Kartalspor yönetimi bu ayrıcalığı son vermelidir!

Bir adam hem Kartalspor Kulübünde sözleşmeli personel hem de aynı zamanda gazete sahibi olabilir mi?

Bu kişi sözleşmeli olarak çalıştığı kulüpte ayda 2 (iki) gün görev yaparak 2.000.00 – TL (İki Bin) civarı maaş aldığı belirtiliyor.

Yani bir ayda 2 gün görev yapıyor, 2 bin lira para alıyor, günlük yevmiyesi 1.000 bin lira.

Bu işi yaparken bir yandan da gazete yayıncılığı yapıyor. Bunda ne gariplik var diye düşünülebilir. İşte gariplik burada zaten, bir gazetenin medya gücü kurum yöneticileri üzerinde baskı unsuru oluşturur mu, gayet tabii ki oluşturur. Bunun en bariz göstergesi de malum gazetede Kartalspor Kulübü genel kurul ilanlarının yayınlanması,

Kulüpte yöneticilik yapmış şahıslara ait firmaların reklamlarının aynı gazetede yayınlanması, yetmez mi?

Medya gücünü sadece kulüp üzerinde mi hissettirmeye çalışıyor, belediye çalışanları üzerinde dahi bir tahakküm oluşturma gayreti var. Bu durumdan rahatsızlık duyanlar sesini çıkarmakta tereddüt edebilirler, lakin bu duruma çanak tutan da başkanın ta kendisidir.

Belediye personelinden dahi bu durumdan rahatsız olanlar varsa.

Bu durum hangi hak, hukuk ve etik çerçevesi içinde izah edilebilir ki? Bu duruma müsaade edenler imtiyaz gösterenler halka nasıl bir açıklama yapabilirler.

Kartalspor kulübü borç içinde zorluklar yaşarken, bir kişiye böyle bir özel imtiyaz nasıl tanınabilir. Yöneticiler rahatsızlık duymuyorlar mı?

Kartalspor kulübünde çalışan diğer personel asgari ücrete 30 gün çalışırken maaşlarını da gecikmeli şekilde alırken, imtiyazlı bir kişiye sadece 2 gün çalışarak 2 bin Tl para ödenmesi nasıl açıklanabilir?

Hem kulüp personeli, hem de gazete sahibi!

Kulüp yönetimi bu durumu acilen düzeltmelidir. Yani bu akreditasyon sorumluluğu işini bir sorumlu yapmalıdır karşılığında bir ücret verilmelidir. Lakin bu kişi gazetesinde gazeteci, kulüpte maaş alırken personel olabiliyor.  Fakat kulüpte personel olarak çalışan kişi aynı anda gazetecilikte yapamaz. Bu imtiyazlı durum kabul edilecek bir durum değil.

Ya kulüpteki görevinden istifa etmeli veya gazeteden ayrılmalıdır. Veya kulübe 30 gün fiilen zaman ayırmalıdır. 2 günde 2 bin TL haksızlıktır!

Bu durum hakkında bilgisine başvurduğumuz bazı kulüp yöneticileri bilgi vermekten kaçınarak (belediye başkanını işaret ederek) bu durum bilgimiz dışında gerçekleşmektedir şeklinde mesaj veriyorlar. Yani bu durum belediye başkanının kulüp üzerindeki imtiyazını kullanmak anlamına geliyor ki doğru bir iş olmadığı kanısına varılıyor. Kulüp yöneticilerinin bypas edilmesi anlamına geliyor. Bu durum, Kulüp yöneticilerinin medya gücünün etkisi altında kaldığı gerçeğini ortaya çıkarmıyor mu sizce?

Başkanın paratoneri olmaya çalışmak niye?

Bir konu haber midir değimlidir, sana mı sormak gerekir, kime ne ayar vermeye kalkıyorsun.

Mescit haberine yönelik akıllar veriyorsun.

Başkanın gizli muh(a)bir i misin?

Kartal Belediyesinin avukatı rolüne soyunma sebebin bu özel imtiyazlardan mı kaynaklanıyor?

Bir soran olsa ki sana ne oluyor,

Kartal Belediyesi bir faaliyet yapıyor, haber değeri taşıyan bir girişim gerçekleşiyor,  Kartal açık oto pazarının mühürlenmesi girişimi. Bu girişimde haber açısından öne çıkan konu mescidin de mühürlenmesi kısmı. Bu haber dünyanın her yerinde ilgi çekici bir haberdir. Hele de bu mühürleme işlemi CHP’li bir belediye tarafından yapılmışsa.

Konu çok açık, oto pazarı mühürlemeye giden belediye görevlileri işi abartarak sadece araçların girebileceği kapıları mühürlerken personelin kullandığı (mescit) alanlarını da mühürlemiş olması işin rengini değiştirdi.

Bu girişim sonucunda (-mescid kapatıldı!) şeklinde haberlerin yapılması kaçınılmaz olarak değerlendirilmesi çok normal bir durumdur.

Bu konuyla ilgili olarak açıklama yapması gereken bir merci varsa o da Kartal Belediye Başkanlık makamıdır.

Başkanlık makamı konuyla ilgili açıklama yapmaktan yoksun mudur ki, başkan adına sen paratoner gibi savunma yapmaya çalışıyorsun.

Bahsettiğim kulüpte sözleşmeli personel ve aynı zamanda gazeteci kişi ( Vural Dağtekin) arkadaşın kendi deyimiyle, “Başkanla çok sık görüştüğüm için adım yalakaya çıktı!” diyen gazeteci arkadaşım. Sana ne oluyor. Sen yanlış veya doğru her konuda savunduğun başkanı (hacıyatmaz gibi) hatasız gösterme gayretinin sebebi nedir acaba?

Özel muh(a)birlik – istihbarat çalışmandan dolayı mı özel prodüksiyon projeleri hazırlaman, özel imtiyazlı maaş almalar falan, ne iş?

Bu imkanları sağlayan makam belki doğru bir iş yaptığını düşünüyor olabilir. Yani iyi bir muh(a)bir, iyi bir paratoner medyatör, arkadaştan istifade eden açısından faydalı gibi görünebilir.

Lakin basın mensubu arkadaşımın düştüğü durum açısından bakıldığında durum hiçte hoş değil. Yani imtiyazlı şekilde üç kuruş para kazanmak için itibar kaybı yaşamaya değer mi? Hani gazeteci kimliğin hani eleştiri, sadece kralım sen çok yaşa demek hiç yakışmıyor. Hele de senin gibi kalemi kuvvetli olan bir arkadaşıma üzülüyorum.

Aslan gibi arkadaşım ne hale düştü!

Aslında Vural arkadaşımın bu hale gelmesine Başkan Öz sebep oldu. Sayın başkan aslan gibi arkadaşım bu hallere düşecek adam değildi. Şöyle bir hatırlamaya çalışıyorum da Vural Dağtekin arkadaşın Başkanla ilgili yaptığı haberlerin giriş kısımları tam bir komedi.

Başkanla tesadüfen karşılaşma anlarını anlatırken yaptığı tasvirlerden dolayı haberleri, inandırıcılığı kalmayan itibarsız bir role bürünmüş oldu.

Birkaç haber başlangıcını hatırlayalım; tam bu kelimeler kullanılmamış olabilir fakat yaklaşık böyle tasvirlerle haberlerin başladığını hatırlarsınız. Aslında haber takibi için özel çağrılmıştır, ancak buna kılıf uydurmak için tesadüf karşılaşmalar şeklinde cereyan eden buluşmalar olduğu izlenimi verilmektedir.

Örneğin;

*Dün sabah Büyük Ada’da tesadüfen karşılaştığımız Başkanla falan konu hakkında aldığımız bilgiye göre,

*Önceki gece saat: 02.20 de yolda yürürken karşılaştığımız Başkan Öz, falan konu hakkında sorularımızı cevapladı.

*Murgul’da kaldırımda yürürken tesadüfen karşılaştığımız başkanla sohbet esnasında aldığımız bilgiyi paylaşıyoruz.

* Başkan Öz gazetemize özel açıklama yaptı.

* İzmir’de karşılaştığımız başkandan falan konu hakkında değerlendirmelerini aldık, Vesaire vesaire

Hep tesadüfen karşılaşılmış gibi tasvirlerde bulunmak sadece, komik.

Fakat hep özel muh(a)birlik seni itibarsızlaştırdı kardeşim. Başkanı hep haklı göstermek habercilik değildir, yerine göre eleştirmek te gerekiyor. Övgü nefis sahibi her insanın hoşuna gider, fakat meslek etik kuralları nerede kaldı. Hoşuna gitmese de bazı eleştiriler de bulunmak gerekir.

Belediye gibi kurumları uyarıcı eleştirilerde de bulunmak gereklidir, bu konu da sana güzel bir örnek vereyim. Gazeteci Arslan Ariç Van depremi sonrası belediyeyi uyarıcı çok güzel bir eleştiri yorum yaptı. Ne dedi sayın Ariç, “Kartal Belediyesi Yakacık Aydos’taki Huzur evi binasını depremzedelere tahsis ederek Türkiye’ye örnek olabilir”, diye bir yazı yazdı. Bu uyarıyı dikkate alsaydı belediye gerçekten Türkiye’de gündem oluştururdu. Fakat birkaç gün sonra İstanbul Valiliği daha farklı bir şekilde depremzedelere tahsis etmiş oldu. Oysa gazeteci üzerine düşen uyarıcı görevini yapmıştı. Benzer çok örnekler mevcuttur.

Son söz Kartal Belediye Başkanı sayın Öz, bu arkadaşı gizli muh(a)bir olarak değerlendiriyor iseniz ona yazık ediyorsunuz. Açıkça basın yayın biriminde işe alsanız daha etik olur. Muhabirlik yapar. Fakat özel imtiyazlar tanımak doğru ve etik değil. Yanınızda bir haber takibi yapacak kişi gerekliyse Belediyenin basın yayın biriminde çalışan personeller de bu işi yapamazlar mı? Hali hazırda kaç personel çalışıyor ve de haber yapabilecek kapasitedirler. Belediyenin kamerası da var videolu haber yapabilecek kapasite de mevcut.

Uyarı; Birde Belediye Basın Yayın Müdürlüğüne görevlendirilen Enif Yavuz Hanımefendi’ye görevinde başarılar dilerken, Kartal Belediyesinin ulusal ve yerel basın arasında iyi bir diyalog kurması gerektiğini düşünüyorum. Enif Hanım bu konuda ne gibi bir başarı gösterir bakacağız, fakat Kartal Belediyesi bu konuda çok kan kaybetti. Bu ilişkileri sağlayacak iyi bir basın danışmanı gerektiği açık bir gerçek olarak görünüyor.

Kenan Gülerci

Kenan GÜLERCİ

See Full Bio