Ülkemiz darboğazda, piyasalarda daralma var, milletimiz zor durumda, durum giderek daha vahim bir hal alıyor ve anladığımız kadarıyla suçlu “dolarizasyon”.
Haddimizi aşmayalım, bunun sebeplerini, sonuçlarını ve dolarizasyona mahkûm olmamızın hikâyesini ekonomistlere, yöneticilere ve de son yüzyılda ülkemizi bu duruma mahkûm edenlere bırakalım ve kendi hayatımıza, almamız gereken derslere, anladığımız, anlatabileceğimiz konulara bakalım.
Ülkemiz bu sıkıntıları yaşarken iktidarın, muhalefetin, dili, kalemi dönen insanların ideolojilerinden yola çıkarak birbirlerini, dış güçleri suçladığını, yedi düvelin bize düşman olmasıyla, düşmanlarımızın çokluğuyla garip bir şekilde övündüğümüzü, sanki bundan mutlu olduğumuzu görüyoruz.
Hadi bütün bunları da bırakalım çünkü kayıkçı kavgası bizi düze, ülkemizi aydınlığa çıkarmayacağı gibi bizlere sadece zaman kaybettirecektir. Bizler millet olarak iktidarı, muhalefeti, onu, bunu, dış güçleri suçlamayı bırakıp kendimize dönelim, kendimize çeki düzen verelim.
Görmemiz ve anlamamız gereken öncelikli sorun şudur ki; bizler cebimiz azıcık para görünce haddimizi aştık, israf ettik, hatta bununla övündük. Bu duruma biraz da bizi yönetenler sebep oldu. Bizler olmayan paraları, geleceğimizi harcarken, geleceğimizi borçlanırken tedbir almadılar hatta bol keseden kredi dağıtarak destek oldular. Hepimiz daha çok para harcamak, daha lüks yaşamak, haddimiz olmayan şeyleri daha çok elde etmek adına, borçlandıkça borçlandık.
Üretemediğimiz, parasını dış güçlere kaptırdığımız halde lüks araba, cep telefonu ve her türlü lüks yaşam hırsına kapıldık. Üstelik bütün bunlar satın alma gücümüzün çok üzerinde olduğu için geleceğimizi borçlandık.
Şimdi sorumuza, sorunumuza gelelim. Bütün bunları bize dış güçler mi yaptırdı, dolarları getirip dış güçler mi yastığımızın altına koydu? Borçla, kredi ile arabaları, telefonları, daireleri bizlere dış güçler mi satın aldırdı? On yıllardır sanki de resmi dolarizasyon ile devlet ihalelerini bizlere dış güçler mi yaptırdı? Anlaşılır bir örnek verelim; dış güçlere milyarlarca dolar verilerek alınan, yıllık masrafları bile milyarları bulan makam arabalarına bizleri zorla dış güçler mi bindiriyor?
Şimdi öncelikle ve acilen en üstten, en alta bütün yöneticilerimiz; ülkenin haddini aşan lüksü, gereksiz masrafları ve dolarizyonu terk etmelidir. Sonra da bizler dolar biriktirmekten, israftan ve hadsizlikten vazgeçmeliyiz. Ve işte ondan sonra önümüz aydınlıktır. Yeter ki haddimizi bilelim ve haddimizi aşmayalım.
İlgili Haberler
Kayıp Etmeye Mahkûm Olan Tutarsız Türkmen Politikası
Çocuklar, Siber Güvenlik ve Aile İçi İletişim
Şile Bezi bahane, israf şahane!
Bir Toplumun Yok Oluşunun Mimarileri; Farkındalığı Olmayan Siyaset-çiler
İran’da Meydana Gelen Bell 212 Helikopter Kazasının Kodları
Dolandırıcıların Hedefinde Teknik Servis Aramaları