Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat YAVUZ, “Habercilik adına cürüm işleniyor” konulu yazısında;
Uzun yıllar çözemediğimiz bir problemimiz var. Habercilik adına cürüm işleniyor. İnternetin ve sosyal medyanın imkânlarıyla haberci, köşe yazarı veya yorumcu kisvesine bürünmüş bir avuç kara vicdanlı; suçsuz, savunmasız, kendi halinde dürüstçe işini yapan insanları hedef alıyor, aşağılıyor, karalıyor ve kamuoyuna hiç olmadığı gibi gösteriyor.
Eğitim, basın ve sivil toplumun buluştuğu kavşağa pusu kurar gibi yerleştiler. Bu üç önemli alanda ter akıtan, ömür tüketen nice insanımızı, reyting uğruna, biraz daha sansasyon yapabilmek adına, biraz daha tıklanmak ve reklam alabilmek adına hedef aldılar. Saldırılarının ana objesi yaptıklarının peşini hiç bırakmadılar ve özellikle atamaların gündemde olduğu dönemlerde iyice azgınlaştılar.
Eğitimci saygınlığı, basıncı sorumluluğu ve sivil toplumcu adanmışlığı hiç bu kadar örselenmemişti. Yazık ettiler, çalıştığı okula, oturduğu mahalleye, gittiği köye, emek verdiği öğrencilerine örnek olan, iz bırakan öğretmen, içlerinden çıkan bu gözü doymak bilmezlerin yaptıklarını hiç hak etmedi. Gerçekleri kitlelere ulaştırma yolunda ölümü göze alan gazeteciler de bu yapılanı hak etmedi. Ya fedakârca çalışan, herkes tatildeyken hak, hukuk, emek adına koşturan sivil toplum gönüllüleri, yazık değil mi bu insanlara.
Etik, ahlak, ilke dinlemeyen bu insanlara hukuk da işlemiyor. Kanunlar, yönetmelikler, uygulamalar değişiyor, bunlar hiç değişmiyor. Haberi yapanın kim olduğu bilinmeli, yalan haberin bir bedeli olmalı. İnsanların isimleri, resimleri, izinleri olmadan bu kadar kolay kullanılamamalı. Batı, kişisel bilgileri korumak adına en üst normda düzenlemeler yaparken; biz en kritik görevleri yapanlarımızın iftiraya uğramasını, kendisiyle alay edilmesini, aşağılanmasını çaresizce izliyoruz.
Daha vahim olan ise bütün bunları yapanlar da devlet memuru, öğretmen. Hatta içlerinde halen proje okul müdürü, geçmişte il milli eğitim müdür yardımcısı, daire başkanı vs. olanlar da var. Aslında herkes bunları biliyor, sadece mahkemeler bunlara ulaşamıyor!
Normal bir hukuk devletinde bunların yakasına yapışılır ve her gün bir başka yalan habere malzeme yapılan öğretmenin, bürokratın hesabı sorulur. Site kimin üzerine açılmış, yalan ve iftira haberi kim hangi okul bilgisayarından girmiş, bu dürüstlük abidesi şahsiyetler hangi cürümleri işlemiş, çok kolayca çözülür.
Bir temizliğe ve şeffaflığa acilen ihtiyaç var. İnternetin, sosyal medyanın sunduğu imkânlar kamu yararına kullanılmalıdır. Kamu adına kontrol eden, takip eden, denetleyen bir yapı elbette ihtiyaçtır. Gizlenen, iftira atan, tehdit eden değil. Bu alandaki boşluk en çok eğitimcilerimize zarar verdi, yazık oldu” dedi.
İlgili Haberler
Başkan Yüksel, Kartal’da o bölgeyi akıllı bir kent yapmayı planlıyoruz
Kerkük’ün Türk kimliği değiştiriliyor!
AYGAD Basının Problemlerini Gündeme Getirdi
Kayıt Dışı Korsan Çalışan Elektrikçilere Dikkat Edin
Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) Montaj Başvuruları Erişime Açıldı!
Kripto para Bitcoin haftaya yeni rekorlarla başladı