SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Ya İhtiras, Ya İman!

Yayınlanma:
ABONE OL
Ya İhtiras, Ya İman!

“Sizler yöneticilik hususunda çok arzulu olacaksınız, oysa bu görev kıyamet günü çoğunuz için bir pişmanlık olacaktır.” Hadis-i Şerif

 

Geçenlerde yazdığım “Kifayetsiz Muhteris“ başlıklı yazının üzerinden birkaç hafta geçmesine rağmen aldığı tepkilerin devam ediyor olması bu konuda bir şeyler daha yazmak ihtiyacını doğurdu.

 

Bizim “Kifayetsiz Muhteris” tanımlamasıyla ele aldığımız konu Dunning ve Kruger’e 2000 yılında Nobel ödülü kazandırmıştır. Bu konu ciddi, bilimsel olarak ispatlanmış bir problemdir.

 

Kifayetsiz Muhteris denen “niteliksizlik + yetersizlik + haddini bilmemenin” getirdiği cahil cesaretiyle türeyen bu kişiler hızla yükselirler ve yukarılara çıkarlar. Etrafınıza, televizyonlara bir bakın Dunning ve Kruger’in bu konuyla neden Nobel Ödülü kazandığını çok iyi anlayacaksınız.

 

Biliniyor ki; “Kifayetsiz Muhteris“ grubuna giren insanların partisi, siyasi görüşü, dini algıları, bulundukları yer, yanaştıkları tarikat, grup, cemaat ve insanlar; bu kişilerin menfaatlerine ve o dönemin gücüne göre değişmektedir.

 

“Kifayetsiz Muhteris” yazısı belli bir partiyi, cemaati, tarikatı, grubu, belli kişileri desteklemek veya kösteklemek için yazılmamıştır. Çünkü Kifayetsiz Muhterislerden her yerde bol miktarda bulunmaktadır. Aksini iddia edenler haksızlık ve su-i zan yapmaktadırlar.

 

Kabul edilir ki; şahsi istekler, arzular ve ferdi ikbale yönelik çabalar ideal değil ihtirastır ve ihtiras hem sosyolojik hem de dini açıdan yasak ve zararlıdır.

 

İdealler; milli, dini, ahlaki, sosyal ve hatta siyasi değerler adına olabilir. Doğru anlamıyla ideal, bütün insanları güzel değerler etrafında toplama ve aynı kalitede adaletli bir hayat sunma çabasıdır.

 

İhtiras ise, sonu gelmeyen arzuların elinde esir olan, kibirli ve gözü kendi nefsinden, kendi başarısından başka bir şey görmeyen, bütün değerleri yiyen yutan insanların yaşadığı, hem dinen hem de sosyolojik açıdan marazi bir durumdur.

 

Günümüzde sıklıkla yaşanan, ihtirasın, haddini bilmemenin, liyakatsizliğin insanları üst seviyelere getiren geçerli ve baskın etken olması ülkemiz için sosyal bir hastalıktır ve vatana, millete, bütün değerlere zarar vermektedir.

 

Bir insan kendini ölçmeden biçmeden, hep bana ve hep daha fazlası diye yola çıkıyorsa kendi nefsini ve kibrini doyurmadan duramaz ve bilinir ki nefis doymaz, dur durak bilmez, sınır tanımaz.

 

“Rasulullah (SAV) buyurdular ki: ” Kişinin mal ve makam hırsıyla dinine verdiği zarar, bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarardan daha fazladır.”

 

Ortalığa düşüp haddini bilmeden görev talep edenler, beceremedikleri halde koltuğu bırakmak istemeyenler, oturdukları koltuklarda sebep oldukları zulmü ve haksızlıkları görmeyenler, ölene kadar koltuktan kalkmak istemeyenler, ellerinde atama yetkisi olup hatır gönül, çıkar ilişkisi veya başka menfaatler uğruna atama yapanlar; Unutmayınız ki; İdarecilik, özellikle üst düzey yöneticilik ateşten gömlektir. Menfaat, hatır, şehvet, servet ve şöhret için giyilecek bir gömlek değildir.

 

Aşağıda yer alan “göreve talip olmamanın veya yöneticilik isteyene görev vermemenin” gerektiği konusunda Peygamberimizin hadisleri bütün gerçeği önümüze sermektedir.

 

Ebu Musa el-Eş ‘ari şöyle dedi:

Amcamın oğullarından ikisiyle Peygamber’in (SAV) huzuruna girmiştim. Onlardan biri:

 

– Ya Resulullah! İdaresini Cenabı Hakk’ın sana verdiği görevlerden birine bizi âmir tayin et! Dedi. Öteki amcaoğlu da benzeri bir şey söyledi.

 

Bunun üzerine Peygamber (SAV) şöyle buyurdu:

 

“Vallahi biz görev isteyeni veya içinde görev hırsı bulunanı yönetici yapmıyoruz.”

 

Yöneticilik konusunda aşırı istekli olanlar din veya hangi kisve altında görünürse görünsünler; genellikle menfaatlerini ön planda tutan, haddini bilmeyen, makam, para ve dünya zevklerine düşkün ihtiras sahipleridir. Tarih boyunca da böyle olagelmiştir. Onların hırsı ve kibri sebebiyle her zaman akıl almaz, istenmeyen kötülükler, adaletsizlikler, savaşlar ve zulümler meydana gelmiştir.

 

Halkı âdil bir şekilde yönetmek, Cenabı Hakk’ın üzerinde ısrarla durduğu konuların başında gelmektedir. Bu nedenle özellikle dindar görünüp, dini argümanları kullanıp liyakatsizlere, ehli olmayanlara, hatır gönül, cemaat, tarikat, siyaset ilişkileriyle makam, mevki dağıtanlar Allah’ın emirlerine, Peygamberin sünnetine karşı gelmektedirler.

 

Peygamber Efendimizden;

 

“Sizler yöneticilik hususunda çok arzulu olacaksınız, oysa bu görev kıyamet günü çoğunuz için bir pişmanlık olacaktır.”

 

“Kim bir yakınını, ondan daha üstününü bulabildiği halde, sırf kendisine duyduğu sevgiden dolayı bir göreve getirirse Cennetin kokusunu duyamaz.

 

“Allah Teâlâ’nın yönetici yaptığı bir kimse, yönettiklerini aldatarak ölürse Allah ona Cennet yüzü göstermez.”

 

“Müslümanların yönetimini üstlenen kimse, kendisini ve ailesini koruduğu gibi onları korumazsa Cennetin kokusunu duyamaz.”

 

“Allah’ım, ümmetimin işlerinden birini üstlenip onlara zorluk çıkarana sen de zorluk çıkar, ümmetimin işlerinden birini yüklenip onlara yumuşak davrananlara sen de yumuşak davran.”

*************************

 

“Ey Nefsim unutma; Mezarlar kendilerini vazgeçilmez sananların cesetleriyle doludur”

author avatar
Ahmet Berhan Yılmaz

İlgili Haberler

Genel
09 Nisan 2024
Tatil Fotoğraflarınız: Hırsızlara Davetiye mi, Keyifli Anılar mı?

Sosyal Medyanın Hırsızlık İstatistikleri Üzerindeki Etkisi Son yıllardaki istatistikler, bayram ve ara tatiller gibi yoğun dönemlerde artan hırsızlık vakalarına dikkat çekiyor. Ancak bu artışın arkasında yalnızca geleneksel yöntemlerin değil, aynı zamanda dijital dünyanın etkisinin de olduğunu söyleyebilirim. Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, hırsızlar giderek daha sofistike ve planlı bir şekilde işlerini yürütüyorlar. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, […]

Dünyadan
09 Nisan 2024
Irak’ın Sahipsiz (Üçüncü) Unsuru; Türkmenler

Irak, farklı etnik ve mezhep gruplarından oluşan değişik oluşumların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Tipik Ortadoğu ülkesi olan Irak’ta yaşayan farklı etnik-mezheplere mensup olan her bir toplumun kaderi, arkasında olan farklı ülkelerin desteğine bağlıdır. Tipik Ortadoğu ülkesi demenin de anlamı budur. Örneğin, Iraklı Kürtlerin arkasında ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği var, Iraklı  Şiilerin arkasında […]

Dünyadan
30 Mart 2024
Zararın Neresinden Dönersen Kârdır

2017 yılında Türkmen “stratejisinde” köklü bir değişim yapıldı. Yani, 1995 yılından 2017 yılına kadar olan süre içerisinde yapılanların tümü bir tarafa bırakılarak yeni bir döneme geçildi. Başka bir değişle, sil baştan başlamak oyunu misali Türkmen siyasi harekatındaki ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemin kapatıldığı bir dönem olarak Türkmen siyasi tarihine geçti. Değişen bu “strateji” […]

Nerden Tutarsan Elinde Kalır
Dünyadan
22 Mart 2024
Nerden Tutarsan Elinde Kalır

Ferhat Sengaw, beynini, kalemini, iradesini dış mihraklara kiralayan, onların maşası olup talimatları doğrultusunda Iraklı Türkmenlerin tarihine, varlığına ve geleceğine düşünür kisvesi altında medya aracılığıyla hakaret eden sünepe ve pespaye bir Iraklı Kürt yazarıdır. Yukarıda bahsi geçen sünepeye, Hasan Turan başkanlığındaki ITC imzalı verilen cevap “Iraklı oluşumların arasındaki kardeşliği bozmaya yönelik yalan içerikli açıklamaları kınıyor, mahkemeye […]