SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Hanefi Bostan: “Akademik ve idari personel kan ağlıyor”

Yayınlanma:
ABONE OL
Hanefi Bostan: “Akademik ve idari personel kan ağlıyor”


Devlet üniversitelerinde yapılan anket sonuçlarını açıklayan Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul il başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, akademik ve idari personelin açlık sınırı altında yaşadıklarının ortaya çıktığını açıkladı

Türkiye Kamu Sen Ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, devlet üniversitelerinde yaptırdıkları anket sonuçlarına dayanarak yaptığı açıklamada, “Akademik ve idari personel kan ağlıyor” dedi.
Bostan yaptığı açıklamada, “Devlet üniversitelerine yönelik yaptığımız anket çalışmasının sonuçlarına göre üniversitelerde çalışan akademik ve idari personel büyük maddi sıkıntılar içinde ve yoğun baskılar altında görevlerini ifa etmeye çalışmaktadır. Çalışanların en büyük sorunlarının başında maaş yetersizliği gelmektedir” diye konuştu.
Akademik ve idari personelin yoksulluk sınırı altında yaşadığına dikkat çeken Bostan, “Nitekim ankete katılan toplam bin 488 akademik ve idari personelden 828 akademisyenin yüzde 99.76’sı, 666 idari personelin de yüzde 89.09’u kendilerine reva görülen maaşı yetersiz bulmaktadır. Ortaya çıkan diğer çarpıcı sonuç da üniversite personelinin ortalama maaşının yoksulluk sınırının altında olmasıdır. Üniversite çalışanlarının yüzde 83.1’nin maaşı dışında ek geliri bulunmamaktadır. Çalışanların yüzde 83.9’u da maaş yetersizliği dolayısıyla her yıl düzenli tatil yapamamaktadır. Yüzde 49.2’sinin kendine ait evi bulunmamakta, yüzde 56.45’i de kirada oturmaktadır. Kirada oturanların yüzde 90’ı ayda ortalama 850 TL kira ödemektedir. Çalışanların yüzde 50.8’inin de kendisine ait aracı (otomobili) bulunmamaktadır” dedi.
Anket sonuçlarının detaylarına ilişkin bilgileri de paylaşan Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ankete katılan üniversite çalışanlarından araştırma görevlileri insanca bir hayat sürdürmek için ortalama maaşlarının 4 bin 500 TL, yardımcı doçentler 5 bin 300 TL, doçentler 6 bin 100 TL, profesörler de 7 bin 400 TL olmasını talep etmektedirler. İdari personel de ortalama maaşlarının 3 bin 125 TL ile 4 bin 300 TL arasında olmasını istemektedir. Üniversite çalışanlarından ankete katılanların yüzde 64.5’i ‘Andımız’ın kaldırılmasını doğru bulmazken, yüzde 19.4’ü doğru bulduğunu, yüzde 12.1’lik kesimi kararsız olduğunu, yüzde 4’lük bölümü de konu ile ilgili görüş belirtmekten kaçınmıştır. Çalışanların yüzde 71’i ‘Kürtçe eğitime’ karşı olduğunu, yüzde 13.7’si böyle bir eğitimin olabileceğini, yüzde 12.9’u bu konuda kararsız olduğunu ve yüzde 2.4’ü de görüş belirtmemiştir. Yüzde 51.6’lık kesim böyle bir eğitimin ülkenin birlik ve beraberliğini bozacağına inanmakta, yüzde 23.4’lük kesim bozmayacağını düşünmekte, yüzde 22.6’lık kesim bu konuda tereddüt içinde olduğunu ve yüzde 2.4’lük kesim de görüş belirtmekten imtina etmiştir. Akademik ve idari personelin yüzde 71’i Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim ve üniversite ile ilgili politikalarından memnun olmadığını, yüzde 12.1’lik kesimi memnun olduğunu ifade etmiştir. Bunun yanında YÖK’ün üniversite ile ilgili çalışmalarından memnun olmayanların oranı yüzde 62’de kalmıştır. Çalışanların yüzde 25.3’ü mesleklerini ifa etmeyi olumsuz etkileyen sorunların başında ders ve öğrenci sayısının çokluğunu göstermektedir. İkinci sorun olarak da idari personelin görevde yükseltmelerde liyakat ve başarının esas alınmayıp, torpilin ön planda olmasını sıralamaktadır (yüzde 24.9). Çalışmalarını olumsuz etkileyen sorunların içinde üçüncü sırayı akademik yükseltmelerde yabancı dil koşulunun esas alınmasını (yüzde 13.44), dördüncü önemli sorun da yabancı dil öğrenme ve geliştirmede ilgili kurumların katkı sağlamaması görülmektedir (yüzde 10.8). Üniversite çalışanları, özlük hakları ile ilgili yaşanan en önemli sorunun ne olduğu sorusuna yüzde 46.30’u maaş ve ücret yetersizliği, yüzde 21.61’i idari görevlere atamada adil olunmaması, yüzde 18.9’u yöneticilerin ideolojik davranmaları, yüzde 11’i de çalışan bütün personelin yönetici seçme ve seçilme hakkının bulunmaması şeklinde cevap vermiştir. Üniversitelerde rektör, dekan ve diğer yöneticilerin bütün idari ve akademik personelin katılımı ile seçilmesini isteyenlerin oranı ankete katılanların yüzde 57.8’ini teşkil etmektedir. Üniversitelerde yaşanan sorunların kaynağı olarak ankete katılan çalışanların yüzde 26.4’ü hükümeti, yüzde 25.9’u rektör ve dekanları, yüzde 24.3’ü de YÖK’ü görmektedir. Hükümetin üniversite çalışanlarına yönelik tutum ve davranışlarından memnun olanların oranı yüzde 5.2 iken, memnun olmayanların oranının yüzde 62.2 olduğu görülmektedir.”

“ANKETE KATILANLARIN ÜÇTE BİRİ MOBİNG MAĞDURU”
Ankete katılanların üçte birinin mobinge maruz kaldığının ortaya çıktığını kaydeden Bostan, “Ankete katılan üniversite çalışanlarının yaklaşık üçte biri (yüzde 31.9) üniversitede çalışırken mobinge maruz kaldığını, yüzde 31.4’ü de kısmen mobinge uğradığını belirtmektedir. Akademisyenler ve idari personelle ilgili veriler ayrı ayrı incelendiğinde ortaya enteresan sonuçlar çıkmaktadır. Nitekim ankete katılan akademisyenlerin yüzde 44.2’si doğrudan mobinge uğradığını, yüzde 27.1 de maruz kaldığı durumun mobing olup olmadığı noktasında kararsız olduğunu ifade etmektedir. İdari personelin de yüzde 29’u doğrudan mobinge maruz kaldığını, yüzde 45.6’sı da maruz kaldığı muamelenin mobing olup olmadığı noktasında kararsız olduğunu belirtmektedir. Akademik ve idari personel içinde mobinge uğrayanların çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Kadınların yüzde 43.1’i ve erkeklerin de yüzde 33.9’u mobinge tabi tutulduğu ortaya çıkmaktadır. Üniversite çalışanları içinde mobinge maruz kalan akademik personelin çok yüksek olması üniversitelerimizin ve ülkemizin geleceği açısından düşündürücüdür. Akademik ve idari personele köle muamelesi yapan bir zihniyetin hala iş başında olması ülkemizin geleceğini karartmaktadır” dedi.
Üniversitelerde huzursuzluğun had safhaya çıktığını belirten Bostan, “Anket verileri üniversitelerde huzursuzluğun had safhaya çıktığını göstermektedir. Ülkemizin beyinlerini yetiştiren ve ülkemizin beyni konumunda bulunan akademisyenlerin bir an önce ekonomik sefaletten kurtarılmaları gerekmektedir. Daha doğrusu akademik personele konumlarına uygun bir maaş artışı yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Üniversitelerdeki huzursuzluğu gidermek için akademik personelin kadro sorunu, idari personelin görevde yükselmede bilgi, liyakat ve deneyimin esas alınması bir zorunluluk haline gelmiştir. Ayrıca üniversitelerimizin yüz karası olan mobing uygulamalarının sona erdirilmesi için bütün devlet kurumlarının harekete geçme zamanı çoktan gelmiştir” şeklinde konuştu.

 

author avatar
M. Hanifi Bostan

İlgili Haberler

Dünyadan
09 Nisan 2024
Irak’ın Sahipsiz (Üçüncü) Unsuru; Türkmenler

Irak, farklı etnik ve mezhep gruplarından oluşan değişik oluşumların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Tipik Ortadoğu ülkesi olan Irak’ta yaşayan farklı etnik-mezheplere mensup olan her bir toplumun kaderi, arkasında olan farklı ülkelerin desteğine bağlıdır. Tipik Ortadoğu ülkesi demenin de anlamı budur. Örneğin, Iraklı Kürtlerin arkasında ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği var, Iraklı  Şiilerin arkasında […]

Dünyadan
30 Mart 2024
Zararın Neresinden Dönersen Kârdır

2017 yılında Türkmen “stratejisinde” köklü bir değişim yapıldı. Yani, 1995 yılından 2017 yılına kadar olan süre içerisinde yapılanların tümü bir tarafa bırakılarak yeni bir döneme geçildi. Başka bir değişle, sil baştan başlamak oyunu misali Türkmen siyasi harekatındaki ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemin kapatıldığı bir dönem olarak Türkmen siyasi tarihine geçti. Değişen bu “strateji” […]

Nerden Tutarsan Elinde Kalır
Dünyadan
22 Mart 2024
Nerden Tutarsan Elinde Kalır

Ferhat Sengaw, beynini, kalemini, iradesini dış mihraklara kiralayan, onların maşası olup talimatları doğrultusunda Iraklı Türkmenlerin tarihine, varlığına ve geleceğine düşünür kisvesi altında medya aracılığıyla hakaret eden sünepe ve pespaye bir Iraklı Kürt yazarıdır. Yukarıda bahsi geçen sünepeye, Hasan Turan başkanlığındaki ITC imzalı verilen cevap “Iraklı oluşumların arasındaki kardeşliği bozmaya yönelik yalan içerikli açıklamaları kınıyor, mahkemeye […]

Genel
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]