SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Çalışan Annelerin Çocuklarının Eğitimi ile İlgili Sorunlar Acilen Çözülmelidir

Yayınlanma:
ABONE OL
Çalışan Annelerin Çocuklarının Eğitimi ile İlgili Sorunlar Acilen Çözülmelidir

 

Ülkemizde çalışan annelerin birçok sorunu bulunmaktadır. Bu sorunların başında çocuklarının yuva, anaokulu, ilkokul ve ortaokul eğitimleri ile servis sorunları öne çıkmaktadır. Çalışan annelerin sorunları bunlarla sınırlı değildir. Hükümetler benzer sorunların çözümü için pozitif ayrımcılık yaparak yardımcı olmaya çalışmaktadır. Nitekim son olarak hükümetin hazırladığı, kadın memurlara doğumla ilgili haklar getiren düzenlemeyi de içeren Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı,  TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

İlgili kanun tasarısı kabul edilip kanunlaşırsa “memurların doğum sonrası aylıksız izinde geçirdikleri her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her 3 yıl için bir derece yükselmesi verilecek.
Kadın memurlara doğum yapmaları halinde analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay süreyle günlük çalışma süresinin yarısı kadar, mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmaksızın çalışma imkânı tanınacak. Çoğul doğumlarda söz konusu sürelere birer ay ilave edilecek. Bebeğin engelli doğması halinde ise her halükarda 12 ay süreyle çalışan kadın memura yarı zamanlı çalışma imkânı getirilecek…
”.

Bunlar olumlu gelişmeler olmakla birlikte yeterli olmadığı sendikamıza yapılan başvurulardan anlaşılmaktadır. Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 16 Ağustos 2013 tarih ve 28737 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik gereği; “Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın çalışanı olan işyerlerinde, emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerlerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur” (Madde 13/1). Yine, “Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın çalışanı olan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması, bakımı ve emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulması zorunludur” (Madde 13/2) ilkesine rağmen birçok kurumda bu yönetmeliğe uyulmadığı, yeni kurulan üniversitelerde de bu konuda büyük sorunlar yaşandığı bilinmektedir.

 

Üniversitelerde idari ve akademik personel, çocuklarının kreş ve ilk ve ortaokul eğitimleri konusunda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Özellikle idari personelin maaşları yeterli olmadığından üniversitelere yakın semtlerde ev kiralayıp oturamamaktadırlar. Ortalama 2500 TL maaş alan üniversite idari personeli büyük şehirlerin en ücra köşelerinde ev kiralamak zorundadır. Bu nedenle kurum servisleriyle işine gidip gelmektedir. Kendine ait aracı olmadığından küçük çocuğunu kurum kreşine, kurum servisiyle getirmekten başka bir alternatifi bulunmamaktadır. İlk ve ortaokula giden çocuğu varsa, çocuğu yakından takip etmek, her türlü olumsuz dış etkene karşı korumak için çalıştığı üniversiteye yakın okula vermek zorundadır. Dolayısıyla kurum servisini kullanmaktan başka bir çaresi bulunmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı çalışan memurların çocuklarının üniversiteye en yakın ilk ve ortaokula adres aramaksızın kayıt imkânı tanırken bazı üniversitelerimizin servis konusunda zorluk çıkarması anlaşılır gibi değildir. Yine aynı şekilde üniversitelerdeki taşeron, sözleşmeli ve diğer çalışanlar da maaşları düşük olduğundan işe gidip gelmek için kurum servisinden yararlanmak mecburiyetindedir. Durum bu iken bazı kurumlar risk bahanesiyle bu konuda yeterli duyarlılığı göstermekten imtina etmeleri kabul edilebilir değildir.

 

Türkiye’nin de kabul edip imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesine göre; on sekiz yaşından küçük olan herkes çocuk olarak değerlendirilmektedir. Çocuklar fiziksel, zihinsel, ahlaki, psikolojik ve sosyal açıdan normal şartlar altında, özgürce ve onurları zedelenmeden yetiştirilmeli ve bunu sağlamak amacıyla çıkarılan yasalarda çocuğun yüksek çıkarları gözetilmelidir. (Madde: 2)

 

Çocukların her türlü kötülükten korunması gerekir. Çocuklar istismar, ihmal, cinsel sömürü, uyuşturucu bağımlılığı, ekonomik sömürü, insan ticareti, kaçırılmak ve zorla alıkonulmak, işkence, silahlı çatışma ve onları özgürlüklerinden yoksun bırakacak bütün durum ve uygulamalardan korunma hakkına sahiptir. (Madde: 4)

 

Çocuğun bakımından sorumlu olan anne babaya veya başka kişilere bu görevi gereğince yapabilmeleri için kolaylıklar sağlanır ve gerekirse yardım edilir. Devlet çocukların bakımını ve yetiştirilmesinden sorumlu olan yetişkinlerin çocuklara zarar vermesini önleyecek önlemler almakla da yükümlüdür. (Madde: 11)

 

Devlet çocukların eksiksiz bir eğitim almalarını sağlar, onları destekler ve korur. Eğitimin yanı sıra çocukların beslenme, bakım ve sağlık ihtiyaçları da giderilir. Okullar, yurtlar, kreşler, çocuk hastaneleri ve yuvaları çocukların yararına ve haklarına yönelik olarak düzenlenir. (Madde: 21)

 

Görüldüğü üzere çocukların korunması, eğitimlerini sağlıklı sürdürmeleri için hepimize önemli görevler düşmektedir. Bu görevleri yerine getirirken bazı risklerin önümüze çıkması bizleri yıldırmamalıdır. Çalışan annelerin çocuklarının eğitimi ile ilgili sorunları gidermek boynumuzun borcu olmalıdır.

 

 

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

                                                                                          Türk Eğitim-Sen

İstanbul İl Başkanı

author avatar
M. Hanifi Bostan

İlgili Haberler

Genel
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]

Dünyadan
07 Mart 2024
Kazancı, “Kerkük’teki Türkmenleri azınlık durumuna düşüren o imzalar”

Kerkük’teki Türkmenlerin Güneşte Eriyen Dondurma Misali Durumuna Düşürülmesinin Altında yatan imzalar. 03.03.2018 tarihli bu yazı,  2018 yılında Irak’ta gerçekleşecek Parlamento seçiminden tam bir ay önceki tarihi teşkil ediyor. Söz konusu yazıda,  dönemin ITC Başkanı Erşat Salihi ve dönemin ITC başkan yardımcısı Hasan Turan’ın (dönemin ITC yönetiminin bilgisi olmadan) katılımıyla Kürt ve Araplardan oluşan “Kerkük Komisyon”, […]

Dünyadan
25 Şubat 2024
Hicran Kazancı, “Bir Ağacı, Sapı O Ağacın Dalından Yapılan Baltayla Keserler”

12 Mayıs 2018 tarihinde, Irak’ta gerçekleşen parlamento seçimine, Kerkük noktasında Erşat Salihi başkanlığındaki Irak Türkmen Cephesi (ITC) Kerkük Türkmen Cephesi Listesi adı altında seçime katıldı. Listedeki 2.aday, ITC yardımcısı Hasan Turan idi. Netice, Kerkük genelinde 1 milletvekili ITC kazandı. Başka bir ifade ile, Kerkük’teki ITC’nin etkisi tamamen kırıldı ve Kerkük üzerindeki inisiyatifi rakip partilere altın […]

Basında Kartal
17 Şubat 2024
Kartal halkının tercihi kim olacak?

Kartal’da adayların seçmeni etkileyecek en önemli projesi hiç kuşkusuz Kentsel Dönüşüm vaadleri olacaktır. Zira adayların seçmeni ikna edebilecek en etkili proje vaadi, barınma konusunda yapılması gerekenler binaların yenilenmesi yani depreme dayanıklı sağlam binalarda yaşama arzusu olacak. Kartal’ın komşu ilçelere oranla imar ve şehirleşme konusunda geri kalması Kartal halkını hem çok üzüyor, hemde bu seferki yerel […]