Müslüman’ın görevi sadece namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, baş örtmek değildir. Müslüman’ın görevi; bu ve benzeri ibadetleri yerine getirmek şartıyla; samimi, ahlaklı, dürüst, hoşgörülü olmak, kul hakkı yememek, emanete hıyanet etmemek, adaletten ayrılmamak, çalmamak, çaldırmamak, para, makam, kadın hırsına mağlup olmamak, iftira atmamak, kula kul olmamak, yaşantısıyla ve tavırlarıyla İslam’ı bilmeyen, tanımayan insanlara İslam’ı sevdirmek, nefretin tarafı olmamaktır.
Müslüman, Allah için sevip, Allah için buğz etmeli iken, sırf siyasi taassubu, cemaat, tarikat bağlılıkları sebebiyle insanları değerlendirip, Müslümanlar arasında dünyevi kimliklerine göre ayırım yapanlar, Müslümanları parçalayanlar kimin adına ve ne için, Allah’ın emirlerine karşı geldiklerini iyi düşünmelidirler.
Müslüman’ım diyen herkes Peygamber Efendimizin “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim”, “Ahirette, mizana konacak en ağır amel, güzel huydur”, “Mümin sever ve sevilir, insanlarla iyi geçinmeyen ve kendisiyle iyi geçinilemeyen insanlarda hayır yoktur” hadislerini bir kere daha düşünmelidir…
Allah; herhangi bir partiye, cemaate, tarikata, hocaya, şeyhe, lidere kul olmaktan, Müslümanları parçalamaktan başka hiç bir işe yaramayan siyasetten veya İslami görünen ama dünyaya hizmet eden her türlü gruplaşmadan, insanların kalbini kırıp, ahiretimizi mahvetmekten ve dünyamızı karartmaktan hepimizi korusun.
İlgili Haberler
Bugün terörsüz Türkiye için önemli bir adım atıldı
Okan Algün, Teknolojinin Geleceği Tehlikede, Yapay Zeka ve Veri Zehirlenmesi
Hüseyin Yücel mi Serdal Adalı mı?
İtina ile Çökertilen Bir Toplumun Siyasi Davası
Irak Türkmen Milletinin Hali; Hal-i pür melalimiz
Saddam Gerçekten Bir Devlet Adamı Mıydı?