1940 YILINDA ZAMANIN TEK PARTİ İDARESİ TARAFINDAN BOĞAZDAKİ MUHTEŞEM SARAY VE YALILAR YIKILARAK YERİNE KÖMÜR DEPOLARI YAPILDI!
SON YILLARDA İSE KÖMÜR DEPOLARI YIKILARAK GALATAPORT PROJESİYLE NUSRETİYE CAMİİNİN DENİZDEN SİLUETİ YOK EDİLDİ!
“Bilge Mimar Turgut Cansever Anlatıyor:
” Henry Prost’un İmar Planları
Prost İstanbul’da kalıyor.
Prost, bir Fransız olarak, Fransa’da gelişen yeni fikirlerin tamamen dışında, Fransız Akademisi’nin bir mensubu olarak İstanbul’a geliyor, yarımada için bir nazım plan hazırlıyor ve Boğaziçi planları yapıyor. Bu planların hepsi yol açma planlarıdır. Ben 1943 senesinde ilk şehircilik dersine girdim.
O yıl Prost planları karşısında tereddütler doğmaya başlamıştı, özellikle Sedat Bey (Sedat Hakkı Eldem), hiçbir şey yazmadı ama, yakın çevresine yaptığı konuşmalarda Prost planlarından şikâyetlerini dile getiriyordu. Haklıydı. 1939’a kadar mesela Emirgân’da arabaların geçtiği yolda akıl almaz güzellikte yalı dizileri vardı. Aynı tarihlerde Arnavutköy’de sultan sarayları vardı.
Kuruçeşme’deki ahşap art nouveau saraylar 1940’ta yıkıldı.
Üstelik bunlar Art nouveau üslubunun en büyük mimari abideleri idi. Velhasıl, ilk şehircilik dersine girdik, hocamız bir Alman mimar, Hamburg’un planlamasının sorumlusu Prof. Oelsner.
“Bana söyler misiniz, Türk halkı ne yapmalıdır?” diye sordu. Kırk elli talebe, on beş dakika kadar, şunu yapmalı, bunu yapmalı diyerek Oelsner’in sorusunu cevaplandırmaya çalıştık. Sonunda “Ben vereyim cevabı.” dedi ve ekledi: “Dua etmelidir!” Herkes gülmeye başlayınca, “Alay etmiyorum, ciddi söylüyorum.” dedi.
“Ben size bir şey daha söyleyeceğim, onu da bilemeyeceksiniz tahmin ederim.” dedi: “Türk halkı ne için dua etmelidir?” Birçok şeyler söyledik, gene “Bilemediniz.” dedi, “Belediyenin kasalarındaki imar planlarını tatbik edecek yöneticiler çıkmasın diye dua etmelidir! Eğer bu imar planları tatbik edilirse, bu ülke birkaç asır belini doğrultamayacaktır.” dedi.
Âdeta kehanetti bu. Vali Lütfi Kırdar, Boğaz’da sahil yollarını açarak Boğaz yalılarını, Boğaz saraylarını yok ederken, Kuruçeşme’de, kömür deposu yapılmak için art nouveaunun büyük abideleri yok edildi. Doğrusu, art nouveaunun o abidelerinin hem oluşumu, hem yok edilişi çok önemli hadiselerdir.
Çünkü art nouveau 1908 senesinde ilk izleri oluşan bir sanat hareketiydi ve bir on yıl kadar etkili oldu dünyada. Belçika’da doğan bu üslubun yan etkileri bir on beş, yirmi sene daha devam etmiştir.
Bu derece dar bir dönemde Türkiye’de art nouveaunun en büyük abideleri inşa edildi. Çok şaşırtıcı bir şey. Yabancı mimarlar geldiler, İtalya’dan vb. Türkiye’nin bütün Batı kültürünü etkileyen bir üslup hadisesini, olduğu an yakalaması, dünyada olup bitenlerin ne kadar yakından takip edildiğini gösteriyordu. O tarihten sonra bir daha dünyadaki gelişmelere o kadar yakın olamadık. Ancak, ben Batı’da yapılanların dışında durarak, dünyanın önüne geçilebileceğine inanıyorum.
Batılılaşmanın öncülüğünü yapanlar, Atatürk döneminde, Sedat Bey’in 1938’den evvel yaptığı birkaç bina hariç, hiçbir zaman XX. asırdaki gelişmelerin o derece yakınında bulunamadılar. Bir bakıma ben, birkaç arkadaşımın Türkiye’deki modern uygulamayı tenkit ederek yaptığımız birkaç şey, postmodernist hareketin yirmi, yirmi beş sene önündedir.
Postmodernist harekette savunulan ana ilkelerin bir bakıma daha şuurlu bir şekilde Osmanlı dünyasının birikimlerinden hareket edilerek gündeme getirilmesidir. Ama Türkiye’de Batıcılık hareketi, hiçbir zaman Batı’yla bu derece yakın olmadı.
Ne diyordum, Kuruçeşme’deki art nouveau yapıların yıkılmaları bir vahşettir. Düşünün bir kere, muhteşem saraylar yerlerine kömür depoları yapılmak için yıkıldı.
İlgili Haberler
Emeklilikte Tarihe Takılanlar Derneği Devlet Bahçeli’yi makamında ziyaret etti
Saddam Gerçekten Bir Devlet Adamı Mıydı?
Maltepe’de Cumhuriyet’in 101’inci yılı coşkuyla kutlandı
Cumhuriyet’in 101. Yıl Dönümü Kartal’da Bengü konseriyle Coşkuyla Kutlandı
Kartal Belediyesi’nde Grev Pankartı Asıldı Grev Resmen Başladı
Tuzla’da Cumhuriyet Bayramı kutlamaları coşkuyla gerçekleştirildi