SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kartal Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Flaş

TKP İStanbul Adayı Güler’den çarpıcı açıklamalar

Yayınlanma:
ABONE OL

Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıda, TKP İBB Başkan Adayı Aydemir Güler, Kartal halkıyla buluştu ve seçimlerle ilişkili soruları yanıtladı.

Kartal’daki toplantıda, Aydemir Güler bir konuşma yaptı. Güler konuşmasına, Türkiye’de henüz bir seçim havasına girilmediğini vurgulayarak başladı. Türkiye’deki siyasi aktörlerin, seçimin eksenini telefon dinlemelerine ve “tape”lere endekslediklerini belirten Güler şöyle konuştu: “Telefon dinlemeleriyle seçime hazırlanıyorlar. Dikkat ederseniz karşılıklı tapelerini yayınlıyorlar ve bunların hepsi değersizleşiyor. Çünkü her gün yeni bir tane çıkarsa bir değeri kalmaz. Bu tapelerin bu nedenle insanlara bir heyecan vermesi, insanları harekete geçirmesi mümkün olmuyor.”

tkp-istanbulguler

Türkiye’de şu anki siyasi ortamın, Haziran Direnişi’ni yansıtmadığını vurgulayarak, “Türkiye benzersiz bir şey yaşadı birkaç ay öncesinde. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi seçime gidiliyor. Orada bir tuhaflık var. İnsanların o duyguları ve heyecanlarıyla bağ kurulamayan bir seçim çalışması yapmak mümkün değil” dedi.

tkp bsk kartal

Seçimlerden önce sadece rant tartışması yapılıyor”
Bazı siyasi partilerde yaşanan adaylık tartışmalarına da değinen Güler şöyle konuştu: “Son birkaç haftadır yaşanan tartışmalar var. ‘Beni buradan göstermedi. Ben de diğerine gideyim.’ Siyaset o kadar renksizleşmiş ki ve herkes birbirine benzemiş ki o aday ondan olmazsa gidip diğerinden aday olmayı düşünüyor. Bu tabloda bir tuhaflık var. Seçimde bir aday o partiden gösterilmezse, diğer bir partiye giriyorsa; seçimde bütün partiler sadece ve sadece ‘kim o rant unsurunu kontrol altına alacak’ sorusundan heyecan üretilebiliyorsa, bizim söyleyecek şeylerimiz var.”

Aydemir Güler, “oyları bölme” söylemine de değinerek, “Bir kere şu oyları bölme meselesini buruşturup atmamız lazım. ‘Oyları bölme’ diyenin biraz bize benzemesi lazım. Bunun iddia edilmesi ve gösterilmesi gerekir. Mansur Yavaş mı benziyor bize? MHP’ye üyeyken Devlet Bahçeli’ye demiş ki bu adam, ‘partiyi mahvettiniz CHP’ye benzettiniz’. Sonra CHP’den Belediye Başkan adayı oluyor, ve bize dönüp bize diyecekler ki oyları bölmeyin. Bu bir şaka olmalı sadece, gülünecek bir şey. Ortada büyük bir edepsizlik var” dedi.

Güler, şöyle devam etti: “Sarıgül’ün şu memlekette, Haziran Direnişi, Gezi tartışmaları ve mücadeleleri hiç olmamış gibi bir yaşantısı var. Şişli Belediyesi de Gezi Parkı’nın arkasında tuvaletlerin yapılmasına yardımcı olmuş, sağ olsun! Sarıgül diyor ki, İstiklal Caddesi’ni ve Taksim’i en iyi gezi en iyi AVM alanı haline getireceğim. Demek, hiçbir şey anlamamış! Çünkü Türkiye halkı bunu Sarıgül’den çok daha kuvvetli bir lider figürü olan Recep Tayyip Erdoğan söylediğinde, ‘sen kim oluyorsun, biz buradayız, bizim sözümüz geçer’ dedi. Bunu da o kadar ciddi söyledi ki, çocuklarını ölüme gönderdi. Aradan sadece birkaç ay geçecek ve CHP’nin adayı çıkacak, hiçbir şey olmamış gibi ben burayı AVM ticaret merkezi yapacağım diyecek. CHP’nin verdiği fotoğraf şu: ‘biz sağcı bir partiyiz, bu seçimlere öyle giriyoruz.’ O zaman kimse oyları bölüyorsunuz demekten bahsetmesin.”

Meclisteki muhalefet partileri AKP’ye destek oluyorlar”
Aydemir Güler, siyasi partilerin, seçim öncesinde Haziran Direnişi’nin etkisini sıfırlamak istediklerini belirtti. Güler, “Halkın çıkarları, insanlık değerleri… Solculuk burada başlar. Bunun hafife alındığı uzun bir vakit geçirdik. En azından AKP dönemi bunun yok sayıldığı solculuğun öyle üzerinden geçeriz bitiririz ve bir daha dirilmez dönemi olarak yaşandı, geçti. Ama çok yanıldılar. İlerici damarlar, ağır bir şekilde tahrip edildi ve bir patlamayla ortaya çıktı. Şimdi bu seçimlerde diyorlar ki, bu damar geri gelmesin, seçim platformunda etkili olmasın. Unutalım onu, buharlaşsın. İlk günden beri böyle düşünüyorlar. Tayyip Erdoğan, bu ilerici damarı bastırabileceğini düşündü bunun geçici bir şey olduğunu farz etti ve öyle davrandı. Daha çok genç öldürürüz, daha fazla gaz sıkarız, daha fazla baskı kuralım, olmadı yalan söyleyelim, tahrik edelim, bastırırız diye düşündü” dedi.

AKP dışındaki partilerin Haziran sürecinde AKP’nin payandası olduklarını belirten Güler, “Tekrar edeceğim, AKP hareketinin miadı 1 Haziran’da dolmuştur. AKP hükümetini o tarihten sonra yaşatan Meclis’teki muhalefet partileridir. MHP’nin, AKP’nin ana ekseniyle hiçbir sorunu yoktur. Şeriatın gelmesiyle, halkın baskı altında tutulmasıyla sorunu yoktur. Sadece ‘ben de yapsam, ben de sebeplensem’ diyecek bir partidir. CHP’nin performansı gerçekten muhteşemdir. Haziran’ın ilk günlerinde, hatırlarsınız, CHP’nin bir merkez kurulu bir gece toplantı yaptı, sabaha kadar. Ne beklersiniz? Kendileri istifa etmeseler bile, hükümeti istifaya çağırmalarını. Ama ne yaptılar, kararları, hükümeti diyaloga çağırmaktı. Bu arada bizim çocuklarımız ölüyordu. Kürt hareketi, bir pazarlık masasında oturduğunu zannediyor. Ve karşısı boşalmasın, ‘aman Tayyip orada sağlam dursun’ diye bakıyorlar; sanki Tayyip Erdoğan’ın seçim afişlerine inanır gibiler, onun bir sağlam iradeyi temsil ettiğini düşünüyorlar” dedi.

“Haziran’ı seçimlere ve sonrasına taşımalıyız”
AKP’ye payanda olan partilerin, seçimlere de böyle yaklaştıklarını belirten Güler, “Bunların hepsi, kendi bakış açılarından AKP’ye can verdiler. Şimdi diyorlar ki ‘bu seçimlerde projeleri tartışalım, ama halk hareketinden, Haziran Direnişi’nden bahsetmeyelim. O geçti, yaşandı ve bitti.’ Böyle bakıyorlar, ama değil. Bu, geçmiş tüm örneklerin hepsinin çok ötesine geçen bir halk hareketidir. Bitmez” dedi.

Güler, seçim döneminde Haziran Direnişi’nin temsil edilmesini gerektiğini belirtti: “Orada ortaya çıkan duyguyu, fikri, özgüveni, dayanışmayı, tekrar yaşatmamız lazım. Türkiye’nin her yerinde, ama önce İstanbul’da yaşatmamız lazım. Bunu yapmazsak, ‘ya şu ya bu kazanacak’ diyenlere bakarsak, Haziran’ı unutmamız gerekir. TKP’ye sorarsınız, Haziran öyle olmuş bitmiş değil; kimilerinin kâbusu, bizimse geleceğimiz anlamına gelmektedir. Haziran’ı birlikte geliştirmemiz lazım. Orada ortaya çıkan değerleri bugüne taşıyıp, zaafları da düzeltmemiz lazım. Halk, ‘ben harekete geçmeye hazırım’ dedi, ama ‘ben örgütlenmeye hazırım’ demedi. Bu örgütün yaratılması lazım. Seçim dönemi, bu nedenle, bizim bu örgütlenmeyi gerçekleştireceğimiz dönemdir. Diğer tüm kuvvetler, bunu dışlamaya çalışıyorlar. Bu boyutta yalnızız. O zaman işimizi yapmalıyız.”

“AKP artık ölüdür”
Aydemir Güler, bu seçim sonuçları ne olursa olsun, AKP’nin artık ölü bir parti olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Ama bizim bu ölünün yerine koyacağımız şey sadece halkımız olabilir; halkımızın tepesine çöreklenmiş başka kuvvetler değil. ‘Aynı şeyi sürdüreceğim, ama arada bir fark olacak, içki içebilirsiniz’ diyenlerle işimiz yok, bunun yolunu kapatmamız lazım. Eğer AKP yıkılır da, yerine cemaatli, CHP’li başka bir model gelirse, o modelin de Türkiye’yi kucaklaması da imkansızdır. İçinde bulunduğumuz dönem, Türkiye’nin kaderinin belirlendiği dönemdir. Seçimde AKP gitti, başkası geldi diyelim. Türkiye normal bir dönem yaşamayacak. AKP çözülmeye başladığında, bütün bir ağ çözülecek. Zaten başladılar, birbirlerini yiyerek, dağılacaklar. Çünkü bunlar muhalefete de geçemez; bundan düştüklerinde, hapse girecekler. AKP, Suriye’de savaş suçlusudur, yolsuzluktan suçludur.”

“30 Mart’tan sonra ne olacak?” sorusuna sadece halkın yanıt vereceğini belirten Güler, şöyle konuştu: “‘Ben şunu yapacağım’ diye vaatte bulunan yalan söyler. Türkiye’nin önünde bir çatışmalı süreç duruyor. Halk, bu siyasi hesaplaşmanın parçası olmak zorundadır. Örgütsüz halk bunu yapamaz. Örgütsüz halk, mücadele eder, ayağa kalkar, karşı tarafı engeller. Ama siyaset engellemek değildir, ‘sen ne yapacaksın?’ sorusunun cevabıdır. Örgütsüz halk, bu soruya yanıt veremez. Söyleyebileceğimiz, vaat edebileceğimiz tek gerçek şey şudur: Türkiye nereye gidiyor sorusunu soran, cevap veren, verdiği cevapların gerekleri doğrultusunda harekete geçen, bunun disiplinini üreten bir halk örgütlülüğü. Gerisi, palavradır.”

İstanbul’u ancak sosyalistler yönetebilir”
Aydemir Güler konuşmasına, İstanbul’un nasıl yönetilmesi gerektiğine değinerek devam etti. İstanbul’un, bir rant ekonomisinin merkezi olduğunu belirten Güler: “İstanbul’u yerel yönetim mi yönetiyor? Tayyip Erdoğan yönetiyor; çünkü bu bir rant ekonomisi, bunu bir şef yönetmezse rant ekonomisi işlemez, bunlar birbirlerini yerler. Bütün bu rant ekonomisini döndürmek için bir şeye daha ihtiyaçları var; kenti dinselleştirmek. Gericilik, bu sömürünün yutturulması için gereklidir. Bu kent yönetimi mi? Bu rant ekonomisine savaş açmadan, bu durum değiştirilemez. Bunun için şu soruya cevap vermek lazım: İstanbul’da yaşayan vatandaş mı müşteri mi? Bu soruya sadece biz vatandaş cevabı veriyoruz, diğerlerinin hepsi, müşteri cevabı veriyorlar” dedi.

Güler, “Bir kenti yönetmek için, bazı şeylere ihtiyaç var. Bir tanesi, burada yaşayanların vatandaş olduğunu en ön sıraya yazan bir dünya görüşüne sahip olmalısınız. İkincisi, bilimin cevapları var, boş kağıda yazı yazmıyoruz. İnsanın bir aklı var, kente dair verdikleri akılcı cevaplar var. Üçüncüsü de, halk lazım. Halk olmazsa hiçbir şey olmaz. Oyları bölmeyin diyenlerin yüzünü kızartmalıyız. Böyle şehri ancak ve ancak biz yönetebiliriz. Ancak, komünistler, sosyalistler bu ehliyete sahiptir. Bilimle barışık olanlar yönetebilir. Biz oy saymayacağız, ama yönetme ehliyetine sahip olan sadece biziz. Biz bu halkın hareketiyiz” diyerek konuşmasını sonlandırdı. Toplantı, dinleyicilerin Güler’e yönelttikleri soruların cevaplanmasıyla sona erdi.

İlgili Haberler