İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde düzenlendi.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Dünya kadınlar Günü dolayısıyla anlamlı bir etkinliğe imza attı. Sosyolog Prof. Dr. Ümit Meriç’in de konuşmacı olarak katıldığı “Farklı Yaklaşımlardan Kadın ve Aile” konulu panel, günümüz Türkiye’sinde kadını sosyolojik, psikolojik, dini, siyasal, ekonomik ve hukuksal açılardan mercek altına aldı.
Kadının toplum içerisindeki yerini konu edinen “Farklı Yaklaşımlardan Kadın ve Aile” adlı panel, 8 Mart Cuma günü İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi kampüsünde düzenlendi. Toplumsal hayatın her noktasında yer alan kadınların konumunu irdelemek amacıyla düzenlenen panel, iki oturumdan oluştu. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Sinema Kulübü ve Toplumsal Sorumluluk Kulübü öğrencilerinin “kadının toplumdaki yeri” konulu röportaj çalışmaları ile başlayan Panel, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şebnem Cansun’un açılış konuşmasıyla devam etti.
Türkiye Sosyal Araştırmalarını Kendisi Yapmalı
Panelin ilk konuşmacısı İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nün eski başkanlarından Prof. Dr. Ümit Meriç, günümüz Türkiye’sindeki kadının yerini sosyolojik açıdan ele aldı. Türkiye’de sosyal bilim araştırmalarını devlet adına yapan bir kurum olmadığına dikkat çekerek konuşmasına başlayan Meriç, yapılan araştırmaların ağırlıkla yurtdışı kaynaklı olduğunu, bunun da Türkiye’nin dinamiklerini anlamaya yeterli olmadığını söyledi. Meriç, “Türkiye’de kadın konusunda yapılan pek çok araştırma var, ancak bunlar bizim tarafımızdan yapılmış değil. Bu sebeple çıkan sonuçlarda bazı hatalar olabiliyor. Türkiye genelinde aile düzeninde ataerkil bir yapı hakim. Toplum içerisinde kadının konumu, bulunduğu sosyal statüye göre değişiyor” dedi. Meriç ayrıca, Dünyada ve Türkiye’de iş gücünün önemli bir kısmını oluşturan kadınların, gelir ve mülkiyetin ise çok küçük bir kısmına sahip olduğuna dikkat çekti.
Eğitim Düzeyi Yüksek Anneler, Özerk Çocuk İstiyor
Panelin bir diğer konuşmacısı Boğaziçi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Feyza Çorapçı kadını psikolojik açıdan ele alırken, Türk kadınını “anne” rolü içerisinde değerlendirdi. 1970li yıllarda yapılan bir araştırma ile 2000li yıllarda yapılanları karşılaştıran Çorapçı, annelerin eğitim seviyesi yükseldikçe çocuklarını daha özerk bir yapıda yetiştirdiğine dikkat çekti. Çorapçı, “Eğitim düzeyi düşük olan anneler ideal çocuğu, ‘uslu ve itaatkar’ olarak tanımlarken, eğitim düzeyi yüksek olan anneler ise ‘özerk ve kendine güveni yüksek olmalı’ diyor. Eğitim düzeyi yüksek anneler özgür kararlar alabilen, ancak ailesini dışlamayan çocuklar yetiştirmek istiyor” dedi.
Kadınlar Dini Metinlerin Yorumlarına Katkıda Bulunmalı
“Kadın ve Aile” konusunu dini açıdan ele alan ve uzmanlık alanı “tefsir” olan,Türkiye Diyanet Vakfı’ndan, Dr. Hafsa Fidan Vidinli, kadın ilahiyatçıların dini metinlerin yorumlanmasına müdahil olmasının öneminden bahsetti. Dini metinlerin yorumunun, yorumu yapan kişiye göre değiştiğine dikkat çeken Vidinli, “Bu durum bir yorum şiddeti ortaya çıkartıyor” dedi. Vidinli, Kur’an tefsiri denildiğinde aslında tefsircinin yorumunun dile getirildiğini, dini olanın yorumsal olduğunun,birçok mezhepten ve onlarca tefsirden anlaşıldığını dile getirdi.
Ataerkil zihniyet devam ediyor
Kadının toplum içerisindeki yerini siyasal açıdan değerlendiren İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu, ulus devletin en büyük vaadi olan eşit vatandaşlık söyleminin kadın ve erkek arasında da eşitliği içerdiğini, ancak pratikte böyle olmadığını söyledi. Türkiye’de, ataerkil zihniyetin, yasalar ve pratiklerle devam ettiğini dile getiren Çubukçu, kamusal alanda eşitsizliklerin sürdüğünü, ancak özel hayattaki eşitsizliklerin çok daha vahim olduğunu ifade etti.
Kadınlar düşük ücretle çalışıyor
Kadının iş gücündeki yerinin, gelir paylaşımındaki yerine oranla çok farklı olduğuna dikkat çeken İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raziye Selim, “Türkiye’de kadının iş gücüne katılımı yüzde 30 civarında. Kadın istihdamının sektörel olarak dağılımına baktığımızda ise çalışan kadınların yüzde 44’ünün tarım sektöründe olduğunu görüyoruz. Yani çoğu kadın aile işçisi statüsünde ücretsiz çalışıyor. Ayrıca kamu ya da özel sektörde çalışan kadınların ortalama ücretleri de erkeklerin ortalama ücretinden düşük” dedi.
Ailenin reisi artık erkek değil
Panelin son konuşmacısı İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi, Dr. Arzu Arıdemir, eski Medeni Kanun ile yeni Medeni Kanun arasında kadın haklarını karşılaştırdı. Eski Medeni Kanun’daki ‘ailenin reisi erkektir’ ifadesinin yeni Medeni Kanun’da yer almadığına dikkat çeken Arıdemir, “Yeni Medeni Kanun kadınlara eşit haklar tanımakla beraber, eşit sorumluluklar da yüklemiştir. Eski Medeni Kanun’da erkeklerin sorumlulukları daha fazlaydı. Ayrıca yeni Medeni Kanunla değişen en önemli konulardan biri mal rejimidir. 2002 yılından sonra evlenen ya da bu tarihten sonra mülk edinen eşler, boşanma durunda mal varlığını eşit olarak bölüşmektedirler” dedi.
İlgili Haberler
Emeklilikte Tarihe Takılanlar Derneği Devlet Bahçeli’yi makamında ziyaret etti
Saddam Gerçekten Bir Devlet Adamı Mıydı?
Maltepe’de Cumhuriyet’in 101’inci yılı coşkuyla kutlandı
Cumhuriyet’in 101. Yıl Dönümü Kartal’da Bengü konseriyle Coşkuyla Kutlandı
Kartal Belediyesi’nde Grev Pankartı Asıldı Grev Resmen Başladı
Tuzla’da Cumhuriyet Bayramı kutlamaları coşkuyla gerçekleştirildi