SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Türk Eğitim Sen Olarak YÖK Başkanı İle Görüştük!

Yayınlanma:
ABONE OL
Türk Eğitim Sen Olarak YÖK Başkanı İle Görüştük!

ÖNE ÇIKAN TALEPLERİMİZ

ü  Yeni YÖK Kanun Tasarısında İdari Personel Yok Sayılamaz

ü  Üniversite Konseyleri Yeni Bir Baskı Aracıdır, Kabul Edilemez

ü  Üniversiteler Kurumsallaşmış ve Kurumsallaşmamış Şeklinde Ayrıştırılamaz

ü  Yabancı Üniversitelere Vize Verilemez

ü  Üniversite Rektörünü Üniversite Çalışanları Seçmelidir

ü  Akademik Faaliyet Puanı Getirilecekse, Bunun Net, Açık ve Anlaşılır Objektif Kriterlerle Ortaya Konulması Gerekir

ü  50/d Kadrosundaki Araştırma Görevlilerinin İş Güvenceleri Sağlanmalıdır

ü  Doçentliğe Yükselmek İçin Yabancı Dil Engel Teşkil Etmemelidir

ü   Türkçenin Bir Bilim Dili Olduğu Vurgulanmalıdır

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen

İstanbul İl Başkanı

Görüşmenin Ayrıntıları Şöyledir:

“Genel Başkan İsmail KONCUK, YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan ÇETİNSAYA’nın daveti üzerine bugün YÖK Merkez binasında Başkan ve Yürütme Kurulu üyeleriyle bir araya geldi.

Kamuoyuna açıklanan YÖK yasa tasarısı üzerine gerçekleştirilen görüşmede; Genel Sekreter Musa AKKAŞ, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Talip GEYLAN, Genel Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri Yaşar ŞAHİNDOĞAN ile YÖK Yürütme Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Mehmet ŞİŞMAN ve Prof. Dr. Durmuş GÜNAY da hazır bulundular.

Görüşmede yaptığı konuşmada, mevcut YÖK yapısının bir değişikliğe ihtiyaç duyduğunu ve bu anlamda yapılan çalışmanın geç kalınmış bir adım olduğunu ifade eden Genel Başkan Koncuk, YÖK Başkanı Çetinsaya ve ekibine bu süreci başlattıkları için teşekkür etti.

YÖK’ün yapısının ve işlevinin kurulduğu günden bu yana tartışıldığını belirten Koncuk, şimdi gündeme getirilen değişikliğin yeni tartışmalara meydan vermeden, ihtiyaçlar ve beklentiler dikkate alınarak gerçekleştirilmesi gerektiğini aksi takdirde yaşanan sıkıntıların artarak devam edeceğine vurgu yaptı.

Tasarı üzerine genel değerlendirmelerini aktaran Genel Başkan İsmail Koncuk, sendika olarak düzenleyecekleri Üniversite Çalıştayı’nda da konunun tüm detaylarıyla ele alınacağını ve sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılacağını ifade etti.

Tasarının iyi niyetle hazırlanmış bir çalışma olarak gördüklerini söyleyen Genel Başkan, bazı yönleri itibariyle ise tasarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini, üniversite çalışanlarının ve üniversitelerimizin beklentileri doğrultusunda tasarıya müdahaleler yapılması gerektiğine dikkat çekti.

Tasarıda üniversitelerde görev yapan idari çalışanların gözden kaçırıldığını işaret eden Genel Başkan, “İdari kadroda görev yapan personel, üniversitenin eğitim hizmetinin önemli bir parçasıdır. Bu personeli gözden ırak tutan bir yeni yapılanmanın daha verimli bir üniversite oluşumuna sonuç olmayacağı aşikârdır. Sendika olarak tasarıya dönük olmazsa olmaz ön koşullarımızdan bir tanesi, idari personelin hak ettiği şekilde yeni yapılanmada beklentilerinin karşılanmasıdır.” dedi.

YÖK’ün üniversitelerin üzerinde bir baskı unsuru olarak değil, bir planlama ve koordinasyon kurulu olarak yapılandırılmasının faydalı bir adım olacağına dikkat çeken Genel Başkan, üniversitelerin idari yapılanmasına eklenecek Üniversite Konseyleri oluşturulmasına yönelik tereddütleri dile getirerek, üniversite konseylerinin akademik personel ve üniversite üzerinde yeni bir baskı mekanizması olabileceği endişelerini ifade etti. Bu konuda hemen hemen tüm üniversite çevresinden olumsuz bir yaklaşım olduğunu belirten Genel Başkan, ayrıca üniversiteleri kurumsallaşmış ve kurumsallaşmamış şeklinde nitelik olarak ayrıştırmanın da doğru olmadığını vurguladı.

Tasarıyla oluşturulacak olan değişik kurulların oluşumunu da eleştiren Koncuk; donanımı, vizyonu, arka planı ve meşguliyeti dahi gözetilmeden en çok vergi verenleri dahi kurul ve konsey üyesi yapan tasarının; eğitimdeki en büyük sivil toplum kuruluşu olan sendikaları yok saymasının kabul edilemeyeceğini ifade etti. Katılımcılıktan ve demokratik temayüllerden korkulmaması gerektiğini söyleyen Koncuk, üniversitede en çok üyesi bulunan sendikanın kurul ve komisyonlarda mutlaka bulunması gerektiğini belirtti.

Tasarıyla özel üniversite açılması ve yabancı üniversitelerin ülkemizde kurum açmasına da imkân sağlandığını söyleyen Koncuk, “Ülkemizi bir eğitim üssü yapmak ve yabancı öğrencileri ülkemize çekmek amacını anlıyor ve yanlış bulmuyoruz. Ancak bunu kendi üniversitelerimizi yükselterek de yapabiliriz. Bu amaç için yabancı üniversitelere vize verilmesinin başka sakıncalar doğurabileceğini düşünüyoruz. Ayrıca günümüzde zaten Devlet üniversitelerinin yanı sıra vakıf üniversiteleri de üniversite eğitim hayatımızda yerini almıştır. Bunun yanı sıra özel üniversite kurulmasına da gerek yoktur. Ticari kaygılarla kurulacak üniversiteler ve ticari hedeflerle oluşturulacak ücret politikalarıyla devlet üniversitelerinin akademik kadrolarının boşaltılması riskini gözden kaçırmamak lazımdır. Bu hususa da sendika olarak özellikle dikkat çekmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

Akademik Faaliyet Puan uygulamasının muhtemel sakıncalarına da değinen Genel Başkan Koncuk, “Üniversiteler arası rekabete ve dolayısıyla eğitim kalitesinin yükseltilmesine olumlu katkı sunabileceğini fakat bu konunun tereddütlere meydan vermeyecek ve iltimas, adam kayırma ve başka ilişkilere zemin oluşturmayacak şekilde; net, açık ve anlaşılır objektif kriterlerle ortaya konulması gerekmektedir.

Statüsü ne olursa olsun rektör ve dekanların mutlaka seçimle işbaşına gelmesi gerektiğini söyleyen Genel Başkan Koncuk, “Üniversitelerimiz demokrasinin mihenk noktası olmalıdır. Demokrasinin gereklerinden üniversiteleri mahrum bırakmamak ve bundan korkmamak lazımdır. Üniversite rektörünü, bizatihi üniversitenin çalışanlarının iradesi tayin etmelidir. Üniversitede görev alan tüm akademik ve idari personelin oylarıyla en çok oyu alan aday atanabilmelidir. Bunun dışında herhangi bir kurula rektörü tayin yetkisinin verilmesi demokratik bir tutum olmayacaktır. Buna kesinlikle müsaade edilmemelidir.” dedi.

50/D’ye göre görevlendirilen Araştırma Görevlilerinin iş güvencelerinin sağlanması gerektiğine de değinen Genel Başkan, istihdam kaygısı yaşayan bir insanın sağlıklı bir akademik çalışma yapamayacağını ifade etti.

Özellikle Yardımcı Doçentlerin yaşadığı yabancı dil şartının da akademik çalışmalara bir engel teşkil ettiğini söyleyen Genel Başkan  Koncuk, “Biz sendika olarak yabancı dilin iyi derecede öğretilmesini kesinlikle savunuyoruz. Ancak Doçentlik bilim sınavı önünde dil şartı bir engel olmamalıdır. Akademisyenlerimizi dil öğrenmeye ve kullanmaya teşvik edici tedbirler geliştirilmelidir; ama bu şartın, kişinin akademik hayatını akamete uğratmasına neden olunmamalıdır. Dil sınavı kaldırılmalıdır. Eğer bu mümkün olmuyorsa 65 olan baraj 50’ye düşürülmeli ve değerlendirme de okuma, anlama ve çeviri yapabilme becerisi üzerinden yapılmalıdır. Ayrıca yeni YÖK kanununda Türkçenin bir bilim dili olduğu mutlaka açık bir şekilde vurgulanmalıdır.” Şeklinde konuştu.

Kamuoyunda YÖK yasa tasarısının olması gereken mecradan saptırılmasına ve gerektiği gibi tartışılmamasına neden olacak tutumlardan da sakınılması gerektiğini ifade eden Genel Başkan, mevcut kanunun amaç ve ilkeler bölümünde yer alan başta Atatürk ilke ve inkılâpları olmak üzere, milli ve manevi değerlere vurgu yapan hususların aynen korunması gerektiğini söyledi. Aksi bir tutumun gereksiz ideolojik tartışmalara zemin oluşturacağının ve yasanın hak ettiği zeminde ele alınmasına engel olacağının gözden kaçırılmaması gerektiğini ifade etti.

YÖK Yasasını değiştirilmesi iradesinin dahi önemli bir adım olduğunu belirten Genel Başkan İsmail Koncuk Çetinsaya ve ekibini bu iradelerinden dolayı tekrar tebrik ederek, Türk Eğitim-Sen’in ülkemiz ve eğitim hayatımız için atılacak her doğru adımı sonuna kadar destekleyeceğini; kaygı ve eleştirilerini de her zaman ve her makama karşı dile getireceğini ifade etti.

Genel Başkan görüşmede dile getirdiği genel değerlendirmelerin yanı sıra, sendikanın tasarıya dair öneri, görüş ve eleştirilerini yazılı olarak da YÖK Başkanlığı’na sunacaklarını ifade etti.

Genel Başkan, 15-16 Aralık 2012 tarihinde düzenlenecek Üniversite Çalıştayı’na  YÖK Başkanı Çetinsaya’yı davet ederek, YÖK’ün kurum olarak Çalıştayda temsil edilmesinin sürece olumlu katkı sunacağını belirtti”.

 

author avatar
M. Hanifi Bostan

İlgili Haberler

Dünyadan
09 Nisan 2024
Irak’ın Sahipsiz (Üçüncü) Unsuru; Türkmenler

Irak, farklı etnik ve mezhep gruplarından oluşan değişik oluşumların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Tipik Ortadoğu ülkesi olan Irak’ta yaşayan farklı etnik-mezheplere mensup olan her bir toplumun kaderi, arkasında olan farklı ülkelerin desteğine bağlıdır. Tipik Ortadoğu ülkesi demenin de anlamı budur. Örneğin, Iraklı Kürtlerin arkasında ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği var, Iraklı  Şiilerin arkasında […]

Dünyadan
30 Mart 2024
Zararın Neresinden Dönersen Kârdır

2017 yılında Türkmen “stratejisinde” köklü bir değişim yapıldı. Yani, 1995 yılından 2017 yılına kadar olan süre içerisinde yapılanların tümü bir tarafa bırakılarak yeni bir döneme geçildi. Başka bir değişle, sil baştan başlamak oyunu misali Türkmen siyasi harekatındaki ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemin kapatıldığı bir dönem olarak Türkmen siyasi tarihine geçti. Değişen bu “strateji” […]

Nerden Tutarsan Elinde Kalır
Dünyadan
22 Mart 2024
Nerden Tutarsan Elinde Kalır

Ferhat Sengaw, beynini, kalemini, iradesini dış mihraklara kiralayan, onların maşası olup talimatları doğrultusunda Iraklı Türkmenlerin tarihine, varlığına ve geleceğine düşünür kisvesi altında medya aracılığıyla hakaret eden sünepe ve pespaye bir Iraklı Kürt yazarıdır. Yukarıda bahsi geçen sünepeye, Hasan Turan başkanlığındaki ITC imzalı verilen cevap “Iraklı oluşumların arasındaki kardeşliği bozmaya yönelik yalan içerikli açıklamaları kınıyor, mahkemeye […]

Genel
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]