Üniversitelerimizin ve üniversitelerde çalışan akademik ve idari personelin pek çok sorunu
bulunmaktadır. Bu sorunların en önemlilerinden biri de yardımcı doçent kadrolarında bulunan
öğretim üyelerinin 3. Dereceden yukarı bir dereceye terfi edememe sorunudur. Bu sorun
maalesef 29 yıldan beri görmemezlikten gelinerek kangrene dönüşmüş bulunmaktadır.
Yardımcı doçent kadrosunda iken vefat eden, hastalık dolayısıyla emekli olma zorunda
kalan, yaş haddi sebebiyle veya kendi isteğiyle emekli olan bir öğretim üyesinin emeklilik
işlemleri, lise mezunu düzeyinde işlerlik kazanmaktadır. BÜYÜK BİR HAKSIZLIK ve
ZULME DÖNÜŞEN YARDIMCI DOÇENTLERE REVA GÖRÜLEN BU İNSANLIK DIŞI
UYGULAMAYA BİR AN ÖNCE SON VERİLMELİDİR.
Üniversitelerde yardımcı doçentler hariç bütün profesörler, doçentler, öğretim görevlileri,
okutmanlar, uzmanlar yani bütün öğretim elemanları ile üniversite mezunu bütün
memurlar birinci dereceye yükselebilmektedirler. Hatta iki yıllık yüksek okul mezunlarının
dahi birinci dereceye yükselme hakları bulunduğu halde yardımcı doçentlerin böyle bir
hakkı bulunmamaktadır. Mesleğinde 25 yıl ve daha fazla kıdeme sahip yardımcı doçentler
üçüncü dereceden yukarıya terfi edememektedirler. Bu haksızlığa göz yummanın ve bu
adaletsizliği görmezlikten gelmenin hiçbir vicdani izahı bulunmamaktadır. Çünkü insanların
ne zaman öleceği ve ne zaman amansız bir hastalığa yakalanacağı bilinmemektedir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ve
bunlara dayalı olarak, 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle çıkarılan Kadro Kanunu,
ilk çıktığı zaman profesörlerin birinci dereceye, doçentlerin ikinci dereceye, yardımcı
doçentlerin de üçüncü dereceye kadar terfi edebilecekleri hükme bağlanmıştı. Zamanla
doçentlerin birinci dereceye terfi sorunu çözüldü. Ancak yardımcı doçentlerin terfi sorunu
çözümsüzlüğe bırakıldı. Öğrencilerinin bile birinci dereceye inebildiği bu çözülmesi çok basit
ve son derece önemli özlük haklarından yaklaşık 29 yıldan beri yardımcı doçentler mahrum
bırakılmaktadır.
Derece sınırlamasından dolayı yardımcı doçentlerin “göstergesi”, unvan ve kadro olarak alt
kategoride bulunan öğretim görevlisinin göstergesinden daha düşük olmasına yol açmıştır.
Şöyle ki; Yardımcı doçentler üçüncü dereceden yukarıya terfi edemedikleri için en fazla
üçüncü derecenin sekizinci kademesine kadar ilerleyebilmektedirler. Vefat ettiklerinde
veya zorunlu olarak emekliye ayrılmaları gerektiği durumlarda emeklilik işlemleri üçüncü
derecenin sekizinci kademesinden yapılmaktadır. Yani yardımcı doçentlerin emeklilik
işlemleri lise mezunu seviyesinde işleme tabi tutulmaktadır.
Bu haksızlığı gören bazı dekan ve rektörler emekliliği gelen yardımcı doçentleri emekli
ederken hak kayıplarını asgariye indirmek için onları bir alt derece olan öğretim
görevliliğine atayarak emekli etmekteydi. Ancak bu hükümet döneminde öğretim görevlisi
kadrosuna atanmak için Maliye Bakanlığının izni şart koşulduğundan, artık bu mağduriyeti
gidermek mümkün olamamaktadır. Yardımcı doçent kadrosunda iken vefat edenlerin aile
ve çocuklarının mağduriyeti ise bugüne kadar hiçbir şekilde telafi edilememiştir.
Yardımcı doçentlerin 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve diğer mevzuatlardan
kaynaklanan özlük haklarındaki adaletsizlikleri gidermek bir zaruret haline gelmiştir.
Çünkü 3. Derecede bulunan yardımcı doçentler hariç bütün memurlara günümüze kadar
(1979, 1991 ve 2005 yıllarında olmak üzere) üç defa birer üst derece verildi. Yine bugünlerde
Türkiye Büyük Meclisi komisyonlarında görüşülen Torba Yasa ile memurlara bir ve iki
kademe ilerlemesi hakkının verilmesi öngörülmektedir. Ancak yardımcı doçentlerin özlük
haklarında 29 yıldan beri bir iyileştirme yapılmadı. Aslında bu uygulama müktesep haklara
saygı ve Anayasanın eşitlik ilkesine de açıkça aykırıdır.
Yardımcı doçentlere reva görülen terfi adaletsizliği zaman içinde İdari Mahkemelere ve
Danıştay’a taşınmış, ancak konu ile ilgili Kanun Hükmünde Kararname bulunduğundan
olumlu bir sonuç alınamamıştır. Hatta zaman zaman bu haksızlık TBMM’nde bazı
milletvekilleri tarafından çözülmek istenmişse de konu ya Bütçe Komisyonunda tek
oyla akamete uğramış, ya da Cumhurbaşkanının YÖK Yasası ile ilgili değişiklikleri
imzalamaması nedeniyle bu sorunun çözümü gerçekleşememiştir.
Türk Eğitim-Sen olarak; TBMM’nde hak, hukuk ve adaletten yana olan bütün
Milletvekillerine çağrıda bulunuyoruz: Yardımcı doçentlere 29 yıldan beri,
lise mezunu düzeyinde emekli olmayı reva gören hükümleri, Torba Kanunla
giderme zamanıdır. Zulme, adaletsizliğe ve büyük haksızlıklara neden olan 78
Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin ilgili maddelerini değiştirmek bir
zorunluluk haline gelmiştir. Bilmeyenlere ve duymayanlara önemle duyurulur.
Türk Eğitim-Sen
İstanbul Bölge Başkanı
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
İlgili Haberler
Bugün terörsüz Türkiye için önemli bir adım atıldı
Okan Algün, Teknolojinin Geleceği Tehlikede, Yapay Zeka ve Veri Zehirlenmesi
Hüseyin Yücel mi Serdal Adalı mı?
İtina ile Çökertilen Bir Toplumun Siyasi Davası
Irak Türkmen Milletinin Hali; Hal-i pür melalimiz
Saddam Gerçekten Bir Devlet Adamı Mıydı?