Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan kamu çalışanlarının ücreti ve yoksulluk sınırı konusundaki konuşmasında :
“Yedinci senesini doldurup sekizinci yılına giren AKP iktidarlarının kamu çalışanlarının (memurların) ücreti konusunda bugüne kadar en küçük bir şekilde de olsa iyi istikamette bir değişme göstermeyen temel politikası kısaca şu olmuştur:
1: Kamu çalışanlarının ücretleri her sene enflasyon karşısında belirli bir miktar düşürülmüş, böylece, azar-azar, dilim-dilim doğrar gibi, sonuçta, sefalete zorlanan bir kamu çalışanı kesimi yaratılmıştır.
2: Ayrıca, “düşük ücretliye daha yüksek oranda zam” gibi ilk bakışta sevimli gözüken yanlış uygulamalarla, kıdem farkları kırpıla kırpıla anlamsızlaştırılmış, birçok iş kolunda, yeni elemanlar ile 15-20 yıllık tecrübeli elemanlar arasındaki fark ehemmiyetsiz denecek seviyelere çekilmiştir. Kaldı ki, “yüksek ücretli” denen kesimin de müsteşar, genel müdür ve ¼’deki profesörün dışındaki tamamı yoksulluk sınırının altında maaş almaktadır.
3: Yine ayrıca, bunun yanında, kamu çalışanlarının sosyal hakları da muntazaman, hiç aksatmadan kırpılmakta, kesilmektedir. Söz gelimi, bilhassa sağlık hizmeti gibi, gerçekten tam anlamıyla hayatî bir konuda, ilaç yüzdelerinden hastane yüzdelerine varıncaya kadar önemli kalemlerde sürekli kesintiler yapılmıştır ve yapılmaya da devam edilmektedir.
4: Kamu çalışanları içinde en büyük dilimi oluşturan eğitim-öğretim çalışanları da çok mağdur edilmiş; öğretmenler, “kadrolu öğretmenlik”, “sözleşmeli öğretmenlik”, “ücretli öğretmenlik” ve “vekil öğretmenlik” şeklinde taksim edilen dört ayrı kategoride istihdam edilmiş ve bu meslek şiddetli bir erozyona tabi tutulmuştur.
5. Genel olarak bakıldığında görülen manzara ise şudur:
AKP’nin yedi yıllık iktidarı döneminde gelir dağılımı dengesi büsbütün bozulmuş, orta sınıf erimiş, üstte bu ülkenin kaymağını yiyen bir “yiyici sınıf” türemiş, buna karşılık bir de altta, aldığı ücreti ile geçinmeyen kamu çalışanı (memur), esnaf ve işçi sınıfı ortaya çıkmış, arada bulunan ve her ülke gibi Türkiye’nin de omurgasını oluşturan “orta sınıf” erimiştir.
6: Ve tabiî bir de, Türkiye’nin gizli köleleri işsizler de bu iktidar döneminde görülmemiş sayılara ulaşmıştır
Türkiye Kamu-Sen ARGE Merkezi tarafından yapılan bir araştırmanın verdiği sonuca göre:
2009 yılı Aralık ayı sonu itibarıyla çalışan tek kişinin “açlık sınırı” 1.105 Lira 62 Kuruş olmuştur. “Yoksulluk sınırı”nın ise 2.891,52 TL olduğu tespit edilmiştir.
Çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı ise 1.445,91 TL olmuştur.
Araştırma, dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasının 649,38 TL olduğunu göstermiştir. Aralık 2009 itibarı ile ortalama 1.321,2 TL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının % 49,15’ini oluşturmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde bulunan konut gideri ise Aralık 2009 ortalama maaşının %35,79’una denk gelmiştir. Buna göre bir memur, ortalama maaşının % 84,94’ünü yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kalmıştır. Diğer ihtiyaçlarını karşılamak için ise maaşının % 15,06’sı ile yetinmiştir. Memur maaşları zorunlu harcamalar karşısında bir ayda %1,18 değer kaybetmiştir. Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için Aralık 2009 maaşından geriye yalnızca 198,98 TL kalmıştır.
Yukarıdaki gerçeklerin aksine; Hükmetin memur maaşlarına 2010 yılının birinci ve ikinci altı ayları için yaptığı yüzde 2,5 artı 2,5 zamla bazı unvanlardaki maaş artışları sosyal yardımlar hariç şöyle olacak:
Unvan Derece Ocak 2010 Temmuz 2010
Başbakanlık müsteşarı (25 yıl) 1/4 4725,51 4834,65
Pratisyen tabip (16 yıl) 1/1 1847,89 1894,09
Avukat (16 yıl) 2/1 1785,03 1829,66
Mühendis (16 yıl) 2/2 2122,35 2175,41
Öğretmen (16 yıl) 3/1 1433,38 1469,22
Şube müdürü (16 yıl) 3/2 1350,86 1384,64
Memur (yüksekokul) (16 yıl) 3/2 1155,64 1184,54
Müezzin, imam, hatip (16 yıl) 3/2 1328,95 1362,18
Memur (lise) (16 yıl) 6/1 1100,40 1127,91
Şoför (lise) (16 yıl) 6/1 1100,40 1127,91
Hemşire, ebe, sağlık memuru (16 yıl) 6/3 1267,32 1299,01
Hizmetli (ilkokul) (16 yıl) 9/2 1061,56 1088,10
Hizmetli (yeni işe giren) 15/1 1044,29 1070,40
Hükümet tarafından S.S.K, BAĞ-KUR ve Tarım Emeklisinin: en düşük aylığına % 20.4, en yüksek aylığına % 4.5 oranında zam yapılarak; 601.- TL olan en düşük S.S.K Emekli Aylığı 683.-TL’ye, en düşük Tarım S.S.K Emekli Aylığı 480.- TL, en düşük BAĞ-KUR Emeklisi aylığı 555.- TL’ye, en düşük BAĞ-KUR Tarım Emekli Aylığı 380.- TL’ye çıkıyor. Memur Emeklisi de % 2,5 zamma talim ediyor. Emekliler arasında bu ayırım neden? Memur Emeklileri neden cezalandırılıyor?
Tüik’in Enflasyonu % 6,53
Gerçek Enflasyon % 31,15
683.- TL olan bir S.S.K Emekli aylığı ile Emeklinin geçinemeyeceği; Ankara’da en ucuz gecekondu kirasının 250 TL, İstanbul’da da 400 TL olduğu, bunun elektrik, su ve diğer giderleri ile alınan paranın % 70’inin gideceği, geriye kalan para ile de nasıl geçinebileceğini? bir bilen varsa açıklasın. Bugüne kadar Kredi kartları ile hayatlarını sürdürebilen emekliler yapılan ve yeni yapılacak zamlarla iflasını ilân edecek, Batmayan Bankalar, Batık emeklileri icra dairelerinde süründürecek, Ömrünün son deminde Emekliler perişanları oynayacaklardır.
Açıkça görülmekte olduğu gibi, Müsteşar, Profesör ve Genel Müdür dışında bütün devlet memurları yoksulluk sınırının altında maaş almaktadırlar! Memurların azımsanmayacak kesimi ile emeklilerin tamamı açlık sınırının altında maaş almaya mahkum edilmiştir.
Fazla söze ne hacet!
Bundan daha mükemmel olamaz!
İşte AKP iktidarı!
İşte kamu çalışanı!
İşte emekli!
İşte “orta sınıf”!
Bu bildiride son olarak dile getirmek istediğimiz bir husus da, Hükümet’in sendikalardan duyduğu rahatsızlıktır. Sendikaları âdeta “işlerine çomak sokan oyunbozanlar” gibi gören Hükümet, sendikaların gücünü kırmak için elinden geleni yapmaktan geri durmamakta, vaktinde verilen sözlerini hatırlarına bile getirmek istememektedirler. Hatta memurların 10 TL’lik Toplu Görüşme Primi kazanımını gasp etmekten bile utanmamaktadırlar
Nitekim Başbakan Sayın Erdoğan, seneler öncesinde vermiş olduğu “grev ve toplu sözleşmeli sendikal hakları” hatırına bile getirmek istememektedir.
Bu noktada, Türkiye Kamu-Sen olarak Hükümet’e bir sözümüz olacak:
Siz hiçbir sözünüzü ve imzaladığınız yükümlülüklerinizi hatırlamak istemiyor olabilirsiniz; fakat biz sizi hiç unutmayacağız, hep hatırlayacağız?”şeklinde açıklama yaparak sözlerini “Ama nasıl bir hatırlama olacak bu? Bir düşünün bakalım?” sonlandırdı.
Türkiye Kamu-Sen
İstanbul İl Başkanı
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
İlgili Haberler
Başkan Yüksel, Kartal’da o bölgeyi akıllı bir kent yapmayı planlıyoruz
Kerkük’ün Türk kimliği değiştiriliyor!
Kartal Belediyesi kreşlerinde “Yes To Science” bilimsel eğitim projesi uygulanıyor
Kayıt Dışı Korsan Çalışan Elektrikçilere Dikkat Edin
Kartallı Çocuklara Maker Atölyeleri Başladı
Yeşilay Bağımsızlık Seferberliğine Başlıyor