SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

BİR DOST MEKTUBU

Yayınlanma:
ABONE OL
BİR DOST MEKTUBU

 

Bu hafta değerli bir dostumdan gelen ve beni çok etkileyen bir mektubu sizlere sunuyorum.

Sevgili Berhan’cığım, Merhaba;

İnsanları birbirlerine yaklaştıran bir şey mutlaka vardır. Ortak bir taraf vardır. Yan yana gördüğümüz iki insanın ortak bir tarafı mutlaka vardır. Bu ortaklığın ne olduğu önem taşıyabilir.

Benim böyle,  ataklar halinde sana kendimi yakın hissediyor olmamda da bir ortak yan var. Onun ne olduğunu ben anlıyorum. Farkındayım.

Çok şey anlatmak ve yazmak istiyordum.

Her gün bir şeyler öğrenmekle hayatım geçti. Yorucu oldu ama yorgunluklar daha ziyade düşünmekle alakalı oldu. Bunun bir hastalık olduğuna inanıyorum. Kimi insanın şeker hastalığı, kimi insanın akciğer kanseri hastalığı oluyor kimi insanda da zihinsel ve kalbi hastalıklar oluyor.

Aslında insanlara kusur bulmak biraz zor, Allah yaratmamış mı?

Geçen gün kendi kendime dedim ki “Allahın boyu 23 milyon kilometre olabilir mi?”

Bir Allaha inandığımı söylüyorsam da günün her saatinde O Allahın güneşi de yaratmış, yaratabilmiş, yoktan var etmiş bir Allah olduğunu hatırlıyor değilim.

Bu gerekli olabilir veya olmayabilir. Bunlar aklıma geliyor. İşte bunun bir hastalık olduğunu düşünüyorum.

Bazı insanlar senin çok güzel tahlil ettiğin gibi hırs ve kazanmak duygularını çok ön plana çıkarmış olabiliyorlar. Dost musun, değil misin anlaması 25 yılını alabiliyor.

Acaba biraz daha param olsaydı, mesela 5×5 bir jipim, Bodrum’da-İzmir’ Çeşme’de yazlığım ve İstanbul Maslak’ta deniz manzaralı bir dairem olsaydı da bunları yazar mıydım?

Daha önce başkaları tarafından da dile getirildiği gibi yaşadığımız hayat içinde şu anda paradan daha büyük bir güç yok. Öyle gözüküyor. Bir farkla ki para sahibi olanlar canlarını garantiye alabilmiş değiller. Hiç beklemedikleri bir yönden ölüm onlara yanaşabiliyor.

O zaman inançlı kalmaya devam ediyorum.

Aynanın karşısına geçip kendime baktığımda ortalama olarak iyi kalpli ve çalışkan olduğumu görüyorum. Ama dünyada sağlam gözüken bir yerim olmadı, tuhaf düşmanlıklar ve sevgisizliklere maruz kaldım. Ama bu konuda yalnız olduğumu düşünmüyorum. Hemen her iş kolunda benzer olayların başka bazı insanlar içinde vaka olduğuna şahidim.

Bir defasında Nuray Mert,  Mehmet Ali Yılmaz hakkında şöyle bir cümle yazmıştı, kulaklarımda hep çınlar: “bu memlekette Mehmet Ali Yılmaz bakan oldu, ne hazırlığı varmış?”

Devlet ve makam işlerinin hayatımızdaki başka bazı kısmetler gibi kısmetten ibaret olduğunu anladım. Bunu bir gün hastaneye girdiğimde anladım. Baktım ki bir sürü insan sedyelerde ben ise doktorum. Dedim ki bu insanlardan herhangi biri hasta olmayı seçmiş olamaz. O halde sen de doktor olmayı seçmiş değilsin.

Kendime bazen şunu soruyorum “yaşadıklarını ver karşılığında maddi olarak ne istersen verelim”. Hayır. İstemem.

Bazen,  olanların,  hayatımıza olan katkısını kitap okumaya benzetiyorum. Yediğimiz yemeklerin hepsini midemizde tutmadığımız gibi okuduklarımızın da hepsi aklımızda kalmıyor. Ancak biz onlarla bir olgunluğa ve gelişmeye yöneliyoruz. Bunu Şopenhaver’den öğrendim.

Çok zaman geçti ve biraz yaşlandık. Dişlerimiz, saçlarımız biraz anlatıyor.

Âşık Veysel demiş ki “teneşire çıkanaca gine onda ümit yaşar”.

Yazdıkların ve yazılarınla ilgili olarak, yukarıdaki nedenlerle kişilere yönelik eleştiri yapmamanı sana daha çok yakıştırır oldum. Sana bazı yayın organlarının bu şansı vermiş olması az bir şey değil. Onu farklı kullanman gerektiğini düşündüm. Ama İsmet Özel’in Zor Zamanda Konuşmak adlı kitabındaki köşe yazarlığı ile alakalı metni de okumanı isterim. İnsanlar nabızlarına uygun şerbet de istiyor olabilirler ve öyle yazmadığın takdirde seni okumayı heyecanlı bulmayabilirler. Ama önemli olan halkın heyecanı olmasa gerek. Önemli olan halkın heyecanı olduktan sonra, kendilerine karşı yenik düştüğümüzü hissettiğimiz insanlar çok başarılı. O zaman biz bunu niye kabul etmiyoruz?

Niye bu mektubu ben sana yazıyorum?

Ankara’da çalıştığım günlerde, eğer ülkemiz bu hastanenin yönetildiği gibi yönetiliyorsa çok kötü demiştim. Oradan ayrılmak istedim. Ayrıldım. Ama şimdi iyi bir durumda değilim gibi gözüküyor.

Çok önemli bir bürokrata gıyabında ana-avrat küfür eden bir adamın daha sonra,  o bürokratın en yakın adamı sayıldığına gözlerimle şahit oldum.  

Aynı bürokrat Erzurum günlerimde haftanın hemen her günü beni evine götürüp bamya yediriyordu ama Ankara’da kapısında 2 saat bekledikten sonra görüşemeden ayrıldım. Beni 1 kere bile aramadı:  “Abdullah nasılsın?”

Fakat diğer yandan ben kendimi kemik bekleyen bir köpek kadar aşağı da gördüm. İçimde bir sarkaç gibi gidip gelen bir şey oldu. Hala daha gidip gelir.

İşte kimi zaman sarkaç yükselip senin gibi düşünen insanlara yaklaşıyor. Kimi zaman alçalıyor.

Feridüddin Attar da diyor ki “değil meczuplara nursuz ve pirsizlere bile BAKSAN hepsinin de mazur olduğunu görürsün.”

Vesselam.

AHMET BERHAN YILMAZ

author avatar
Ahmet Berhan Yılmaz

İlgili Haberler

Dünyadan
09 Nisan 2024
Irak’ın Sahipsiz (Üçüncü) Unsuru; Türkmenler

Irak, farklı etnik ve mezhep gruplarından oluşan değişik oluşumların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Tipik Ortadoğu ülkesi olan Irak’ta yaşayan farklı etnik-mezheplere mensup olan her bir toplumun kaderi, arkasında olan farklı ülkelerin desteğine bağlıdır. Tipik Ortadoğu ülkesi demenin de anlamı budur. Örneğin, Iraklı Kürtlerin arkasında ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği var, Iraklı  Şiilerin arkasında […]

Dünyadan
30 Mart 2024
Zararın Neresinden Dönersen Kârdır

2017 yılında Türkmen “stratejisinde” köklü bir değişim yapıldı. Yani, 1995 yılından 2017 yılına kadar olan süre içerisinde yapılanların tümü bir tarafa bırakılarak yeni bir döneme geçildi. Başka bir değişle, sil baştan başlamak oyunu misali Türkmen siyasi harekatındaki ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemin kapatıldığı bir dönem olarak Türkmen siyasi tarihine geçti. Değişen bu “strateji” […]

Nerden Tutarsan Elinde Kalır
Dünyadan
22 Mart 2024
Nerden Tutarsan Elinde Kalır

Ferhat Sengaw, beynini, kalemini, iradesini dış mihraklara kiralayan, onların maşası olup talimatları doğrultusunda Iraklı Türkmenlerin tarihine, varlığına ve geleceğine düşünür kisvesi altında medya aracılığıyla hakaret eden sünepe ve pespaye bir Iraklı Kürt yazarıdır. Yukarıda bahsi geçen sünepeye, Hasan Turan başkanlığındaki ITC imzalı verilen cevap “Iraklı oluşumların arasındaki kardeşliği bozmaya yönelik yalan içerikli açıklamaları kınıyor, mahkemeye […]

Genel
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]