SBS Gözden Geçirilerek Dershaneler Devre Dışı Bırakılmalıdır

Yayın: 07:32 - 05.05.2010
Güncelleme: 07:32 - 05.05.2010

Uzun yıllardır Fen ve Anadolu Liseleri gibi okullara girmek için büyük bir yarış içinde olan öğrenciler OKS kaldırılıp yerine SBS getirilince oldukça değişik beklentiler içine girmiş, ders yüklerinin hafifleyeceğini düşünmüşlerdir. İyi bir üniversite hedefi için OKS, SBS türü sınavların önemini bilen öğrenci ve veliler yaşadıkları sıkıntıların azalacağını hayal etmeye başlamışlardır. Eski Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik sistemi değiştirme sebeplerinden biri olarak dershaneye gitme ihtiyacını ortadan kaldırmak olduğunu söylemişti. Ama sistem uygulamaya konduğu ilk yıl bile özellikle ilköğretim öğrencileri arasında dershaneye gitme oranında gözle görülür bir artış oldu. Sınav sistemi değiştirilirken dile getiri len beklentinin tam tersi bir durumun gerçekleşmesinin sebepleri nelerdir? Bunda sadece velilerin geçmişe dayalı alışkanlıkları mı etkili olmuştur? Devlet gerçekten dershanelerin ortadan kalkmasını istemekte midir, yoksa geniş istihdam imkânı sağladığı ve vergi geliri sebebiyle varlığına göz mü yumulmaktadır?
 
SBS uygulamaya konulurken dershanelere ihtiyaç duyulmayacağı ve dershanelerin bu sebeple kendiliğinden kapanacağı öne sürülmüştü. Millî Eğitim Bakanı öğrenci ve velileri böyle bir beklenti içine sokmuş, ancak kısa sürede dershanelere gitme ihtiyacının yok olması bir yana 6 ve 7. sınıflar da dershanelere gitmek zorunda kalmıştır. Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in öngörüsünün aksine bir durum yaşanmaktadır. Yeni Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu meseleye ben yaptıysam doğrudur diye bakmayacaktır. Bu da meselenin çözümünde ya da iyileştirilmesinde bir avantajdır. Çünkü eski Millî Eğitim Bakanı yaptırdığı anketlerde SBS’nin hep olumlu yönlerinin olduğunu gösteren verileri kamuoyuyla paylaş mıştı.
 
SBS, OKS, LGS vb. adı ne olursa olsun benzeri sınavlar yeni öğretim programlarındaki hedeflerin önünde engeldir. Önemli olan bu gerçeği kabul edip bunların eğitime verdiği zararı en aza indirmek, hatta eğitime katkısı olan taraflarını değerlendirerek okullarda uygulamaya geçirmektir.
 
Dershanelerin sistemin açıklarını en hızlı ve en akılcı şekilde değerlendirme özellikleri olduğu ortaya çıkmıştır. Bakanlığın denetiminde olan bu kurumların bu tür yaklaşımları önceden hesap edilip gerekli tedbirler alınmalıdır.
 
Örnek: OKS’ye hazırlanan öğrenciye verilen ders saati 7 ve 8. sınıfta toplam 600-700 saat iken SBS için verilecek ders saatleri her sınıf düzeyinde belirlenmelidir. Burada dershanelerin öğrencilerden fazla ücret almak için ders saatlerini gereksiz yere artırmalarına izin verilmemelidir. Eğitim programcıları gerekirse dershanelerdeki bütün çalışmaları gözden geçirmeli, hiçbir zaman dershaneleri kendi haline bırakmamalıdır.
 
Dershaneler istenen başarı düzeyi tutturulamayınca bunu çoğu zaman öğretmenlere yansıtma yoluna gidebilmektedir. Okul öğretmenleri bu konuda oldukça rahattır çünkü hiçbir ölçme ve değerlendirme onlara olumlu veya olumsuz olarak yansımamaktadır. Gerçi okullar bulundukları semtlere göre sınıflara ayrılmıştır ama o okuldaki yönetici ve öğretmenlerin okulun sınıfına uygun kalitede eğitim verip vermediklerine pek bakılmamaktadır. Öğrencilerin başarılarında öğretmenlerin katkısı inkâr edilemez bir gerçektir. Kaliteli eğitim veren devlet okullarına kayıt sırasındaki başvurulardan ve yapılan bağışlardan bu anlaşılabilmektedir. Bu durum okul aile birliğinin gelirini artırmakta fakat sınıfların kalabalıklaşmasına ve dolayısıyla kalitenin düşmesine yol a&c cedil;maktadır. Bakanlığın yönetici ve öğretmenlerin başarısına göre kariyer, ödül vb. hususlarda özendirici çalışmalar içine girmesi gerekmektedir.
 
Dershanelerde bütün öğrenciler kayıt altına alınarak dershanelerin başarısı da okullar gibi açıklanmalıdır. Bu sayede genellikle başarılı öğrencileri öne çıkaran ve yaptıkları reklam sayesinde binlerce öğrenciyi dershanelerine kazandıran bu kurumların yaptıkları yanıltma da önlenmiş olur. Veliler dershane seçimi yaparken bu verileri dikkate alıp daha sağlıklı bir seçimde bulunabilirler. Böylece şubeler arasında fark olmadığını öne süren dershanelerin hangi şubelerinde kaliteli eğitim verildiği ortaya çıkarılmış olur. Ya da Türkiye’nin herhangi bir yerine sadece doküman desteği sağladığı için aynı isimde dershane açılmasının ne derece gerçekleri yansıttığı da anlaşılmış olur.
 
Lise düzeyinde iyi imkânlara sahip olan kaliteli okullara giriş, SBS ile yapılmaktadır. Bütün öğrencilere aynı soruların  sorulması ve merkezî bir sınav olması gibi avantajları olsa da bu sınavın çok önemli eksiklikleri bulunmaktadır. Birincisi, SBS sınavı sadece sınırlı sayıda çoktan seçmeli sorulardan oluşmaktadır. Bakanlık bunu okul notlarını % 25 oranında SBS’ye katmakla gidermeye çalışmış ancak okul öğretmenlerini ölçme ve değerlendirmede objektif davranmamaları sebebiyle tartışılan yönleri bulunmaktadır. Test tekniği kadar olmasa da öğrencilerin bilgilerini objektif olarak ölçmeyi esas alan bir sınav sistemi arayışına bir türlü gidilmemiştir. Ders kitaplarındaki soru örneklerinden oluşan bir sınav yapıp bunu o okulun öğretmenl eri dışındaki birimlere okutmanın yolları bulunabilir. Bu konuda yapılacak pilot uygulamalar veya başka ülkelerdeki yöntemler araştırılabilir. Bütün bunlar yapılmadan test tekniğine karşı çıkıp sadece test sorularıyla sınav yapmak anlaşılır bir durum değildir.
 
SBS uygulamasında öğrencilerin mesleğe yönlendirilmeleri konusu ne yazık ki SBS tartışmaları arasında kaybolup gitmektedir. Başta ilköğretim öğretmenlerini meslekî eğitim konusunda bilgilendirmek ve öğrencileri sağlıklı bir biçimde mesleki eğitime yönlendirmek gerekmektedir. Dershanelerin puanı düşük öğrencileri meslek liselerine yönlendirerek başarıları yüksek göstermeye yönelik tercih yaptırmaları birçok öğrencinin belki de geleceğini olumsuz etkilemektedir. Burada okullardaki rehberlik servislerine büyük görev düşmektedir. Yapılacak çeşitli anket ve formlarla öğrencilerin başarılı olacakları alanlar tespit edilmeli ve bu bilgiler veli ve öğrencilerle paylaşılmalıdır. Bu konuda velilere güven verilebilirse öğrencilerin geleceği bakım ından çok önemli bir iş başarılmış olacaktır.
 
Çocukları dershanelerden kurtarıp “hayat”a kazandıracak çözüm, en başta okulda verilen eğitimle öğrenci seçme sınavının uyumlu olmasından geçiyor. Yapılacak araştırmalarla bunun nasıl sağlanacağının cevabı bulunmalıdır.
 
Hafta sonları da dahil haftanın yedi günü okul-dershane arasında sıkışan öğrencilere dinlenmeleri için fırsat tanımalıyız. Bunun için hafta sonunda sadece bir gün dershane olmalıdır. Öğrencilerin ders dışındaki zamanları yeni öğrenip programı çerçevesinde gezi-gözleme ve proje hazırlamaya, çevresiyle ilişki kurmaya ayırmaları sağlanmalıdır. Özellikle tarihî eserler bakımından zengin olan ülkemizde öğrencilerin müze ziyareti yapmaları, hatta bazı dersleri müzelerde yapmalarının yolları aranmalıdır. OKS’den SBS’ye geçişte müfredat üçe bölünerek öğrencilerin son sınıftaki yükü hafifletilme amaçlanmıştı. Dershaneler bu meseleye ticarî yaklaşarak ders saatleri azaltmayı hiç düşünmed iler, hatta etüt saatlerini artırarak öğrencinin lehine hareket ettiklerini öne sürdüler. Yetişkin kişilerin bile haftanın yedi gün çalışmaya dayanmakta zorluk çekeceklerini, öğrencilerin yetişkinlerden daha çok dinlemeye ihtiyaçlarının olabileceğini görmezden geldiler. Bütün bunlara rağmen çok sayıda dershanenin kapanıyor olmasını bahane ederek hafta sonunda üç yıl süresince öğrencileri dershanelerde bulundurmanın yollarını aradılar.
 
Yukarıda dile getirilen sorunların varlığı kabul edilip gerekli çalışmalar yapıldığı takdirde dershaneler bugünkünden daha farklı yerde olacaklardır. Eğitimde hedef dershanelerin çoğalması ve yaşaması olmamalıdır. Hedef bakanlığın belirlediği öğrenim programlarının daha bilinçli olarak uygulanması, bu yapılırken de öğrencilerin geleceğe umutla bakmaları olmalıdır. Öğrencilerin sadece test çözen değil, konuları öğrenen, öğrendiklerini karşılaşacağı meseleleri çözmede kullanabilen, hatta yeni bilgiler üreten bireyler olmaları sağlanmalıdır.
 
OKS yerine SBS’yi getirmek sorunu ne yazık ki çözememiş, üstelik yeni sıkıntılar ortaya çıkmıştır. SBS sadece 8. Sınıfta yapılsa ve konular okul derslerinde öğretilenlerle sınırlandırılsa öğrenciler yeni öğretim programlarındaki hedeflere daha kolay ulaşacaktır. Son sınıfta bazı derslerin test tekniğini öğretici tarzda yapılması durumunda dershanelere olan ihtiyaç azalacak ve bu şekilde dershanelerin yatırımlarını özel okul yapmaya kaydıracakları bir ortam sağlanacaktır.
 
 
 
                       
 
Türk Eğitim-Sen
 
İstanbul Bölge Başkanı
 
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

Exit mobile version