SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Batılılar insanlık sınavında yine sınıfta kaldı…

Yayınlanma:
ABONE OL
Batılılar insanlık sınavında yine sınıfta kaldı…

insani yardım yalanı ile bir ülkeyi yutmaya çalışıyorlar. 1969dan beri ülkesini yöneten ama artık ne halkının ve ne de dünyanın beklentilerine cevap veremeyen Libya lideri Kaddafi uluslar arası sistem tarafından hedef seçildi. 19 Mart’tan itibaren ülkesi dünyanın en gelişmiş füzeleri ile bombalanıyor.

Peki neden?

Devrimi yaptığı yıllarda ülkesi sözde bağımsız bir devlet görünümünde olmasına rağmen, 1911 yılından beri Libya’yı sömüren İtalyan’ların adeta oyuncağı idi. Libya halkı çöllerde yaşamaya mahkûm edilmiş, zengin petrol kaynakları ise batılılar tarafından yağmalanmaktaydı. Devrimden sonra, ülke kaynaklarını millileştirerek başta İtalyanlar olmak üzere batılı güçler ile karşı karşıya gelen Kaddafi kısa sürede istenmeyen adam hatta “çılgın, deli lider” damgasını yedi. O da ona biçilen bu rolü benimsedi.

Artık davranışları tahmin edilemeyen bir lider olmaya başladı. Amerika başta olmak üzere batılı devletler bu durumundan hep istifade ettiler. Zaman zaman köşeye sıkıştırıldı, bazen de tamamen kendi haline bırakıldı. Bütün bunlar olurken Libya halkının ne düşündüğü sorulmadı bile..

Dünyanın ciddi ekonomik krizlerden geçtiği bir dönemde adeta rezerv olarak tutulan Libya petrolleri paylaşılmak isteniyor.

1969 dan beri ülke kaynaklarını halkının hizmetine sunmakla birlikte, birçok diktatör gibi şeffaf olamayan Libya lideri Kaddafı, geleneksel sistemini muhafaza eden kimi kabilelerin muhalefeti ile karşılaştı. Aslında bu yeni bir durum değildi ve Libya buna alışkındı. Kaddafi’nin bütün baskı ve hatta zulmüne rağmen kendi meselelerini kendileri çözebilirlerdi, ama bu sefer böyle olmadı.

Batılıların Kuzey Afrika’da soğuk savaş yıllarında yarattığı sistemler de bir bir çökmeye başlamıştı. Önce Tunus ardından Mısır.  Bu iki örnekte inisiyatifi kaçıran Batı ve Amerika kendileri için yeni bir fırsat yaratmak istediler. Bu iki ülkenin diğer ülkelerde doğurabileceği etkileri kontrol altına almak istediler. Bahreyn örneğinde olduğu gibi oradaki gelişmeleri dünyanın gözünden sakladılar; buna karşılık Libya’yı öne çıkararak, oradaki olayları olduğundan farklı ve fazla gösterdiler. Bunun en bariz örneklerinden bir tanesi de gerçekten askeri değil insani yardıma muhtaç olan Yemen’dir. Orada insani ihtiyaçtan doğan basit taleplerin bile karşılanması konusunda kılını kıpırdatmayan uluslar arası sistemin Libya konusunda aldığı kararın güvenirliliği tartışmalıdır.

Tarihte her başı sıkıştığında ve iç problemler ile boğuştuğunda Fransa’nın Kuzey Afrika’ya müdahale ettiğini hepimiz biliyoruz. Kısa bir süre önce ülkesindeki ekonomik krizi Libya lideri Kaddafi ile geliştirdiği ilişkilerle atlatmaya çalışan Fransa bu işte başı çekti. Bingazi’deki muhalefeti yönlendirdi. Bir kardeş katliamına sebep olacak olayları başlattı. Sonra insani yardım (!) gerekçesi ile büyük bir katliam hareketini başlattı. Amerika da ayni fikirde idi. Zira uzun yıllar ambargo altında tuttuğu Libya’dan ambargoyu kaldırdığında petrolden istediği payı tam olarak alamamıştı. Hala Kaddafi kendi başına hareket ediyor ve petrol piyasasının istikrarını bozuyordu. Cezalandırılması gerekmekteydi.  Fakat, Amerika Afganistan’da, Irak’ta başarısız olduğu, her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdığı, milyonlarca insanın kanını akıttığı için bu işte önde görünmek istemedi ve ilk defa Fransa’nın kuyruğuna takıldı.

Yüzlerce üyesi olan Birleşmiş Milletler ise, böyle önemli bir kararı sadece güvenlik konseyindeki on üyenin oyu ile onaylayarak aynı suça iştirak etti. Bosna Hersek’te, Irakta ve daha pek çok olayda yanlış adımlar atan fakat uluslararası meşruluğu kendinden menkul olan bu kararların gelecekte yargılanacağı şüphesizdir. BM meşruluk şemsiyesi ile Libya’daki bu hareketi onaylamakla aslında bir insanlık suçu işlemektedir.  Dünya’da daha önce yaşanan olaylarda ağır davranan, halen pek çok yerde yaşanan daha ağır örnekler karşısında kılı kıpırdamayan BM, bu sefer liderleri ile olan problemlerini kendi başlarına çözme fırsatı vermeden hızlı bir biçimde aldığı 1973 nolu karar ile Libya halkının başına bombaların yağdırılmasına imkân verdi. Tarih, Kaddafi’nin değil Libya halkının cezalandırılmasına sebep olan 1973 nolu kararı hiçbir zaman affetmeyecektir. Maalesef bu güne kadar hiç bir soruna çözüm olamamış olan Arap Birliği teşkilatı da bu işe ikna edilerek suça ortak edilmiştir.

Libya’da bir iç karışıklık olduğu doğrudur. Ayrıca Kaddafi’nin muhalefete karşı zalimce davrandığı da doğrudur. Ama çözüm kapıda idi ve Libya halkına fırsat verilse kendi çözümlerini üretecekti. Fakat buna imkân verilmedi. Zira sözde koalisyon ortakları yeni bir Irak yaratarak gözlerini diktikleri kaynakları aralarında bölüşebilmek tamahkârlığı ile kasıtlı acele ettiler ve Kaddafi’nin zulmünden daha büyük bir zulme, katliama giriştiler. Fransa vatandaşlarının yüzde onuna yakını Müslüman kökenlidir.

Fransa’da bu insanlardan vergi aldığı halde onlara hiç kimse hesap vermemekte ve onlar da Fransız Parlamentosunda temsil edilmemektedir.  Peki, soruyoruz, BM bunu bahane ederek, Fransa’ya müdahale edebilir mi?

İleri sürülen insani yardım iddiası tamamen yalandır, yaşanan bir İnsanlık dramıdır. Her milletin olduğu gibi Libya halkının da kendi kaderini belirleme hakkı vardır. Meşru bir devletin iç işlerini, bahane ederek yapılan tecavüzü tarih ve bizler asla affetmeyeceğiz. Libya’ya atılan her bomba insanlığa atılan bir bombadır.

Türk Milleti olarak eskiden olduğu gibi şimdi de Libya halkı ile dayanışma içinde olduğumuzu ilan ediyoruz. Tıpkı, onların, Kıbrıs konusunda dünyanın Türkiye’ye ambargo uyguladığı zaman yanımızda oldukları gibi biz de onların yanındayız. Ayrıca unutmamalıyız ki Libya bir Müslüman ülke olduğu kadar halkının yüzde otuza yakını da Anadolu kökenli Türklerdir. Bu durum duyarlılığımızı bir kat daha arttırmaktadır.

 

Türkiye Kamu-Sen

İstanbul İl Başkanı

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

author avatar
M. Hanifi Bostan

İlgili Haberler

Dünyadan
09 Nisan 2024
Irak’ın Sahipsiz (Üçüncü) Unsuru; Türkmenler

Irak, farklı etnik ve mezhep gruplarından oluşan değişik oluşumların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Tipik Ortadoğu ülkesi olan Irak’ta yaşayan farklı etnik-mezheplere mensup olan her bir toplumun kaderi, arkasında olan farklı ülkelerin desteğine bağlıdır. Tipik Ortadoğu ülkesi demenin de anlamı budur. Örneğin, Iraklı Kürtlerin arkasında ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği var, Iraklı  Şiilerin arkasında […]

Dünyadan
30 Mart 2024
Zararın Neresinden Dönersen Kârdır

2017 yılında Türkmen “stratejisinde” köklü bir değişim yapıldı. Yani, 1995 yılından 2017 yılına kadar olan süre içerisinde yapılanların tümü bir tarafa bırakılarak yeni bir döneme geçildi. Başka bir değişle, sil baştan başlamak oyunu misali Türkmen siyasi harekatındaki ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemin kapatıldığı bir dönem olarak Türkmen siyasi tarihine geçti. Değişen bu “strateji” […]

Nerden Tutarsan Elinde Kalır
Dünyadan
22 Mart 2024
Nerden Tutarsan Elinde Kalır

Ferhat Sengaw, beynini, kalemini, iradesini dış mihraklara kiralayan, onların maşası olup talimatları doğrultusunda Iraklı Türkmenlerin tarihine, varlığına ve geleceğine düşünür kisvesi altında medya aracılığıyla hakaret eden sünepe ve pespaye bir Iraklı Kürt yazarıdır. Yukarıda bahsi geçen sünepeye, Hasan Turan başkanlığındaki ITC imzalı verilen cevap “Iraklı oluşumların arasındaki kardeşliği bozmaya yönelik yalan içerikli açıklamaları kınıyor, mahkemeye […]

Genel
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]