TBMM’de Gördüklerimiz

Yayın: 08:03 - 08.02.2010
Güncelleme: 08:03 - 08.02.2010

Geçenlerde TBMM’de hepimizi üzen, kahreden bir kavga meydana geldi. Kavgada sadece kendilerine oy verenlerin değil bütün milletin temsilcisi, vekili olarak ve vatanı, milleti mutlu etmek, refaha kavuşturmak için orada bulunan bir sürü adamın birbirine girdiğini, hakaret, küfür ettiğini ve yumruklaşmaya kadar giden kavgaya giriştiklerini izledik.

Üzüldük; İsmindeki Büyük ibaresini Büyük Türk milletini temsil ettiği için alan bu meclisi özellikle bazı Uzak Doğu ülkelerinde sıklıkla meydana gelen ve video komedi kanallarında, sanki biz de hiç olmazmış gibi gülerek izlediğimiz ülkelerin meclisine benzettikleri için üzüldük.

Şaşırdık; kavga edenlerin seçim meydanlarındaki konuşmalarını hatırladık. Toplumsal huzurdan, toplumsal mutabakattan, hoşgörüden, sabırdan, dinden, imandan, vatan millet sevgisinden bahsettiklerini hatırladık ve aslında ne için kavga ettiklerini anlayınca kahrolduk.

Gördük; birbirine acımasızca hakaret eden, yumruk sallayan ve belki de o an imkân olsa birbirine öldüresiye vuracak olan iki parti mensuplarının da aslında her açıdan aynı olduklarını ve iyilikte değil de kötülükte nasıl buluşabildiklerini gördük.

Nefret ettik; kavga edenlerle, onları ayırmaya çalışanlara bakınca kardeşi kardeşe vurduran bu siyasi hırstan, kinden, çekememezlikten iğrendik.

Fark ettik; her iki partinin mensuplarının da kendilerini, kendi hırslarını ve kinlerini; bağlı olduklarını iddia ettikleri birçok değerden üstün tuttuklarını fark ettik.

Milli ve manevi değerler açısından aynı yapıda insanlardan oy alan partilerin, bu değerler ortaya gelince bir araya gelip millet adına ortak tavır sergilemeleri, mücadele etmeleri gerekirken birbirine girerek, kavgaya tutuşmaları, çözmeleri gereken bir sorun üzerinden kavga etmeleri,  böylesi olayın kahramanları olmaları aklıselim her insanı üzmüştür sanırım.

Sonuçta bu kavgada kim haklı, kim haksız veya bu kavgayı kim başlattı, kim bitirdi meselenin en son düşünülecek tarafıdır, çünkü bu olayda her iki taraf ta haksız ve suçludur.

Bizleri üzen diğer bir nokta da tek bir hareketleriyle olayları başlamadan bitirecek güce sahip her iki parti başkanının da olaya seyirci kalmaları ve bu tavırlarıyla olayı sanki de onaylamış olmalarıdır.

Ben bu olay sebebiyle toplum içinde mutlu olan, kavgaya karışanları onaylayan, hak veren ve destekleyen herhangi bir kişi ile karşılaşmadım. Çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu kavga siyasilerin şahsi kavgasıdır. Bu kavga ne millet adına, ne vatan adına, ne başörtüsü adına ne de Peygamber Efendimiz adına yapılmıştır. Bu kavga siyasi hırs, kişisel nefret ve siyasilerin içlerini yakan kavuran kin sebebiyle meydan gelmiştir.

Bu kavgaya karışan, kendini ortaya atan ve sebep olanlar da iyi bilsinler ki onların gözlerindeki hırsı, kini, nefreti hepimiz gördük ve bu kişiler toplum vicdanında birer birer yargılanmaktadırlar.

Bütün bunlar göz önüne alındığında; her iki tarafında düştükleri bu acınası ve iç acıtıcı durumdan çıkabilmeleri ve bu millete borçlu oldukları makamlarını temize çıkarabilmeleri için, önce tövbe etmeleri sonra da bu milletten özür dilemeleri gerekmektedir. Bu kadarcık iyi niyet gösterisini de bu millet hak ediyordur sanırım.

Ahmet Berhan Yılmaz

Ahmet Berhan Yılmaz
Exit mobile version