İstanbul’da Öğretmen Açığı 40 Bine Dayandı
2010-2011 Eğitim-Öğretim Yılı yaklaşık 16 milyon öğrenci, 68 bini sözleşmeli olmak üzere yaklaşık 620 bin öğretmen ile başlıyor. Ancak bu eğitim-öğretim yılına büyük sorunlarla giriliyor. Nitekim eğitime büyük bir öğretmen ve derslik açığıyla başlanıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı 24.05.2010 tarihinde açık norm kadro sayısını 141 bin 293 olarak ilan etti. Norm kadro açığı 141 bin 293 olduğuna göre, bu rakama 68 bin Sözleşmeli Öğretmeni de eklediğimizde kadrolu öğretmen ihtiyaç sayısı 209 bin 293 ulaşmaktadır. Haziran 2010’da 10 bin yeni öğretmen alındı. Emekliye ayrılan öğretmenleri hesaba katarsanız bu 10 bin yeni öğretmen emekliye ayrılanların sayısını bile karşılayamıyor.
Bakan Çubukçu’nun verdiği bilgiye göre, “ 2010 yılı Mayıs ayı itibarıyla en fazla öğretmen ihtiyacı rehber öğretmenlik alanında bulunuyor. Bu alanda 24 bin 331 öğretmene ihtiyaç var. Rehber öğretmen açığını İngilizce, sınıf öğretmeni, din kültürü ve ahlak bilgisi, bilişim teknolojileri öğretmeni açığı izliyor. İngilizce alanında 11 bin 874, sınıf öğretmenliğinde 11 bin 221, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliğinde 11 bin 101, bilişim teknolojileri alanında ise 10 bin 100 öğretmen açığı bulunuyor. Öğretmen ihtiyacının en fazla görüldüğü kentlerde 24 bin 484 kişi ile İstanbul ilk sırada yer alıyor. İstanbul’u 5 bin 976 öğretmenle Şanlıurfa, 5 bin 556 öğretmenle Bursa izliyor. Adana’da 5 bin 192, İzmir’de 4 bin 956, Gaziantep’te 4 bin 531 ve Ankara’da 4 bin 438 öğretmen ihtiyacı bulunuyor. Öğretmen açığı olan illerin son üç sırasında ise Tunceli (194), Kırşehir (265) ve Kilis (313) yer alıyor”.
Yaklaşık 210 bin öğretmen açığı şu anki fiziki şartlara göre oluşan açıktır. Bütün okullar tekli eğitime geçtiğinde ve sınıf mevcutları 30 sayısının altına indiğinde bu rakam en az 300 bine çıkacaktır. Nitekim OECD ülkeleri baz alındığında, Türkiye’de öğretmen açığının çok fazla olduğu ortaya çıkmaktadır. Örneğin yaklaşık 210 bin açığa ilaveten İsviçre baz alındığında ülkemizde öğretmen açığı ilköğretimde 225 bin 586, ortaöğretimde 98 bin 944 olmak üzere toplam 324 bin 530; Finlandiya baz alındığında ülkemizde ilköğretimde öğretmen açığı 216 bin 102, ortaöğretimde 70 bin 931 olmak üzere toplam 287 bin 33; İspanya baz alındığında ülkemizde öğretmen açığı ilköğretimde 288 bin 344, ortaöğretimde ise 157 bin 48 olmak üzere toplam 445 bin 392’dir.
24.05.2010 tarihi itibariyle İstanbul’da öğretmen norm kadro açığı 24 bin 484 kişidir. Temmuz 2010’da İstanbul’da 40 yeni Anadolu, 1 Fen, 1 Öğretmen lisesi için 7600 kontenjan tahsis edildi. Böylece İstanbul’da norm kadro açığı 32084 kişiye ulaştı. En son atanan 10 bin öğretmenden 1550’si İstanbul’a atandığına göre norm kadro açığı 30534 kişiye düştü. 7 bin sözleşmeli ve okula yeni başlayan öğrencilerin ihtiyaç duyduğu öğretmenle birlikte İstanbul’da ihtiyaç duyulan kadrolu öğretmen sayısı 40 bine dayandı. Milli Eğitim Bakanlığının almayı düşündüğü 30 bin öğretmen bile İstanbul’un ihtiyacını karşılamaktan uzak bulunmaktadır. Bu nedenle MEB’in acilen en az 70 bin yeni öğretmen almak zorundadır.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız 2010 yılı başında İstanbul’da 10 bin dersliğe ihtiyaç bulunduğunu belirtmişti. Ancak Avrupa standartlarında bir eğitim ve ikili eğitimden tam gün eğitime geçiş için çok daha fazla dersliğe ve öğretmene ihtiyaç olduğu ortadadır. Türkiye genelinde 76 bin dersliğe ve okulların temizliği için 30 bin hizmetliye ihtiyaç bulunmaktadır.
Sözleşmeli Öğretmenlere Verilen Söz 452. Gününde
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun sözleşmeli öğretmenlere verdiği sözün üzerinden tam 452 gün geçti. Bu süreçte sözleşmeli öğretmenler kadroya alınmadığı gibi, sözleşmeli öğretmen alımına da devam edildi. Sözleşmeli öğretmenler artık Bakanlıktan umudunu kesmiştir. Sözleşmeli öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Bakan Çubukçu’ya güveni kalmamıştır. Bakan Çubukçu da, verdiği sözün altında ezilmiştir.
Güvencesiz ve kuralsız çalıştırmayı adet haline getiren Milli Eğitim Bakanlığı artık bu alışkanlığından vazgeçmelidir. Hüseyin Çelik tarafından getirilen kadrolu öğretmenlik dışındaki öğretmen istihdamı Türkiye’de öğretmenlik mesleğini kölelik mesleği haline getirmiştir. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, bir an önce sözünü tutmalı ve tüm sözleşmeli öğretmenleri herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın kadroya geçirmelidir.
Sayılarla Türkiye’de Milli Eğitimin Durumu
Öte yandan okullarda öğretmen açığının yanı sıra derslik açığı da çözümlenememiştir. Okul öncesi eğitimin Türkiye geneline yaygınlaştırıldığı düşünüldüğünde, tekli eğitime geçilmesi ve çağ nüfusunun tamamının okula gitmesi durumunda öğretmen ve derslik açığı daha da artacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın önümüzdeki yıllar için ciddi tedbirler ortaya koyması gerekmektedir. OECD Bir Bakışta Eğitim 2010 Raporuna göre; OECD ülkelerinde ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 21,6’dır. Bu rakam, Avusturya’da 19,3; Danimarka’da 19,6; Yunanistan’da 16,8; İtalya’da 18,7; Lüksemburg’da 15,7; Portekiz’de 18,8’dir. Türkiye’de ise MEB 2009-2010 istatistiklerine göre ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 32’dir. Bu rakam İstanbul’da 46, Ankara’da 36, Bursa’da 38, Adana’da 39, Van’da 45, Şanlıurfa’da 53’tür.
İlköğretimde Yıllar İtibariyle Okul, Derslik ve Öğretmen Sayıları
Eğitim yılı | Okul Sayısı | Öğrenci Sayısı | Öğretmen Sayısı |
2002–2003 | 35.133 | 10.331.645 | 373.303 |
2003–2004 | 36.114 | 10.479.538 | 384.170 |
2004–2005 | 35.611 | 10.565.389 | 401.288 |
2005–2006 | 34.990 | 10.673.935 | 389.859 |
2006–2007 | 34.656 | 10.846.930 | 402.829 |
2007–2008 | 34.093 | 10.870.570 | 409.318 |
2008–2009 | 33.769 | 10.709.920 | 453.318 |
2009–2010 | 33.310 | 10.916.643 | 458.046 |
Kaynak: Milli Eğitim İstatistikleri Örgün Eğitim 2009–2010
Ortaöğretimde Yıllar İtibariyle Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları
Eğitim Yılı
| Okul Sayısı (Resmi+Özel) | Öğrenci Sayısı (Resmi+Özel) | Öğretmen Sayısı (Kadrolu+Sözleşmeli) |
2002–2003 | 6.212 | 3.023.602 | 137.956 |
2003–2004 | 6.931 | 3.014.392 | 147.776 |
2004–2005 | 7.183 | 3.046.719 | 167.614 |
2005–2006 | 7.435 | 3.258.254 | 185.317 |
2006–2007 | 7.934 | 3.386.717 | 187.665 |
2007–2008 | 8.250 | 3.245.322 | 191.041 |
2008–2009 | 8.675 | 3.837.164 | 196.713 |
2009–2010 | 8.913 | 4.240.130 | 206.862 |
Kaynak: Milli Eğitim İstatistikleri Örgün Eğitim 2009–2010
NOT: Bu iki tabloda MEB’in vermiş olduğu öğretmen sayılarına 61 bin 551 ücretli öğretmen de dâhildir.
OECD Bir Bakışta Eğitim 2010 Raporuna göre; öğretmen başına düşen öğrenci sayısında OECD ülkeleri ortalaması ilköğretimde 16,4, ortaöğretimde 13,7’dir. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı İspanya’da ilköğretimde 13,1, ortaöğretimde 9,8; Belçika’da ilköğretimde 12,6, ortaöğretimde 9,9; Macaristan’da ilköğretimde 10,6, ortaöğretimde 11,6’dır. Türkiye’de ise öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 22, ortaöğretimde 18’dir. Ancak ilköğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı İstanbul’da 28, Ağrı ve Van’da 31, Gaziantep ve Şırnak’ta 30, Şanlıurfa’da 33’tür.
OECD Bir Bakışta Eğitim 2010 Raporuna göre; eğitim kurumlarına yapılan harcamaların Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla’ya oranında OECD üyesi ülkelerin ortalaması yüzde 5,7’dir. Bu oran ABD’de yüzde 7,6, İngiltere’de yüzde 5,8, Rusya’da yüzde 7,4, İsveç’te yüzde 6,3, Norveç’te yüzde 5,5, Danimarka’da yüzde 7,1, Meksika’da yüzde 5,7, İzlanda’da yüzde 7,8, Yeni Zelanda’da yüzde 5,9, Brezilya’da yüzde 5,2’dir. OECD Bir Bakışta Eğitim 2009 Raporuna göre eğitim kurumlarına yapılan kamusal harcamaların GSYİH’ya oranı Türkiye’de yüzde 2,7’dir. Türkiye’de okullaşma oranları da istenilen düzeye ulaşamamıştır. Okul öncesinde okullaşma oranları 38,55, ilköğretimde 98,17, ortaöğretimde 64,95’tir. Kızlarda okullaşma oranları erkeklere göre daha düşüktür. Okul öncesinde okullaşma oranı erkeklerde yüzde 39,17, kızlarda yüzde 37,91; ilköğretimde erkeklerde 98,47, kızlarda 97,84; ortaöğretimde de erkeklerde yüzde 67,55, kızlarda yüzde 62,21’dir.
MEB Bütçe Payı ve GSYH’ya Oranı
Yıllar | MEB BütçesininKonsolide Bütçeye Oranı (%) | MEB Bütçesinin GSYH’ye Oranı (%) |
2003 | 6,91 | 2,24 |
2004 | 8,53 | 2,30 |
2005 | 9,53 | 2,29 |
2006 | 9,47 | 2,18 |
2007 | 10,42 | 2,49 |
2008 | 10,30 | 2,41 |
2009 | 10,64 | 2,95 |
2010 | 9,80 | 2,74 |
Kaynak: Milli Eğitim İstatistikleri Örgün Eğitim 2009–2010
OECD Bir Bakışta Eğitim 2010 Raporuna göre; öğrenci başına yapılan harcamada OECD ülkeleri ortalaması okul öncesinde yıllık 5 bin 447 dolar, ilköğretimde 6 bin 741 dolar, ortaöğretimde 8 bin 267 dolar, yükseköğretimde 12 bin 709 dolardır. OECD Bir Bakışta Eğitim 2009 Raporuna göre Türkiye’de öğrenci başına düşen harcama miktarı yıllık ilköğretimde bin 130 dolar, ortaöğretimde yıllık bin 834 dolar, yükseköğretimde Ar-Ge faaliyetleri hariç 4 bin 648 dolardır.
Ülke | Eğitime Yapılan Kamusal Harcamaların Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH)’ya Oranı | Eğitim Kurumlarına (İlk, Orta ve Yükseköğretimin Toplamı)Yapılan Kamusal Harcamaların Gayrisafi Yurtiçi Hâsılaya (GSYH) Oranı | İlköğretimden Yükseköğretime Öğrenci Başına Yapılan Yıllık Kamusal Harcama (ABD Doları) |
Almanya | %2.8 | %4.8 | 7.925 |
İspanya | %2.8 | %4.7 | 7.819 |
Estonya | %3.5 | %4.9 | 4.126 |
Rusya | %2 | %3.9 | 2.761 |
Danimarka | %4.8 | %7.3 | 10.395 |
Slovenya | %4 | %6.1 | 7.869 |
Macaristan | %3.4 | %5.6 | 4.588 |
Portekiz | %3.7 | %4.3 | 6.624 |
Çek Cum. | %2.8 | %4.8 | 5.174 |
OECD Ort. | %3.5 | %5.7 | 7.840 |
Türkiye | %1.9 | %2.7 | 1.614 |
Kaynak: OECD Bir Bakışta Eğitim 2009 Raporu, s. 202, 219, 241
MEB Bütçesi ve Eğitim Yatırımına Ayrılan Pay
Yıllar
| MEB bütçesi | MEB Yatırım Bütçesi | MEB Bütçesi Yatırım Payı (%) |
2002 | 7 460 991 000 | 1 281 690 000 | 17,18 |
2003 | 10 179 997 000 | 1 479 050 000 | 14,53 |
2004 | 12 854 642 000 | 1 244 150 000 | 9,68 |
2005 | 14 882 259 500 | 1 230 306 000 | 8,27 |
2006 | 16 568 145 500 | 1 411 498 000 | 7,49 |
2007 | 21 355 534 000 | 1 490 000 000 | 6,98 |
2008 | 22.915.565.000 | 1 296.704.000 | 5,66 |
2009 | 27.446.778.095 | 1.256.188.195 | 4,57 |
2010 | 28.237.412.000 | 1.785.327.000 | 6,32 |
Kaynak: Milli Eğitim İstatistikleri Örgün Eğitim 2009–2010
Tüm bunların yanı sıra öğretmenler ve eğitim çalışanları düşük ücretler ile yeni eğitim-öğretim yılına başlamaktadır. Dünyadaki meslektaşlarından çok daha az kazanan öğretmenler ve eğitim çalışanları, zor şartlarda geçimlerini sağlamaktadır. Hükümet, yaptığı komik zam oranları ile kendi vatandaşını bile bile yoksulluğa sürüklemektedir. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu göreve geldiği günden bu yana ne öğretmen ne de diğer eğitim çalışanlarının ekonomik sorunlarını çözmek adına tek bir katkı sağlamamıştır.
Hiç kimse Çocukların Eğitim Hakkını Engelleyemez
Diğer yandan BDP, ana dilde eğitim için bölgede okulların bir hafta boykot edileceğini öne sürdü. Velilerin çocuklarını 20- 25 Eylül tarihlerinde okula göndermeyeceklerini söyleyen zihniyet, çocukların eğitim hakkını engellemeye çalışmaktadır. Nitekim iki gün önce İstanbul Maltepe’de bulunan Gülensu İlköğretim Okulu PKK tarafından molotofkokteyli atılarak yakılmak istenmiştir. Bu saldırı neticesinde OKULUN BİR SINIFI VE ÖĞRETMENLER ODASI KULLANILAMAZ HALE GELMİŞTİR. PKK, İstanbul’un göbeğinde okul yakabilecek konuma gelmişse; öğrenciler ve öğretmenler tehdit altında demektir. Eğitim ve Öğretimin sağlıklı yürümesi için acilen gerekli önlemler alınmalıdır.
Bilindiği üzere eğitim hakkının engellenmesi anayasal bir suçtur. Bu zihniyet öteden beri çocuklar üzerinden siyaset yapmaktadır. Çocukları kullanan, onları kirli emellerine alet edenler, bu kez başarılı olmamalıdır. Biz, ailelerin böyle bir komplo içinde yer almayacağına inanıyoruz. Ana dilde eğitim isteyenler, iki dilli bir devlet oluşturmanın, ülkeyi bölmenin peşindedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu oyuna gelmemelidir. Hükümet bu konuda BDP’ye pirim vermemeli, savcılar bu kararı alanlara Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu göstermelidir.
Türk Eğitim-Sen
İstanbul Bölge Başkanı
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
İlgili Haberler
Kayıp Etmeye Mahkûm Olan Tutarsız Türkmen Politikası
Çocuklar, Siber Güvenlik ve Aile İçi İletişim
Şile Bezi bahane, israf şahane!
Bir Toplumun Yok Oluşunun Mimarileri; Farkındalığı Olmayan Siyaset-çiler
İran’da Meydana Gelen Bell 212 Helikopter Kazasının Kodları
Dolandırıcıların Hedefinde Teknik Servis Aramaları