karargâh medyası, çakma sivil toplum kuruluşları ve sendikalar üzerinden tabana yayıldığına dikkat çeken Yalçın, şöyle konuştu: “28 Şubat’taki tecrübeden hareketle ‘alışmış kudurmuştan beterdir’ sözünü doğrularcasına aynı oyunları birkaç defadır oynamaya çalışanlar bu kez alternatif medya ve omurgalı sivil toplum kuruluşları ve sendikaların ‘kral çıplak’ demesiyle başarısızlıkla sonuçlanmış ve darbecilerin hevesleri kursaklarında kalmıştır.”
Darbecilerin Irgatlığına Soyunanlar Utanmalıdırlar
28 Şubat’ta DİSK, TESK, TİSK, TÜRK-İŞ ve TOBB üzerinden sivil darbeye zemin hazırlayanların, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde aynı alışkanlıklarını sergileyerek bir konfederasyonun ev sahipliğinde Ulusal Birlik Hareketi adı altında ‘41 Çete’ ile bir araya geldiklerini, Şener Eruygur’un hazırladığı iddia edilen Ayışığı darbe planında sokağı ısıtmak üzere kullanılacak sendikanın ırgat olarak kodlandığı bilgilerin kamuoyuna yansıdığını belirten Yalçın, “Ulusal Birlik Hareketi’ne en sert tepki veren ve bunlar ‘28 Şubat özentisi içerisindeki darbe heveslileridir’ diyen Memur-Sen’dir. Bu ülkede darbeciler değişmemekte ama ırgatlar her defasında değişmektedir. Darbeciler Gezi Parkı olaylarında bu kez de ‘biz 28 Şubat’ta darbecilere çanak tutan 5’li çetenin içinde değildik’ diyen KESK’i kullanmayı seçmişlerdir. Emek ve ekmek mücadelesi vermesi gereken adı sivil ama beyni üniformalı olan çakma sivil toplum kuruluşları darbecilerin oyundaşı, yandaşı ve payandası olmaktan artık utanmalı ve sıkılmalıdırlar” diye konuştu.
Millet Oyunlara Gözünü, Omurgalılara ise Gönlünü Açmıştır
Yalçın, Türkiye’de sendikacılığı kavga zemininde yapanların, esnafın camı, kaldırımın taşı ile sorunu olanların tersine sendikacılığı rekabet zemininde akademik hizmet olarak gören Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in yeni bir yol açtığını kaydederek, şunları söyledi: “Sendikacılığı ‘kahrolsun’ ve ‘yaşasın’ sloganlarına hapseden, köhne bir zihniyetin sopası ya da korsan gemilerin limanı haline dönüştüren, ‘düşman devlet’ ve ‘kutsal devlet’ metaforu etrafında öbeklenmeye çeken ya da devletin ileri karakolu olarak görenlere reddiye niteliğinde yeni bir sayfa açan Memur-Sen ailesi, sendikacılığı iyilikleri önermenin, kötülükleri önlemenin izdüşümü olarak görmüştür. Erdemler Antlaşması gibi hak arama ve zulme karşı koyma anlayışı ile yapılan değerler sendikacılığı, kuruş değil, duruş sendikacılığını önemsemiştir. Demokrasinin korku tünelinden çıkmadığı, ham demokrasinin tam demokrasi olmadığı yerde kuruşun bir anlamının olmadığını geçmişte 5 Nisan kararları doğrulamıştır. Geçmişte yaşananlar milletin oyunlara karşı gözünü açarken, omurgalı duran sendikalara da gönlünü açmalarına neden olmuş, 251 bin üye sayısı ile Eğitim-Bir-Sen’i, 707 bin üye sayısı ile Memur-Sen’i zirveye taşımıştır.”
Emek ve Özgürlük Mücadelemiz Kazanımlarımızla Güç Bulmaya Devam Ediyor
“Türkiye’de, 2001’den bu yana kamu sendikacılığının yasası bulunmakta ve toplu görüşme masalarıyla çalışanlar taleplerini işverenle aynı masa etrafında görüşüp çözüm aramaktadırlar. Yıllardır toplu görüşmeler yapılmakta ama alınan kararlar Bakanlar Kurulu’nun himmetini beklemekteydi. Memur-Sen ailesi sayesinde kamu çalışanları toplu sözleşme hakkını elde ettiler” diyen Ali Yalçın, “Yıllardır toplu görüşmelerle elde edilen kazanım sayısı 47’dir. İlk toplu sözleşmeyle elde edilen kazanım sayısı ise KPDK’ya sevk edilenler hariç 63’tür. Öğretmen ve öğretim elemanlarına ek ödeme talebimiz son gece çelme yemeseydi, ilk toplu sözleşme mutabakatla sonuçlanabilirdi. Sendikal taleplerin ve kararlaştırılan hususların Bakanlar Kurulu’nun inisiyatifinden çıkarılmasına ve kanun niteliği kazanmasına vesile olan toplu sözleşme hakkı, iş güvencesine dokundurtmadan alındığı için, Avrupa ülkelerinde bile olmayan üstünlük içermektedir” ifadelerini kullandı.
Eğitim-Bir-Sen olarak emek, ekmek ve özgürlük mücadelesinden kazanımlarıyla güç bulduklarını, geçmişin tortularını teker teker ortadan kaldırarak yol açtıklarını vurgulayan Yalçın, “Bu millet katsayı, başörtüsü zulmü, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatması, Kur’an eğitimine yaş engeli, Milli Güvenlik Dersi ile fişlenme gibi birçok prangadan Eğitim-Bir-Sen sayesinde kurtulmuştur. Devam eden Sivil İtaatsizlik eylemimizle de çalışanlar kamuda kılık-kıyafet dayatmasından kurtulacaktır” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı İçe Kapanma Alışkanlığından Vazgeçiyor
2012-2013 yılında eğitim çalışanlarının sorunlarla boğuştuğunu dile getiren Yalçın, Bakanlık bürokrasisinin alan tecrübesinden yoksun olması, ‘ben bilirim’ havasına girmesi, eğitim çalışanlarının mevzuat eksikleri ve uygulama hataları yüzünden çamur çiğnemesine neden olduğunu ifade ederek, “Yeni Milli Eğitim Bakanı ve Müsteşar’ın sorunları çözme noktasındaki gayretlerini önemsiyoruz. Şu ana bakanlıkta yönetici atama ve norm kadroya ilişkin yönetmelikler alandan davet edilen kişilerle istişare edilmektedir. Bu yaklaşım takdir edilmelidir. Bu durum, Milli Eğitim Bakanlığı’nın içe kapanma alışkanlığından ve ‘ben bilirim’ci tavrından vazgeçtiğini, politika değişikliği yapıldığını gösteriyor. Umuyor ve ümit ediyoruz ki, kısa sürede askıda bekleyen yönetmelikler tamamlanır, belirsizlik son bulur” değerlendirmesinde bulundu.
Ahmet Koçak: Geçen Yılki Sayımızın Üzerine Çıktık
Eğitim-Bir-Sen Gerede Temsilciliği’nin düzenlediği ve eski temsilcilere plaket takdim edilen ‘Yılsonu Programı’nda selamlama konuşması yapan Bolu Şube Başkanı Ahmet Koçak, “Bolu olarak üye sayımızı geçen yılki sayımızın üstüne çıkardık. Gerede Temsilciliğimiz başta olmak üzere, katkı sunan bütün teşkilatımıza ve üyelerimize teşekkür ediyorum” dedi.
Zeki Öz: Herkesin ve Her Kesimin Özgürlüğünü Önemsiyoruz
Eğitim-Bir-Sen Karabük Şube Başkanı Zeki Öz, sendikacılığı belirli bir kesimin ideolojik alanı olarak görmediklerini ifade ederek, “Hakkın ve hakikatin temsilcileriyiz. Sendikacılığı sınıf ve zümre hareketi olarak görmüyoruz. Evrensel bakış açısıyla insanı ilgilendiren her konuya tarafız. Kamplaştırmayan, kaynaştıran ve buluşturan soluk olmayı, herkese ve her kesime hitap etmeyi ve özgürlükleri önemsiyoruz” şeklinde konuştu.
İlgili Haberler
Başkan Yüksel, Kartal’da o bölgeyi akıllı bir kent yapmayı planlıyoruz
Kerkük’ün Türk kimliği değiştiriliyor!
Kartal Belediyesi kreşlerinde “Yes To Science” bilimsel eğitim projesi uygulanıyor
AYGAD Basının Problemlerini Gündeme Getirdi
Kayıt Dışı Korsan Çalışan Elektrikçilere Dikkat Edin
Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) Montaj Başvuruları Erişime Açıldı!