İstanbul Boğazını tehlikelerden arındıracak Kanal İstanbul Projesiyle ilgili İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ortaya attığı iddialar tartışmaları da beraberinde getirdi. İmamoğlu, dün düzenlediği basın toplantısında Kanal İstanbul’un yapılmaması için sebeplerini sayarken, ÇED raporu farklı sonuçları ortaya koyuyor. 33 farklı bilim dalından 200’e yakın akademisyenin üzerinde çalışarak ortaya koyduğu projenin, olumsuzluklardan ibaret olduğu iddiaları birçok kesimden tepki görüyor. İmamoğlu’nun ifade ettiği o iddialar ve gerçekler şöyle:
İDDİA 1: TERKOS GÖLÜ VE SAZLIDERE BARAJI YOK OLACAK
Gerçek: Hazırlanan rapora göre proje kaynaklı kaybedilecek 32,7 milyon metreküp su, inşası süren ve metropole yıllık 1,08 milyar metreküp su sağlayacak Melen Projesi ile karşılanacak. Yani Sazlıdere’de kaybedilen suyun yaklaşık 36 katı Melen’den karşılanmış olacak. Öte yandan planlama aşamasındaki Balaban Barajı’nın da devreye girmesiyle bölgeye su sağlanabilecek.
İDDİA 2: DEPREM RİSKİ TETİKLENECEK
Gerçek: Konuyla ilgili birçok akademik ve teknik çalışma yapıldı. ÇED raporunda, “Deprem Riskleri Raporu”, “Jeolojik ve Jeoteknik Etütler Ön Geoteknik Değerlendirme Raporu” ve “Tsunami Model Çalışma Nihai Raporu” yer aldı. Proje, yeni tamamlanan ‘Türkiye Sismik Tehlike Haritası’na uygun olarak hazırlandı. Birçok senaryonun değerlendirildiği çalışmalar sonucu Kanal İstanbul’un, Marmara ve Karadeniz’de deprem ve tsunami riskini değiştirmediği belirlendi.
İDDİA 3: İSTANBUL’UN DOĞASI KATLEDİLECEK, TARIM BİTECEK
Gerçek: Projenin başlamasıyla birlikte tarım arazilerinin bazıları geçici olarak bazıları da kalıcı olarak kaybedilecek. Ancak bahsedildiği gibi tarım alanları çok verimli değil. ÇED raporuna göre, projenin çalışma alanı içinde yer alan tarım alanları 3’ncü ve 4’ncü sınıf tarım alanı olarak değerlendiriliyor.
İDDİA 4: TARİH TALAN EDİLECEK
Gerçek: ÇED raporunda, çalışmalar sırasında hem tescilli hem de ilk kez tespiti yapılabilecek muhtemel arkeolojik alanlarda kurtarma kazılarının bir takvim ve bütçeye uygun olarak planlandığı belirtiliyor. Bu kapsamda proje sahası içerisinde kalan ve inşaat faaliyetleri ile yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan tarihi köprü, tarihi yol, korugan, tabya gibi yapılar korunacak ve gerekirse başka yere taşınacak.
İDDİA 5: 100 MİLYAR LİRALIK YENİ VERGİ YÜKÜ GELECEK
Gerçek: İmamoğlu, Kanal İstanbul’un 75 milyar liralık maliyeti ile 35 milyar liralık İstanbul Büyükşehir Belediyesine kalan maliyeti olacağını, bunun da vatandaşın cebinden çıkacağı iddiasında bulunuyor. Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılacağı kesinleşen projede herhangi bir aşamada vatandaşın cebinden para çıkmayacağı biliniyor. Öte yandan henüz ÇED raporunun askıda olması nedeniyle ihale şartları ve içeriği de ortaya çıkmış değil.
İDDİA 6: İSALE ALANLARI YOK OLACAK, İBB’NİN SIRTINA 23 MİLYAR LİRA EK MALİYET GELECEK
Gerçek: İSKİ’nin 3 isale hattının devre dışı kalacağını ve birçok arıtma sisteminin yok olacağını iddiası da henüz doğrulanmadı. Rapordaki detaylara göre Kanal İstanbul yapımı öncesinde, Terkos Gölü bölgesinde ve diğer lokasyonlarda bulunan mevcut ve planlanan İSKİ isale hatlarının tamamının sağlıklı bir şekilde deplase edilerek çalışır duruma getirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Kanal İstanbul güzergâhında bulunan İçme suyu isale hatlarının Kanal İstanbul güzergâhının batısından doğusuna geçerek İstanbul’a su iletmeye devam etmesi amacıyla, İSKİ hatlarına hizmet edecek 4 bin mm Basınçlı Tünel ve 5 bin mm galeri tünel geçişleri yapılacak. Bu çalışma proje yapım sürecinde ilk yapımına başlanacak yapılardan olacak.
İDDİA 7: KANAL İSTANBUL ‘GELİR RÜYASI GÖRMEK DEMEK’. YOL KISALMAYACAK
Gerçek: Ticari gemiler kaybettikleri zamana göre para da kaybediyor. Son 13 yılın bekleme süresi ortalamasına göre her bir geminin payına düşen ortalama 13,7 saat. Aynı dönemin ortalamasına göre yıllık 50 binin üzerinde geminin geçiş yaptığı Boğazda bütün gemiler için toplam bekleme süresi 28 bin günü aşıyor. İstanbul Boğazı’ndaki trafik nedeniyle kaybedilmek istenmeyen her zaman diliminin Kanal İstanbul’a ilgiyi artırması bekleniyor.
İDDİA 8: İSTANBUL TRAFİĞİ İKİYE KATLANACAK
Gerçek: Başakşehir ve Arnavutköy ilçelerini fiziki olarak ikiye ayıran proje kapsamında güzergâh üzerinde yapılan karayolu geçişi çalışmalarında 7 adet karayolu 1 adet demiryolu köprü geçişi planlandı. ÇED raporunda, Kanal inşaatı ile mevcut ve planlanan yolların herhangi bir olumsuz etkileşim olmadan deplase edilebilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlendiği kaydediliyor.
İDDİA 9: PROJEDEN İSTANBUL’UN 50 YILLIK HAFRİYATI ÇIKIYOR
Gerçek: Karadeniz’de yapılacak kıyı dolguları kanal hafriyatından çıkacak malzeme ile yapılacak. Kanalın gerçekleştirilmesi için yaklaşık 1,1 milyar metreküp seviyesinde hafriyat yapılacak. Söz konusu hafriyat malzemesinin klasik kara depolamaları ile bertaraf edilmesi mümkün görünmüyor. Bu noktada projenin konumundan kaynaklı avantajı kullanılacak ve hafriyatın kıyı dolgusu yapılarak bertaraf edilmesi hem ekonomik ve hem de çevresel açıdan en uygun çözüm olacak.
İDDİA 10: İSTANBUL’A 1,2 MİLYON YENİ NÜFUS EKLENECEK
Gerçek: İstanbul nüfusunun 1,2 milyon kişi artacağı gerekçesi ise doğal dengeyle uyuşmuyor. İstanbul’un nüfusu her 10 yılda ciddi bir artış gösteriyor. 2008’de 12 milyon 697 bin nüfusu olan İstanbul’un 2018’de nüfusu 15 milyon 67 bin kişiye ulaşmıştı. Projede iç göç ve nüfus artışı ile birlikte ulaşım sorunlarındaki artış ihtimali değerlendirilerek birçok proje gündeme getirilmiş durumda.
İDDİA 11: GÜVENLİK TEHLİKESİ DOĞACAK. 8 MİLYON KİŞİ AVRUPA YAKASINA HAPSOLACAK
Gerçek: Gelişmiş ordular için herhangi bir su yolunun ağır zırhlılarla geçilmesi bir sorun olmaktan çıkmış durumda. Herhangi bir tehlike halinde hayata geçirilen yerli savunma sanayi projelerinin de etkisiyle, NATO’nun 4’üncü büyük ordusuna sahip Türkiye için Kanal İstanbul’un sorun teşkil edeceği ise doğru bir tez olarak görülmüyor.
İDDİA 12: MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ ZARAR GÖRECEK
Gerçek: Yapay bir su yolu olan Kanal İstanbul doğal bir boğazdan hukuki olarak ayrılıyor. Kanallardan geçişler uluslararası bir düzenlemeye veya özel bir hukuk rejimi yoksa su yoluna egemen devletin ulusal hukukuna göre yapılıyor. Kanal İstanbul da Türk hukuk sistemine göre yönetilecek. Kanal İstanbul’un inşa edilmesiyle Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin kurallarına zarar vermeden egemen devlet olarak Kanal İstanbul geçişlerini dilediği gibi düzenleyebilecek.
İDDİA 13: BALIKÇILIK BİTECEK
Gerçek: Kanal İstanbul Projesi kapsamında flora ve fauna çalışmaları denizel ve karasal (Sazlıdere Barajı dahil) olarak iki başlık altında gerçekleştirilecek. Projenin biyoçeşitlilik ve habitat üzerine etkileri ve mevcut türlerin korunması için alınacak önlemler denizel ve karasal ortamlar için ayrı ayrı yapılacak. Ayrıca inşaat öncesinde bazı balık türleri çevredeki uygun habitatlara taşınması sağlanacak.
İDDİA 14: MEZARLIKLAR ZARAR GÖRECEK. MANEVİYAT YOK OLACAK
Gerçek: İddiaların aksine ÇED raporunda, mezarlık alanları Kanal İstanbul Projesi çalışma alanı dışında yer alıyor.
VATANDAŞ MAĞDUR OLMAYACAK
Kanal İstanbul Projesi’nde bazı tarım arazilerinin ve meraların kaybedilecek olması sebebiyle arazi sahiplerinin kayıplarını azaltacak yöntemler geliştirilecek. Proje kapsamında ÇED raporunun yanı sıra Sosyal Etki Değerlendirme Raporu’nun da hazırlanmasıyla, bölgede yaşayanların mağduriyetlerini giderilmesi için adımlar atılacak. Bu kapsamda kamulaştırma ve mülkiyet düzenlemesi politikaları netleştirildikten sonra kamulaştırılma işlemleri başlamadan önce detaylı şekilde varlık tespiti gerçekleştirilecek. Ayrıca Yeniden Yerleşim Eylem Planı (YYEP) hazırlanacak. YYEP ile birlikte, Geçim Kaynakları Restorasyon Planı da hazırlanacak ve geçim kaynaklarının sürdürülmesi için alternatif çözümler üretilecek. Buna ek olarak tespit edilen hassas gruplar için de ek değerlendirmeler yapılacak, gelir kayıplarına ilişkin telafi yöntemleri geliştirilecek. Kanal İstanbul Projesi’nden etkilenecek kişilerin erişimine açık şikâyet mekanizması kurulacak ve etkin bir şekilde işlemesi sağlanacak. Tarımsal üretimin ve hayvancılığın il genelinde sürdürülmesini sağlamak için teşvikler geliştirilecek ve bu faaliyetler alternatif alanlara yönlendirilecek. Buna ek olarak kaybedilen tarım arazileri ve mera alanları yerine alternatif alanlar sağlanarak sektörlerdeki istihdam kaybı önlenecek. İl genelinde tahribata uğramış mera alanları ıslah edilerek.
İlgili Haberler
Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, Her Zaman Vatandaşın Yanında
Ahmet Şimşek Eğitim kurumları kaderine terk edildi
Maltepe’de ‘Başka Sinema’ gösterimleri başlıyor
CHP, hep aynı!
Hazreti Mevlana 571. Vuslat Yıldönümünde Anıldı
Uçan Türk Fatih Arda İpçioğlu Türkiye Kayakla Atlama tarihinin en iyi derecesini yaptı